ABDULLAH B. ZüBEYR-MUHAMMED MURSİ BENZERLİĞİ
Miladi 639 yılında, 17 yaşında iken Mısır'ın Fethine katılan Abdullah b. Zübeyr, 70 yaşında Kabe'yi korurken Zalim Haccac tarafından şehit edilmiştir. Hz. Ebu Bekirin kızı Esmanın oğludur. Medinede dünyaya gelen ilk muhacırdır. Hem alim, hem arif, hem komutan, hem idareci olan Abdullah b. Zübeyr; İslama ve Müslümanlara çok hizmet etmiştir.
Kabenin korunması ve savunması sırasında, iki oğlu ve bir kardeşi Zalim Haccaca teslim olan Abdullah b. Zübeyr; iki gözü de görmeyen, 100 yaşındaki annesi Esmaya; etrafında bulunanların Zalim Haccaca teslim olduğunu, teslim olmaması halinde ele geçirildiği anda şehit edileceğini, bu nedenle ne yapması gerektiği hususunda karar vermekte zorlandığını, kendisine dua edip akıl vermesini istediğini sorup/söyleyince; "Evlâdım, şerefinle yaşa, izzetinle öl; fakat kesinlikle esir düşme!.. Sen kendini daha iyi bilirsin. Eğer doğru yolda olduğuna ve ona davet ettiğine inanıyorsan yolunda devam et. Çünkü bütün taraftarların bu uğurda öldü. Benî Ümeyye oğlanlarının boynunla oynamalarına izin verme. Şayet bütün bunları dünya için yapıyorsan sen ne kötü bir kulsun. Bu takdirde kendini de birlikte çarpıştıklarını da helâk ettin demektir. Ancak doğru yolda olduğunu, fakat taraftarlarının desteğini çekmesi yüzünden zayıf düştüğünü mazeret olarak ileri sürüyorsan bu ne hür insanların ne de din ehlinin yapacağı bir iştir. Allah aşkına dünyada daha ne kadar kalacaksın? Bu durumda ölüm daha güzeldir, cihada devam et, şehadetine sabreder, galibiyetine dua ederim" diyerek destek olmuştur.
Annesinin bu desteğinden güç alan Abdullah b. Zübeyr, bu görüşmeden bir gün sonra bir kaç arkadaşıyla birlikte Kabe'yi savunmaya devam ederken Zalim Haccac hainleri tarafından mancınıkla atılan bir taştan yara alarak ele geçirilmiş, sonra da çarmıha gerilerek, Makam-ı İbrahim'de Haccac Zalim tarafından şehit edilmiştir. Annesi Esma da oğlunun şehadetinden çok kısa bir zaman sonra vefat etmiş, muhacirlerden en son vefat eden sahabe olmuştur.
Hain ve zalimlerle kararlı bir mücadele veren Abdullah b. Zübeyr, ölümü tercih ederek şehadet şerbetini içmiştir. Peygamberi tedristen geçen Abdullah b. Zübeyr'in yaşamı ve hainlere karşı mücadelesi, zalimlere karşı kararlı duruşu günümüz mücahitlerine de örnek olmuştur. Dünyanın bir çok yerinde inancı nedeniyle horlanan, çiğnenen, ezilen dövülen, sövülen, kovulan yüzlerce, binlerce müslüman; Abdullah b. Zübeyr ve benzeri mücadeleyi veren Allah dostlarını örnek alarak direnmiş, onlar da benzer şekilde şehit olmuş ve edilmiştir. Bunlardan birisi de, Mısır'ın ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'dir. Abdullah b. Zübeyr'den yaklaşık 1500 yıl sonra benzer bir şekilde Muhammed Mursi de Mısırı korurken, darbe ile ele geçirilmiş 5 yıl sonra da mahkeme salonunda şehadet şerbetini içmiştir. Birisi 637 yılında Mısır'ın fethinde görev alan, diğeri 2012 yılında Mısır'ın korunması için çalışan iki "Şehit". Allah gani gani rahmet eylesin.
Bir anekdot paylaşmak istiyorum. 9-29 nisan 2019 tarihleri arasında umre ibadeti için Mekkede bulunduğumuz günlerde, otelden servis otobüsüyle Kabeye giderken, otobüste yanıma yaklaşık 40-45 yaşlarında olan biri oturdu. Hemen selamlaştık. Yabancı olduğu için nereli olduğunu sordum. İngilizce olarak Mısır'lıyım dedi. Hâl-hatır sordum, yine ingilizce olarak cevap verdi. "Arapça daha iyi anlıyorum, arapça konuşun" dedim. Bir kaç kelime arapça söyledi. "Mursi ve Sisi hakkında ne düşünüyorsun" dedim. Etrafına bakındı, Mısırlı olduğu belli olan Umreciler de vardı otobüste, onları ve arap olduğu belli olan farklı ülke umrecilerini de gördü, belli ki onlardan korkarak yine ingilizce konuşmaya başladı. Biraz tedirgin, heyecan ve hüzünle, ingilizce olarak "Mursi şehit/idam edildi" dedi. Benim şok geçirdiğimi görünce, "Yes, Yes, Yes" diye tekrarladı. "Allah Allah, olamaz, duymadık, arapça konuşur musun" dedim. Bana biraz yaklaşarak, kısık bir sesle, benim duyacağım kadar, "Mursi idam edildi, O şehit oldu, O şimdi meleklerle beraber, Allah'ın huzurunda" dedi. Yanlış mı anladım diye ısrarla bir kaç defa sordum, benim anladığımı anlayana kadar anlayacağım sadelikte arapça olarak, "evet Mursi'yi idam ettiler, O şehit oldu yakında duyacak ve göreceksiniz" dedi Birlikte göz yaşı döktük ve biribirimize sarılarak ayrıldık.
Bu olayı, birlikte umre yaptığımız üç-beş umrecimizle de paylaştım o günlerde. Şimdi enteresan bir şekilde Muhammed Mursi'nin mahkeme salonunda şehadetine şahit olduk. Paylaştığım anekdotla mahkeme salonundaki sonucu bir araya getirdiğim de, burada paylaşmamın doğru olmayacağını düşündüğüm değerlendirme seçenekleri aklıma geliyor.
İnsanlığın başladığı günden beri Hak-Batıl mücadelesi devam etmektedir. Peygamber evladı Habil hakkın ilk kurbanı, diğer oğlu Kabil de insanlığın ilk zalimi olmuştur. Sonra da bu mücadele benzer şekilde devam etmiştir. Kıyamete kadar da devam edecektir. Bir taraf şehadeti tadacak, diğerleri zalim ve hain olarak ilahi huzurda saf tutacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.