ZİYARET ETTİĞİM İKİ BÜROKRAT...
ZİYARET ETTİĞİM İKİ BÜROKRAT ARASINDAKİ FARK
Hayatımın büyük bir bölümü bürokrasi ile iç, içe geçmiştir. Bürokratlardan öğrendiğim çok şeyler olmuştur, kendisini yetersizliği nedeni ile fırçaladıklarım da olmuştur. Zaten muhatabınızla ilk karşılaşmanızda nasıl birisi olduğunu, ne kadar kültürlü, ne kadar kapasiteli, ne kadar asil bir insan olduğunu anlamak mümkündür. İki çeşit bürokrat vardır: birinci çeşidi siyasetçilerden medet umup, onların kapılarında yatarak atanan bürokratlar, ikinci çeşit bürokratlar ise hiç kimsenin kapısına gitmeden, bilgi birikimi, kapasitesi, kültürü, bürokrasi deneyimi ve yeterliliği amirlerince takdir edilip, kendisinin hiçbir talebi olmaksızın tayin edilen bürokratlardır. Kendileri ile konuşurken hangi sınıfa girdiklerini çok rahat bir biçimde anlayabilirsiniz.
Yaptığımız görev gereği, şehrimize tayin olan bürokratları hoş geldin ziyaretine gitmemiz gerekmekte olduğundan, yeni atanan bürokratları teker, teker ziyaret etmeye çalıştım. Daha önce DSİ Bölge Müdürü, Karayolları Bölge Müdürü ve Emniyet Müdürü"nü ziyaret etmiştim. Dün ise Milli Eğitim Müdiremizi ziyaret etme fırsatı buldum. Daha önce ziyaretine gittiğim Emniyet Müdürümüzden randevu talep eden sekreterime verilen saatte ziyaretine gittiğimde yanında polis okulu müdürü vardı. Kendisini daha önce hiç uygun olmayan kişilerle sohbet ederken görmüştüm ve tanışma fırsatım olmuştu. Oturup, merhabalaştıktan sonra, polis okulunun müdürü bana dönerek, Müdür Beyi ziyarete geldin ama bana gelmedin,diye espri yapınca dedim ki; Müdür Bey, benim yazlığım senin okulunun yanında. Sana da uğrarım merak etme. Hem sen yoğunsun bu aralar. Sanırım mezuniyet merasiminiz vardı, o yüzden meşgul idiniz. Rahatlayın da geliriz. deyince, adam bozulup bana dönerek; Birde gazetecisiniz. Mezuniyet günümüzü dahi bilmiyorsunuz. demesin mi? Dedim ki, Müdür bey, Polis Okulu"nun mezuniyet töreni ile Eğitim Fakültesi, Tıp Fakültesi veya 19 Mayıs Lisesi"nin mezuniyet töreni arasındaki farkı bana anlatır mısın? Hem benim yanımda onlarca kişi çalışır. Bu tür basit işlerle onlar ilgilenir. Benim işim öyle basit işlerle uğraşmak değil. deyince adamcağız hayatında öyle bir cevap almamış olmalı ki, yerinde çöküp kaldı. Bu ayrıntıyı anlatma nedenim, şehrin önemli bürokratlarından olan emniyet müdürünün verdiği randevuda muhatabına karşı yaptığı saygısızlığı anlatmaktı. İnsan randevu verdiği kişiyle ilgili azıcık bir bilgi alır da ondan sonra gelen kişiye yaptığı işle ilgili bazı şeyler sorar. Bizim yaptığımız iş kamu görevi hükmündedir. Birçok olayın aydınlatılmasına yazdığımız yazılar ve yaptığımız araştırmalar ışık tutmaktadır. Emniyet Müdürü"nü ziyaret ederken şehrin sorunları ve çözümleri ile ilgili düşüncelerimi ve öncelikli olan sorunları kendisine anlatmayı düşünüyordum ama baktım ki adamın öyle bir derdi yok. İnsan ziyaretine gelen gazeteciye, şehrin öncelikli sorunları ve çözümleri ile ilgili düşüncelerini sormaz mı? Bunlar alışmışlar ziyaretine gidenlerle havadan sudan konuşup, birbirlerine Efendim sen ağasın, paşasın, sen olmasan bu şehir mahvolur gibi boş laflarla, körlerle sağırlar birbirini ağırlar misali sohbetlerle işi geçiştirmeye. Bir Emniyet Müdürü"nün bana göre boşa geçireceği bir dakikası dahi olmamalı. Şehrin asayişinden, emniyetinden sorumlu olmanın ne kadar zor ve vebal taşıyan bir sorun olduğunun bilincinde olmalı. Öyle tırnakçı çeteleriymiş, bez bebek çalanlarmış gibi işlerden ziyade, bu şehirde can ve mal güvenliği olmayan insanları dinleyip, ona göre tedbir almaları gerekmektedir. Son on beş gündür onca olay yaşadık, bir telefon açıp, arkadaş oralarda neler oluyor demeyen Emniyet Müdürü"nden ne olur?
Dün ziyaretine gittiğim Milli Eğitim Müdiremiz bana verdiği ilk imajda yanılmazsam Milli Eğitim Camiasının gözü aydın diyebilirim. Zira müdire hanım çok farklı bir insan. Kültürü, birikimi, şahsiyeti, asaleti, bilgisi, tevazusu olması gerekenin çok daha ötesinde bir insan. Yaklaşık bir saat kendisi ile sohbet etme imkânım oldu. Kendisi ile yaptığım sohbetten fevkalade keyif aldım. Kişileri değil, olayları konuşuyor. Makamdan kişilik almaya değil, makama kişilik vermeye çalışıyor. Unvanını değil, kişiliğini ön plana çıkarıyor. Her şeyden önce onunla konuştuğunuzda karşınızdaki insanın iyi bir eğitimci, iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir idareci olduğunu, asil bir anne, babanın evladı olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Böyle bir insanın diline, dinine, ırkına, cinsiyetine bakmaksızın ona saygı duymak zorunda olduğunuzu hissedersiniz ve onun gereğini yapmadığınız zaman insanlıktan uzaklaşacağınızı da rahatlıkla görebilirsiniz. Bu sadece eğitimle olacak bir şey değil. İnsanın yetiştiği aile ortamının, çevresinin, arkadaşlarının da bunda çok önemli rol oynadığı kanaatindeyim. Umarım bazı bürokratlarımız, Milli Eğitim Müdiremizden adab, erkan, usul öğrenirler de misafir karşılama nedir, tevazu nedir, kültürlü nasıl olunur, kimseye minnet etmeden makamlara nasıl gelinir öğrenseler. Adamlık sadece pantolon giymekle olsa idi, bazı maymunların da pantolon giydiğini unutmasınlar. Müdiremize yeni görevinde başarılar dilerken, yapacağı icraatlarda yanında olacağımızı da bilmesini isteriz.
Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.