"AF" EDEBİLMEK...
Affedebilmek çok zor bir karardır. Zor olduğu için de çok erdemli bir davranıştır. Herkesin yapamayacağı, bir kısmının da başaramayacağı bir haldir. Nefse ağır gelen bu duyguyu aşarak karşıdakini affedebilmek insana çok büyük bir ruh zenginliği kazandırır. Kendini aşmanın, küçük işlere takılmamamın, basit meselelerle uğraşmamanın sağladığı gönül rahatlığı aynı zamanda yaşam rahatlığı da sağlayacaktır. Zira bu durum yaşam kalitesinin artmasına neden olabilecek bir gönül zenginliğidir.
Uykuları kaçıran, kalpleri ağrıtan, göğüs kafesini sıkıştıran; stres, gerginlik ve olumsuz duygulara neden olan intikam; ancak affedebilme duygusuyla ortadan kalkacaktır. Nefret, tahkir, tekfir, intikam gibi duygular; affedememenin sonucu olarak insanların hayat kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Rahat yaşamak ve rahat uyumak için affetmenin duygusunu yaşamak gerekir.
Affetmek; affedilen kişiyi sevmek anlamına gelmeyecektir. Onunla her görüldüğü ve karşılaşıldığı yerde konuşmak anlamına da gelmez. O kişiyle yeniden ilişki kurup bu ilişkiyi sürdürmek anlamına da gelmeyecektir. Affedilen kişiye değer vermek de değildir. Onun beklentilerine karşılık vermek hiç değildir. O kişiyi kucaklamak, etrafında dolaşmak, onu hatasız ve kusursuz görmek, kaybetmemek için kucaklayıp koklamak da değildir. Ya da o kişinin verdiği zararları en aza indirmek, yapılan yanlışların telafisini sağlamak için uğraşmak da değildir.
Affetmek; yapılanlar karşısında oluşmuş olan nefret ve intikam duygusunun acılarından kurtulmaktır. İntikamın oluşturduğu gönül ve zihin hapsinden özgürlüğe kavuşmaktır. Affetmek; zihnin ve kalbin özgürleşmesidir. Sürekli düşünülen olumsuzluklardan kurtuluşun sağladığı gönül rahatlığıdır. Kırgınlığın, küskünlüğün ve olumsuz duyguların etkisinden kurtulmanın ne kadar özgürlük olduğunu yaşayarak görmektir. Hapishaneden çıkmak, sokaklarda dolaşmak, herkese kapı açmak, beynin prangasından kurtulmaktır. Yapılan yanlışlar nedeniyle oluşmuş acılardan kurtulmaktır. Affetmek; yanlış yapanın acı çekmesini sağlamak, onun yanlışını anlamasına neden olmak, mahcubiyet duygusuyla benzer yanlışları bir daha yapmamasını ona öğretmektir.
Affetmek; acıyı ve yanlışın etkisini hissetmemektir. Karşılaşılan yanlışların etkisi elbette unutulmayacaktır. Affetmek; unutmak değil, intikam duygusunun fiilen gerçekleşmesinin önüne geçmektir. Duyguların arasından intikam hesabının çıkarılması hayal dünyasının da rahatlaması demektir. Saatlerce, günlerce, aylarca, belki senelerce beklenen intikam duygusunun zihne ve kalbe verdiği yorgunluğun ortadan kalkması anlamına gelecektir. Karşı tarafın affedilmesiyle onun koluna girilmesi gerekmemektedir. Onu alkışlamak da gerekmeyecektir. Affederek karşı taraf özgür bırakılacak, bu özgürlük onun kendisini sorgulamasına ve mahcup olmasına neden olacaktır. Fıtrat gereği insandan var olan vicdani mahcubiyet neticesinde kişi kendi yaptığı yanlışın hesabını kendisinden soracaktır.
Affetmek ve unutmak; iyi ve akıllı insanların intikamıdır. Allaha havale etmek kadar ağır bir intikam şekli yoktur. Affedilen ve unutulan intikam konularını Allaha havale etmek, affedilen için büyük bedellerin ödenmesi demektir. “Allah belasını versin, Allah cezasını versin, Allah ıslah etsin, Allaha havale ediyorum” demek korkaklık değil, özgürlüktür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.