ÜZÜM YEMEK Mİ, BAĞCIYI DÖVMEK Mİ?

Ülke sorunlarına paralel olarak şehrimizdeki sorunlar da işsizlik, trafik, güvenlik, eğitim ve üretim şehrimizin başlıca sorunları arasında yer almakta olduğu hepimizin malumudur. Bu sorunların bir kısmı genel idare, bir kısmı ise yerel idareler tarafından çözülmesi gereken sorunlardır, son yirmi yıllık iktidarların sorunlara çözüm bulma noktasındaki politikaları farklı olsa da, çözüm yolları üç aşağı, beş yukarı aynı olmuştur. Örneğin Karadeniz sahil yolu Anap iktidarında başlamış, daha sonra gelen hükümetler olaya politik yaklaşmamış, hizmet anlayışını ön plana almış, bu doğrultuda da şehrimizden ta Artvin"e kadar yollar duble yol olarak yapılmış, birkaç sahil kentinde şehir merkezinden geçilmiş, kalan tüm yerleşim bölgelerinden şehir dışından geçilerek, gayet güzel bir çalışma sergilenmiştir.

Şehrimizin önemli sorunlarının başında olan trafik sorunu, maalesef gün geçtikçe içinden çıkılmaz bir hal alırken, konunun muhatabı olan Büyükşehir belediyesi bırakın olaya çözüm üretmeyi, tam aksine elinden gelse tüm şehir içerisindeki yolları kapatıp, yaya yoluna çevirmenin peşinde. Halka olan saygısını yaptığı çalışmalarda trafikteki yol geçişlerini daraltmaktan zevk alan bir idare olmasından daha rahat anlayabiliriz. Yaklaşık dört aydır yazlığa gidip, geldiğimden sabah, akşam insanların çektiği çileden bizzat haberdarım. Kimsenin işine yaramayacak olan (Pardon işi yapan müteahhitler, kredi alınan bankalar hariç) bu proje inşaat aşamasından, hayata geçtikten sonraki aşamasına varıncaya dek insanlara azap vermekten başka bir işe yaramayacak olan bu sistemin, henüz inşaatı aşamasında şehrin batısında yaşayan insanların tamamına yakını şimdiden ızdırap içerisinde yaşamaya başlamış durumda. Ankara"da, İstanbul"da yapılan bu tür inşaatlara baktığımızda, trafiğin bu denli perişan olduğunu görmemiz mümkün değil. Çok basit bir örnek vererek ne demek istediğimi daha rahat anlatacağımı zannediyorum. Atakum istikametinden liman kavşağına geldiğimizde yapılmakta olan viyadük ayaklarının etrafından alınmış olan toprak hafriyat azıcık doldurulup, üzerine mıcır serilmiş olsa oradaki trafik sıkışıklığı büyük ölçüde çözülmüş olur. Ama bunu düşünecek idareci bulmak mümkün mü, elbette değil. Bu sadece bir örnek. Gidiş geliş güzergâhında,  sadece imalat değil de biraz da trafik akışı ve halkın rahatlığı düşünülmüş olsa emin olunuz ki hem inşaat aynı hızla yürür. Hem trafik akışında en ufak bir problem yaşanmaz.  Bu işin daha pratik ve güzel yolu liman kavşağındaki viyadüğün az daha ilerdeki eski stad veya daha ilerideki köy hizmetleri kavşağından alt geçit yapılarak çözülmesi idi. Ama birilerine göre bu şehirde teknikten anlayan teknik adamlar olmadığından, masa başında kafalarına göre karar verip, uygulamaya koymaktan zevk almaktalar. Siz buna faşist, komünist, totaliter idare mi dersiniz, ne dersiniz bilemem ama bana göre ne insancıl bir yönetim, ne de demokratik bir yaklaşım.

Şehrimizin daha önemli ve daha büyük sorunlarından biriside işsizlik sorunudur. Bu sorun ülke genelindeki sorunlarla paralel bir sorundur, ancak her şehrin yerel yöneticileri bu soruna çözüm bulmak için taşın altına ellerini koysalar, bu sorunun yüzde doksanı çözülür kanaatindeyim. Şehrimizde yapılmakta olan hafif raylı sistem projesinin maliyeti 110.000 avro. Bu para ile yaklaşık bin kişiye istihdam sağlayacak bir fabrika kurulması mümkün iken, imalatından, işletmesine her aşaması şehirde yaşayan insanlara yük olacak bu projeyi popülist politikalar üreterek, uygulamaya koymanın ne anlamı olduğunu bir türlü anlamış değilim. Siz ülkenin Başbakan"ından Hafif Raylı isterseniz, o da elbette ona destek verecek. Kalkıp size siz bu işten vazgeçin üretim, istihdam yaratacak, işsizlere iş, aşsızlara aş sağlayacak projeler üretin diyecek hali yoktu. Yöneticilik dediğiniz önünü görme olayıdır. İyi idareci gelecek 40–50 yılı gören insan demektir. Şu ana kadar yapılıp, ters dönen bir sürü projeler, şehri 15–20 yıl geriye getirdiği bir gerçektir. Örneğin Cumhuriyet Meydanı"ndaki eski Tekel binalarının arkasındaki boş alana kütle işleyip, bina yapmaya yönelik meclis kararı mahkeme duvarına çarpmamış olsa idi, keşmekeş olan trafiği daha perişan bir hale sokacaktı. Şimdi meclisten yeni bir karar çıkartıp, kat karşılığı vermeye karar alınması olumlu bir gelişmedir. Ancak keşke bu karar iki yıl önce alınmış olsa idi de şimdiye kadar o binalar ekonomiye kazandırılsaydı. Kapalı kapılar ardında birileri ile pazarlıklar yapılıp, insanlara izah etmeksizin uygulamaya koymak topluma saygısızlık şehre ihanettir. Trafik polisleri araç çekerek trafiğe çözüm üretmeleri mümkün değildir, insanlar zevk almak için araçlarını yol kenarlarına park etmezler. Onlara alternatif çözümler üretip, otopark yaparsanız hem trafik sorunu çözülür, hem insanlar rahatlar, hem memur arkadaşlar rahatlar, hem de şehir rahatlar. Çok basit bir çözüm önereyim, meydandaki eski Tekel binalarının önünde bulunan otopark çelikten katlı otoparka çevrilip, üç kata tamamlanması halinde şu anda aldığı aracın üç katını alması sağlanır. Siz yeter ki çözüm arayın bulması kolay. Amaç üzüm yemek olmalı, bağcıyı dövmek olmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR