ÜSTÜNLÜK TAKVADADIR
İnsan; canı, kanı ve teniyle gözde ve kutsal bir varlıktır. İslama göre; bir insanı yaşatan tüm insanlığı yaşatmış gibi, bir insanı öldürmek de tüm insanları yok etmek gibi kabul edilmektedir. Dünya insan merkezli yaratılmış, yeryüzü insana emanet kılınmıştır. Tüm yaratıklar insanlara hizmet etmekle görevlendirilmiş, korunup muhafaza edilmeleri de insanların görevi olarak tayin edilmiştir.
İnsan net ve alem kapsamında bir varlıktır. İnsanı çözemeyen ve anlayamayan; kainatı ve mevcut düzeni de çözemez. Önce insan bilinip, tanınacak, çözülüp anlaşılacak, sonra da kainatın tüm unsurları insan merkezli olarak değerlendirilecektir. İnsan, insanın huzurudur. İnsanlığı huzurlu ve huzursuz kılan insanların kendileridir. Kendini tanımayan insanlık ve karşısındakine değer biçmeyi becerip, başaramayan insanlar; huzursuzluğun kaynağıdır.
İnsanı ve insanın kutsallarını tanımak, korumak ve muhafaza etmek diğer insanların sorumluluğu içindedir. Mal, can, akıl, din, ırz gibi kutsal değerler; her insan için yaratılıştan hak ve kutsaldır. Bu değerlerin korunması hem kişinin kendisine, hem de her kişi için karşıdakine farzdır. İnsan dünyada köle değil kuldur. Mutluluğun sırrı da kulluğu başarmaktır. Kulluk yapmak ve bunun bilinci için gayret etmek yerine, köleliğe talip olan insanlar ve insanlık huzursuzluğa mahkumdur.
Malın, mülkün, dünyalıkların, makamın, imkanın ve mekanın kölesi olanlar hiç bir zaman huzurlu ve mutlu olamazlar. Zira, mutluluk kulluğa bağlıdır ve insan yaratılışında fıtratının huzur kaynağı kulluk olarak kodlanmıştır. Gayesi ve hedefi kulluk olmayan insan Cenneti hak edemez. Cennetten çıkarılan insanlığın atası Hz. Adem, dünyada tekrar cenneti kazanabilmek için gayret etmiştir. Evlatları olan insanlar da dünyada cenneti kazanma gayretinde olacaktır. Atalarının çıkarıldığı cenneti kazanmak için gayret etmeyen insanlık sulh bulamayacak, huzurlu olamayacaktır. Bunun yolu da kölelik değil kulluktur.
Yaratanını tanımayan, insanlığı çözemeyen, dünyayı anlayamayan insanı Cennet azl eder. Köleliği tercih etmiş ve şımarık bir hayatı kendisine seçmiş olan insanın dünyası da ahireti de cehennemdir. Bu düşüncenin cennete karşılığı yoktur. İnsan; diğer insanlara olan saygısıyla, hürmetiyle, muhabbetiyle ve hizmetiyle insandır. İnsan, Allah katındaki değeri nedeniyle dünyanın merkezindedir ve yaratıkların hizmet ettiği şerefli bir varlıktır. Değerini bilmesi, kulluğunu yerine getirmesiyle tanımlanır. Değerli olan; sorumludur.
Yaratanını tanımayan, kendisini ilahlaştırmış olur. İlahı Allah olmayan hiçbir varlık, doğru bir eksende yaşayamaz. Değerli olarak yaratılan insan, değerini bilmeli, gereğini yapmalıdır. Kadın-erkek, tüm insanlar birbirine saygı duymalı hürmet göstermelidir. Nesebi, etnik yapısı, inancı, cinsiyeti ve eğitim farkı gözetmeden her insanın diğerine karşı ilk ve en önemli sorumluluğu değer vermesidir. Kadın-erkek; bir birinden rol çalmak için değil, fıtratlarının gereği olan hürmete göre yaşamak için bir arada yaşamaktadırlar. İnsanlar için; Allahın koyduğu kanun; huzurlu ve mutlu olmaları için yetecektir.
İnsan hürmete layıktır. Allah c.c. tüm varlıkları hürmete layık olan insana hizmet için görevlendirmiştir. Hiçbir insanın diğerinden üstünlüğü söz konusu değildir. Üstünlük takva ile oluşur. Cinsiyet, makam, imkan, mekan, unvan gibi dünyevi değerleri güç olarak görüp, diğerlerini ezmek; zulüm ve ihanettir, Allah zulmedenleri sevmez, zulmedenlerin yüzü asla gül(e)mez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.