YASALAR SADECE VATANDAŞA MI UYGULANIR?

Ben kral oldukça yaşasın demokrasi sözünü söyleyenler boşuna söylememişler. Bir işin başında olmadığınız zaman veya yetki sizde olmadığı zaman o kadar rahat konuşuyorsunuz ki sormayın gitsin, ama ne zaman size yetki verilip, sorumluluk makamına geliyorsunuz geçmişte söylediklerinizi anında unutuyorsunuz. Bu dediklerimi siyasetçiler yaptığı zaman herkes normal karşılıyor, zira artık toplum siyasetçileri bu konuda kanıksamış,  ancak bürokratlar da siyasetçilerin yolundan gitmeye başlayınca toplum buna adeta isyan ediyor.

            Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şerif"te “Küfür üzere olan devletler baki kalabilir, ancak zulüm üzere olan hiç bir devlet baki kalmaz” buyurmuşlardır. Devletin yasama organlarının çıkartmış olduğu yasaları veya yürütme organlarının çıkartmış olduğu yönetmelikleri sadece vatandaşa uygulayıp, yöneticilere, bürokratlara uygulamamak zulümdür. Devlet olmanın en önemli kriterlerinden birisi de vatandaşa eşit davranma zorunluluğudur. Osmanlı Devleti"nin altı asır ayakta kalmasının en büyük nedenlerinden birisi vatandaşların diline, dinine, ırkına bakılmaksızın eşit ölçüde davranmış olmasıdır.

            Dünkü gazetelerde birçoğunuzun da okuduğu bir haber vardı, belki bir kısmınız olayın ciddiyetinin farkında olmamış olabilirsiniz ancak geçiştirilmemesi gereken çok önemli bir konu Emniyet Müdür Yardımcısı"nın kızı veya çocukları güvenlik kontrolünden geçirilmeden uçağa bindirilmiş. Bunu başka bir vatandaşın yapma imkanı olmadığı gibi başka bir bürokratın dahi yapma şansı yok. Bu konuda çok yakın geçmişte bir örnek de yaşanmış, dilerseniz bu örneği biraz detaylandıralım.

             Bundan bir kaç ay önce Anadolu Ajansı Bölge Müdürlüğü görevine atanan Harun Çelik Bey annesini Umre"ye göndermek üzere havaalanına götürüyor. Anadolu kadını olan anacağızı güvenlik cihazından geçerken üzerinde bulunan metal bir eşya nedeniyle ötmüş. Güvenlik görevlisi arkadaşlar anında müdahale edip, kolundan tutmak sureti ile kenara çekmişler. Hayatının belli dönemlerini yurt dışında geçirmiş olan Harun Bey adeta işgal altındaki topraklarda İsrail askerlerinin Filistinlilere uyguladıkları muamelenin kendi öz vatanında annesine yapıldığını görünce isyan etmiş. Olaya derhal müdahale edip, görevli personele tepki gösterince duruma polis müdahale etmiş. Harun Bey görevlilerin özür dilemesini beklerken, görevlilerin kendi aralarındaki dayanışmasını görünce biraz daha hiddetlenip ortalığı vermiş biri birine. Bu kez olaya Havaalanı Müdürü müdahale etme zarureti hasıl olmuş, Harun Bey"i odasına davet edip, yatıştırmaya çalışmış ve bu tür şeylerin olabileceğini, gerekirse personelin kendisinden özür dileyebileceğini söyleyince zaten  Harun Bey"in de beklediği bu olunca ortalık yatışmaya başlamış.

            Havaalanı Müdürü odasına güvenlik görevlisini çağırmış, güvenlik görevlisi gelince özür dilemek yerine yeniden kendi amirinin yanında Harun Bey"e hakaret etmeye başlayınca Harun Bey tam bir beyefendi edasıyla görevliye “Bu odada benim muhatabım sen değil, müdür beydir, bu hakaretleri bana değil, ona yapıyorsun, şayet benim odamda misafirime böyle bir hakareti yapmış olsa idin sana dünyanın kaç bucak olduğunu gösterirdim” deyip  olayı kapatmış. Bu olayın ardından bir de bizim gazetedeki bir köşe yazarı arkadaşımız olayı tam tersine olmuş gibi köşe yazınca Harun Bey çileden çıkmış.

            Harun Bey"in asıl tepkisi annesinin Anadolu kadını olması karşısında alınan tavırdır, benim annem her tarafı boyalı sosyetik bir bayan olmuş olsa idi ona karşı bu davranışı asla yapamazlardı diyor ve bana göre de çok haklı. İster devlet kurumunda, isterse özel kurumlarda çalışan personel insanlarla beşeri münasebetlerini aynı ölçüde ve aynı seviyede tutmak zorundadırlar, Emniyet Müdür Yardımcısı"nın kızı güvenlik aramasından geçmeksizin uçağa binerken, bir başka kamu görevlisinin veya vatandaşın adeta terörist muamelesi görmesi zulümdür. Umarım bu yapılan hatalardan gerekli dersler alınır da tekrarlanmaz, aksi halde kimse anarşiden ve terörden dert yanmasın. Kalın sağlıcakla