VALİ BEY'İN TEPKİSİ...
Öğretmenler günü münasebetiyle yurtiçinde yurtdışında kutlamalar olmuş, protokol konuşmaları yapılmıştır. Bunlar her yıl yapılan planlı programlardır. Öğretmenlerimizi motive etmek, sosyal haklarıyla ilgili müjdeler vermek, yıl içinde tespit edilen genel bir sorun varsa onları da lisanı münasiple hatırlatmak amacıyla devletin en üst kademesinden aşağıya doğru her kademedeki yetkililer, öğretmenler günü münasebetiyle bölgelerindeki öğretmenlerle birlikte olurlar.
İnsan olmanın sorumlulukları yanında, müslüman olmanın sorumlulukları, bulunulan makam ve pozisyonun da kendi alanına uygun sorumlulukları vardır. Herkes üzerine düşen sorumluluğu doğru bir şekilde yerine getirmesi halinde, o toplum düzeni ahenkli çalışır. Kaos, kavga ve kırgınlıklar asgari düzeyde kalır. İnsanın olduğu yerde elbette bir takım sorunlar olur ama sorumlulukların yerine getirildiği ortamlarda bu sorunlar çok asgari düzeyde kalır.
Makam, mekân, imkân ve pozisyonlar; kazanım değil emanettir. Emanetler de kurallarına göre korunur. Kurallarına uygun tasarruf edilmeyen emanetler ihanet kabul edilir. Toplu halde yaşayan insanlar için bazılarının önder olması yaratılış fıtratının gereğidir. Önder olanın örnek olması da gerekir. Ya da örnek olamayacak kimseler önder de olamazlar. Hasbel kader bir makam ve imkana sahip olsalar bile kısa süre içinde bir şekilde örnek olamayacak davranışları nedeniyle önderlikleri de buharlaşmış olur. Makam da oturmak önder olmak değildir. Bulunulan makamı gereğini yerine getirip, hakkını vererek önder olunur. Toplum vicdanı da ancak o kişinin önderliğini, dolayısıyla da yetki ve etki gücünü böyle kabullenir.
Öğretmenler gününde, basın aracılığı ile ülke gündemine oturan Konya valimizin davranışını alkışlayanlar olmuş, bizler gibi eleştirenler olmuştur. Böylesi bir programda, ön sırada oturmanın adabı vardır. Elbette, sayın valinin önünde değil memurunun bir vatandaşı bile bacak bacak üstüne atarak oturması bizim kültürümüzde saygısızlık olarak kabul edilir. Daha sonra mahalli bir muhabir olduğunu öğrendiğimiz bu saygısız kişinin davranışını hiç bir şekilde onaylamıyoruz. Başka kültürlerde bu davranışın her hangi bir olumsuz anlamı olmayabilir. Ama, bizimin gerek inanç değerlerimiz, gerekse geleneksel kültürümüz bu tür davranışları saygısızlık ve edep dışı olarak kabul eder. Bu gerekçelerle biz de bu kişi kimse, oturuş şeklinden hareketle kendisini kınıyoruz. Kaldı ki, programda konuşan sıradan bir vatandaş bile olsa o oturuş şekli doğru değildir.
Programda sayıgısızca oturan bu kişinin öğretmen olduğu zannedilerek, belki haklı bir tepki gösterilmiştir. Zira o davranış biçimi, eğitimci olan bir öğretmene hiçbir şekilde yakışmamaktadır. Ancak, bu yanlışa gösterilecek tepki de sayın Valimizin usul ve uslübu ile olmamalıdır, olamaz. Sayın vali kameralar önünde böyle bir tepki göstermemiş olsaydı, bu saygısızlık kişinin kusuru olarak kalacak, kocaman bir eğitim camiası rencide olmayacaktır. Vali beyin tepkisiyle o saygısız davranış uluslar arası dolaşıma çıkmıştır. Davranışın doğru olmadığı ön plana çıkmış, kişinin kim olduğu fark edilmemiştir. Öylesine fark edilmemiştir ki, tepkiyi gösteren sayın vali bile o saygısız kişinin öğretmen olmadığını hesap edememiştir. Ama, o kişi üzerinden tüm öğretmenler de vali beyin tepkisi sonucu rencide olmuştur. Öğretmenlerin, vali beyin tepkisini alkışlamaları prostesto amaçlı mı yoksa onaylama amaçlı mı olduğu da bilinmemektedir.
Sayın valimizin, öğretmenler gününde, öğretmenlerin değerini ifade ettiği bir programda, bir öğretmeni oturuşunu gerekçe göstererek milyonlar önünde bozması; öğretmenin oturuş hatasından fersah fersah büyük bir hatadır. Bunu parmak işaretiyle takviye etmesi ve öğretmenlere de okeyletmesi ayrı bir hata olmuştur. Amir, memurdan şikayetçi olamaz, gördüğü hatası varsa önce rehberlik yapar, eğer sonuç vermezse gereğini yerine getirir. Amirin, memuru; hatası nedeniyle bozması mevzuat açısından disiplin cezasını gerektiren bir suç teşkil eder. Öğretmenin şikayetçi olması halinde veya içişleri bakanının re'sen müfettiş tayin etmesi durumunda sayın valinin disiplin cezası alması kesindir. Ama, öğretmen; eğitimci olduğu için bu yola baş vurmayacaktır. Elbette öğretmenin de, valinin karşısında bacak bacak üstüne atarak oturması yanlıştır ama bu yanlışın düzeltilme şekli valinin yöntemiyle olamaz. Örneğin, aynı durum; her adımını takdirle takip ettiğimiz Samsun valimiz sayın Osman Kaymak beyin huzurunda olsaydı, Konya Valisinin yaptığı davranışı yapmayacağından eminim. Elbette sayın valimiz Osman Kaymak da böyle bir hatayı mâkul görmez, ancak uyarma şekli asla böyle olmaz. Kendisini tanıyan bir vatandaş olarak bundan eminim.
Her doğru her yerde doğru değildir. Yanlış yerde ve yanlış yöntemle ortaya konan doğru da yanlış sonuçlar doğrur. Valinin takdir yetkisi mutlak ve sınırsız değildir. Bu yetki asla rencide edici veya incitici bir davranış olarak vatandaşa ve memurlarına karşı kullanılamaz. Böyle bir davranış toplum önünde hiç yapılamaz. Öğretmenler gününün hediyesi de asla böyle bir tepki olamaz. Öğretmenin yanlış tavrını sadece Vali görmüştür ama bunu milyonlarca afişe etmiştir, ayrıca kendisi de milyonların gözüne bakarak yakışıksız bir tavır sergilemiştir. Öğretmenin yanlışı, Valinin de yanlış yapmasının gerekçesi olamaz. Üstelik tavrını eleştirdiği ve öğretmen olarak afişe ettiği şahsın da mahalli bir gazete muhabiri olduğu sonradan anlaşılmıştır.
Kısaca; vali beyin konuşmacı olduğu bir programda ön sırada oturmanın nimeti de bedeli de vardır ve söz konusu oturuş şekli saygısızlıktır. Vali beyin kişinin davranışını hatırlatma şekli de son derece yanlıştır. Hele de öğretmenlerin alkışları sayın valiyi onaylamak veya prostesto etmek için olsun en büyük yanlıştır. Belki en büyük yanlış öğretmenlerin alkışı, sonra vali beyin tepki usülü sonra da muhabirin oturuş biçimidir. Bu kadar yanlıştan önemli bir doğru ortaya çıkmıştır ki, bu davranışların hepsinin yanlış olduğu konuşulmuş ve anlaşılmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.