AÇILAN ELLER
Allah'a ilticanın yolculuğu anlamına gelen “Dua”da; eller ve gönüller Yaratana açılır. Dua; kulun aczini, Yaratanın kudretini ifade eder. Bu ilişki; aradaki dostluk nişanesi olan “Dua” ile “Taç”lanır. Dua ile; Yaratana selam verilir, muhabbet edilir, sevgi ve hürmet ilan edilmiş olur. Ellerin semaya açılması şekliyle sembolleşen duanın esasen belli bir zamanı yoktur. Ancak, önemli olayların Yaratıldığı ve adına kutsal zamanlar denen vakitlerde; Yüce Allah’ın açık kapı görüşmesi programının olduğuna inanılır. Peygamberimizin beyanıyla; Cuma geceleri, bayram geceleri, ramazan geceleri, Regaib, Miraç, Beraat ve Kadir geceleri bunlardandır. Seher ve sahur vakitleri, namazlardan sonra, sabah namazı ve ikindi sonrası gibi vakitler de yine böylesi önemli zaman dilimleridir.
Duaların, adrese teslim açık kapı programları diye ifade ettiğimiz ve kutsal zamanlar olarak tarifi yapılan vakitlerde gerçekleşmesi; ilahi bir promosyon olarak değerlendirilir. Kampanya dönemi, panayır ticareti ve önemli zamanlarda yapılan beşeri alış-verişler nasıl daha fazla kazanç sağlıyorsa, bu örneklemeden hareketle kutsal zamanların da diğer zamanlara göre getirisinin yüksek olduğuna inanılır. Kutsal zamanlarda açılan ellerin geriye boş dönmeyeceği kabul edilir. Bu durum, diğer zamanlarda yapılan duaların kabul olmadığı anlamına gelmez elbette ki.
Miraç gecesinde, Yüce Yaratanın, yarattığı kullar ile arasında elçi olarak görevlendirdiği kulu Hz. Muhammed a.s.mı huzuruna davet edip, kabul etmesi; şahsında tüm insanları kabul etmesi demektir. Namazlarda okunan Tahiyyat duasının Peygamberimizle Yüce Yaratan arasındaki selamlaşma olduğunu dikkate aldığımızda; yüce Allah tüm kullarına selam göndermiştir. Böylesi bir zaman dilimi elbette ki anlamlı ve önemlidir. Beşer fıtratının dışında bir yolculuğun Yüce divana yapılması insana verilen ayrı bir değerin ifadesidir.
Beraat gecesi ki; hidayet rehberi olan ilahi ferman Kur’anın; Allah c.c. tarafından meleklere yazdırılıp, dünya semasına topluca indirildiğine inanılan gecedir ki, bu gecede her hayırlı işe hükmedildiği Yüce Allah tarafından bildirilmiştir. Elbette, böylesi bir gece diğer gecelere göre anlamı ve önemi çok daha farklıdır. Fazilet, mağfiret ve rahmet gecesi olduğu bizatihi Kur’an ayetleriyle beyan edilen böylesi bir zamanda yapılan dualar, semaya açılan eller karşılık bulacaktır. “Siz dua edin, ben kabul edeyim” ilahi fermanının en çok da karşılık bulacağı zaman dilimleri bu kıymetli vakitlerdir.
Peygamberimizin hatırlatmasıyla bildiğimiz, Yüce Allah’ın yer yüzüne tecelli edip; “Yok mu dua eden kabul edeyim…” diye buldurduğu Beraat ve Kadir gecelerinde dua etmenin karşılığı tabii ki diğer zamanlara göre daha etkili olacaktır. Duanın kapsamında; “İyi kullardan olmayı, hayırlı ve uzun ömür ile hayırlı ölüm istemeyi, kaza ve belalardan emin kalmayı, bol-bereketli ve helal kazanç sahibi olmayı” istemek; duanın ruhu olacaktır.
Dua’da, semaya açılan ellerin vücut dili ile söylediği; “Yarabbi ! biz aciz kullarına yardım eyle, sen bizim Rabbamızsın sesimizi duyar, halimizi bilir, nefesimizi hisseder, durumumuzu görürsün, bizi yalnız ve yardımsız bırakma… kendimizi sana emanet ediyor, seni kendimize vekil tayın ediyoruz…” demektir. El açmayla sembolleşen, dil ile yürekten gelenlerin ifade edildiği dua; insan için hem gıda, hem şifa hem de devadır. İçinde bulunduğumuz üç aylar ve yaklaşmakta olan ramazan ayın; özel zaman dilimleridir ki, Ramazan bayram sabahına erişip de cenneti kazanamayanlara Peygamberimiz “burnu yere sürtsün” diyerek, kendilerine yazık ettikleri ilanının yapmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.