VEZİR HAZRETLERİ ERBAKAN HOCANIN YOLUNDA
VEZİR HAZRETLERİ ERBAKAN HOCA'NIN YOLUNDA
Diyeceksiniz ki bu başlık da nereden çıktı, Vezir Hazretleri nire Merhum Erbakan Hoca nire, öyle demeyin aşağıda yazacaklarımı okuduğunuzda bana hak vereceksiniz. Vezir Hazretleri Merhum Erbakan Hoca'nın rahlei tedirisinden geçmese de Hoca'nın siyasi hayatını kendisine örnek aldığını açıkladı. Aslında bunu ben de bilmiyordum, dün sabah bir arkadaşımdan öğrendim. Bundan bir kaç gün önce Ulusal bir TV kanalına yaptığı açıklamada ölünceye kadar siyaset yapmak istediğini beyan etmiş!....
Refah Partisi'nde görev yaptığımız süze zarfında zaman, zaman Balgat'da bulunan eğitim merkezinde bizleri eğitime tabi tuttuğu dönemlerde siyasetin hakka hizmet aracı olduğunu, böyle bir meslekten emekli olmanın mümkün olmadığını, bir Müslüman'ın emekliye ayrılma hakkı olmadığını, bu nedenle hayat boyu siyasetten kopmasının doğru olmadığını söylerdi. Gerçekten de merhum görevinin başında iken rahmetli oldu. Vezir Hazretleri de hocanın bu prensiplerini örnek almış olmalı ki kamuoyuna ölünceye dek hizmete devam edeceğini beyan etmiş.
Vezir Hazretleri sağlığı elverdiği müddetçe halka hizmet etmek istediğini, daha yapacak çok işi olduğunu söylemiş. Halka hizmet etmek çok güzel de merak ettiğim bizim Vezir Hazretleri'nin hangi akla hizmet ederek bu demeci verdiğidir. İnsan biraz sıkılır, biraz da utanır 12 yıldır görev yaptığı bu şehirde yanında ne kadar insan varsa tamamına yakınını darıltmış, sadece yanındaki bürokratlar mecburen kalmışlar, onun dışındaki tüm insanları kullanıp, paçavra gibi sokağa koymuştur.
Bu yaptıkları bir yana halka yaptığı eziyetin bini bir para ilçelerden şehre gelen insanlara yaptığı zulmü de unutmuş olmalı ki bu kadar rahat ve cesur konuşuyor. Eskiden insanlar yanında olmak için yarışa girerlerdi, şimdi ise yanından kaçmak için yarış yapmaktalar. Bu kadar bitmiş bir insanın neyine güvenip bu kadar rahat konuştuğunu merak etmiyor değilim. Eskiden esnaf, tüccar onu çağırıp kahvaltı tertip ederken şimdi çaresizlikten kendisi milleti çağırıp kahvaltılar vermeye başlamış, hatta kahvaltı verecek esnaf bulamayınca kendi personeline kahvaltı vermeye başladı. Bu bitmişliğin delili değil de nedir.
Bunca bitmişliğe rağmen bu kadar rahat konuşan bir insana pes yani demekten başka bir şey diyesim gelmiyor. Dilerseniz merasimlerde yanında bulunanların kimler olduğuna bir bakın söylediklerimde ne kadar haklı olduğumu göreceksiniz. Adam kendisini dünyanın merkezine koymuş, herkesin kendi etrafında döndüğünü sanıyor. Etrafında bir kaç menfaatçi ona ağamsın, paşamsın dediklerinden herkesi öyle sanıyor.
Bu arada dün gazetemizde manşet olan Bu Nasıl İmar haberi ile ilgili bir hayli arayan oldu, arayanların tamamı Akın Özgün'ün kim olduğunu soruyorlar, aslında bu konu daha önce aydınlatılması gereken bir konu idi, Akıncığıma bu güne kadar sıra gelmemesinin nedeni toplumu detaylı bilgilendirmek için fırsatın gelmesini beklememdi. Nitekim o gün de geldi, Akıncığımı bu toplum çok detaylı bir biçimde tanıması gerektiğini düşünmekteyim. Akın Özgün'ü size tanıtabilmek için en az üç, dört yazı yazmam gerekir, dilerseniz bugün kıyısından köşesinden başlayalım.
Akın Özgün 1989 yılında seçilen Vezir Hazretleri'ne danışman olarak atanmış, belli bir dönem bu görevde kaldıktan sonra birileri ile anlaşamayıp, görevi bıraktığı numarası yapılarak resmi görevden ayrıldı. Aslında bu ayrılık danışıklı yapılan bir operasyondu. Bu güne kadar belediyeden Alaattin Güngörmüş, Köksal Piyade, ben ve diğer arkadaşlar ayrıldıktan sonra idareye yanaşmak bir yana, oldukları bölgeden geçmek istemezken, Akın Özgün Başkan Danışmanlığı görevinden ayrıldıktan sonra gününün yarısından çoğunu belediyede geçirmesi bu dediklerimin en bariz delilidir. Akın Özgün ufak tefek işlerin değil, büyük çaplı operasyonların adamı olarak dışarıda tutulup, önemli akçeli işler onun üzerinden görülmeye başlandı. Bu işler nelerdir derseniz önümüzdeki süreçte uzun uzadıya paylaşmak üzere kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.