TOPLUMUN OLUŞUMU...
Müslüman; ağır, güvenilir, dürüst, saygın kişidir. Müslüman olmanın gereğidir bu özellikler. İslamı seçmek bir tercihtir. Bu tercihi yaptıktan sonra gereklerini yerine getirmek de bir sorumluluktur. Ülkemiz insanı Müslüman olurken belki bir tercih kullanmayarak, içinde doğup büyüdüğü ailenin değer yargıları ve yönlendirmesiyle Müslümandır. Ancak; akıl baliğ olup, iradesiyle karar verme aşamasına ve yaşına geldiğinde; içinde büyüdüğü ailenin ona sunduğu değer yargılarından ve inanç kurallarından ayrılma idaresine sahiptir. Bunu yapmayıp devam etmesi bir tercihtir ve bu aşamadan itibaren de inandığı dinin(İslamın) kurallarına uymak zorundadır.
Müslüman bir kimseye; lüzumsuz konuşmalar, gereksiz hareketler, havalı yürüyüşler, faydasız sözler yakışmaz. Amiyene ifade ile Müsmlüman; soytarılık, şarlatanlık, hoppalalık ve şımarıklık yapamaz. Harama yaklaşamaz, hak ihlalinde bulunamaz, lüks hayat tarzıyla övünemez. Hain, zalim, gaddar, merhametsiz olamaz. Soygunu, hileyi, sahtekarlığı düşünemez. Başkalarının ayıbı peşinde koşamaz. Komşusu açken rahat uyuyamaz. Zinaya, ribaya yaklaşamaz. Gereksiz uyumaz, ihtiyaçtan fazla yemez, çok konuşmaz. Yağcılık ve dalkavukluk yapamaz Menfaati için hainleri alkışlayamaz, çıkarı için kardeşlerini satamaz.
Kısmen özelliklerinden bahsettiğimiz insan Müslümandır. Bu özelliklerde olan insanların Müslüman olması için aynı zamanda Allaha iman etmiş olmaları gerekir. İslamın müntesibi olmayanların güzel davranışlarının kıymeti yoktur. Esas olan Allaha imandır. Ancak; Allaha iman edenlerin, yani Müslüman olanlar da hiçbir şekilde İslam dışı söz ve eylemde bulunamazlar. Dinde zorlama yoktur ilahi beyanı; dine girişte zorlama olmadığını anlatmaktadır. Tercihini İslamdan yana yapmış bir insanın İslami kurallara göre yaşaması dini bir zorunluluktur. Müslümanın kalbinde kötülük olamaz, Müslüman toplumda kötülükler işlenemez.
Müslüman anne-babalar çocuklarını yetiştirirken, Müslüman toplum evlatlarını eğitirken; İslamın güzelliklerini öğretmeli, İslam tercihinin ne anlama geldiğini anlatmalıdır. Müslümanın çocuğu şımarık olmamalıdır. Utanma duygusuna sahip olmak bir eksiklik değildir. Utanmak özgüven eksikliği olmadığı gibi, özgüven de şımarıklık değildir. Büyüklerine ve öğretmenlerine karşı gelen çocuklar özgüvenli değil şımarıktırlar. Özgürce bir konuyu sormak ve konuşmak ayrıdır, ukalaca büyüklere karşı söylem geliştirmek daha farklıdır. Birisi terbiyenin gereği, diğeri şımarıklığın örneğidir. Mutlu olsun diye kural ihlalini yapmasına göz yumulan çocuklar zamanla “Ego” patlaması yaşamaktadırlar.
Özveri duygusu ile yetişen çocuklar şımarık olamazlar. Başkasını kendisine tercih eden öğrenciler başarısız olamazlar. Özveri; özgüvensizlik değil, aksine kendine güvenin pratik halidir. Saygısız ve şımarıkça tavırlara sahip olan çocukların özgüveni de yoktur. Bu tür davranışların özgüven olarak görülmesi; acizlik ve eksikliktir, çocuklara karşı gerekli hassasiyetin gösterilmediğinin işaretidir. Utanmayan, sıkılmayan, aklına geleni söyleyen, saygısızca hareket eden çocuklar; fıtratın dışına çıkmışlardır ki, bunun adı Kur’ani kavramlarda “Şımarıklık” olarak tanımlanmaktadır.
Çocuklar; kuralsız, sınırsız ve şuursuz olarak yetiştirilmemelidir. Utanma duygusu; noksanlık değildir. Büyüklerine karşı utanma duygusu ve refleksi olan çocuklar içine kapalı değil, bastığı yeri bilen ve kendine güvenen çocuklardır. Özgüvenle, özdenetim birbirine karıştırılmamalı, çocuklara özgüven yerine, özdenetim öğretilmelidir.
Toplumun oluşumunu çocuklar oluşturacaksa, çocukları düşünülen toplumun oluşumuna uygun yetiştirmek gerekir. Dürüstlük, doğruluk, adalet hakkaniyet, helâl, haram bilinciyle yetişen çocuklar, yarının toplumunu oluşturduklarında hiçbir düzen bozukluğu olmayacaktır. Fıtrat yaşamı bunun adıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.