Bugün son günlerde sürekli gündemde olan bazı arazilerin imara açılma konularını ele almak istiyorum. Zira bu konu uzun zamandan beri birileri tarafından gündemde tutulmaya çalışılmaktadır. Yazıyı okuduktan sonra burada amaç üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi siz karar verin. 
Ortada üç farklı arazi konusu var. Bunlardan biri yeni açılacak olan batı çevre yoluyla ilgili Toybelenden Ondokuz Mayıs ilçesine kadar olan kısımda yapılan imar planı, ikincisi ise İlkadım bölgesinde Kavak yolunda Deveci çiftliği olarak bilinen arazinin imara açılması olayı ve üçüncüsü ise Baruthane’nin dere yatağı kısmında bulunan arazilerin heyelandan çıkartılıp imara açılması olayıdır. Olayları değerlendirirken objektif, tarafsız hem şehrin hem vatandaşların menfaatine göre değerlendirmek zorundayız.  Ahmed’e Mehmed’e kızıp olayları farklı yorumlamak vebal gerektirir. Olayların bu kadar gündem olmasının nedeni ise Başkan Demir’in kibri, basını ciddiye almaması ve inadıdır. Olayları topluma doğru düzgün anlatacak basın biriminiz olmazsa, her Allah’ın günü gündem olmaktan kurtulamazsınız. Konuşurken basını ciddiye almadığınızı söylersiniz ama Ankara’ya gidip anketleri görünce basını suçlarsınız. Hiçbir işe yaramayan basınınız musiki cemiyetleri, film galaları ve söyleşiler yapmak yerine bu işleri yapsaydı bir nebzecik toplum  bilgilenmiş olabilirdi. Gerçi Nedamet pardon Büyükşehir gazetesi basılmış ve dağıtılmış. Gören de yok ama bize ulaştı. Birinci sayfasında Subaşı meydanı, amatör kulüplere verilen destek ve Saski yatırımları var. Sizin anlayacağınız gündemde olan sıkıntılı durumlardan hiç biri yok. Onlara göre herşey güllük gülistanlık… Zaten yazıp, çizenler de, şehirde olup bitenleri yorumlayabilecek vasıfa sahip olmayan insanlar…
Gelelim konularımıza, konularımızdan ilki olan Toybelenden Ondokuz Mayıs ilçesine kadar yapılan imar uygulamasında o kadar çok hatalar var ki anlatamam. Aynı ada parselde aynı genişlikteki komşu parsellerin birinde kat yüksekliği sekiz kat, diğerinde ise iki kat! Bu çok büyük bir adaletsizliktir. Konuyla ilgili yaptığım görüşmelerden edindiğim net bilgi şu ki bu plan her ne kadar beş binlik plan ise de Başkan Demir: “Atakum Belediyesi, çalışıp getirsin biz de burdan geçinelim” demiş. Atakum da planı yapıp getirmiş ama çok hatalar olmasına rağmen büyükşehirdeki bürokratlar, incelemeden meclise sunmuşlar. Meclisten geçince yer yerinden oynamış. İtiraz dilekçeleri 500’ü geçmiş. Önümüzdeki mecliste bunlar değerlendirilip düzeltileceğini söylemişler. Umarım mağduriyetleri giderilir. İkinci konu ise meşhur Deveci çiftliği olarak bilinen 322 dönüm araziyi satın alan, grup şirketiyle ilgili yapılan haberler… Deveci çiftliği, Lütfi Deveci adında bir ziraat mühendisinin Bursa da üretmeye başladığı santa maria cinsi armudu, Atatürk’ün de desteği ile adını “Deveci” armudu vermek suretiyle Samsun’a taşımış. Burada çiftlik kurması için Bafralı bir tütün tüccarına 322 dönüm arazi satın aldırarak işletmesini de Lütfi Deveci yapmış. Aradan geçen uzun yıllardan sonra Lütfi Deveci İzmir de rahmetli olmuş. Bafralı tütün tüccarı da vefat etmiş. Geride üç kızı kalmış, onlarda yaşlanınca araziyi satma kararı almışlar. Araziyi Ordu kökenli, bir aile şirketi satın almış Ben geçmişte bu aileyle ilgili defalarca olumsuz haber yaptım ancak burada doğru neyse onu söylemek durumundayız. Bu şirketin araziyi satın almasıyla imar planının uzaktan yakından ilgisi yok. Nedenine gelince Büyükşehir Belediyesi Çatalarmut’dan başlamak sureti ile taa adalara yakın bir kısma kadar üç-dört bin dönümlük bir arazide imar uygulaması yaptı. Burada olayları kişilere bağlamak, vicdansızlık olur. Şayet sadece 322 dönümlük araziye özel  imar uygulaması yapılsa o zaman kişiye özel imar olurdu ama burada böyle bir konu yok. Bu haberleri yapan arkadaşlar Çatalçam da yoldan yukarıda 30 dönüm araziyi satın alan büyük iş adamının üzerinden yüksek gerilim geçtiği için imar durumu paramparça olan araziyi, kişiye özel imar ve yüksek gerilim hattı kaldırılırsa onu yazabilecek mi çok merak ediyorum. Sorun yok onlar yazmazsa biz yazarız.
  Gelelim son konumuza Baruthane de dere kenarında bulunan arazinin aynı plan doğrultusunda imara açılma çalışmalarına… Allah için doğruyu söylemek gerekirse burası hem dere yatağıdır hem de birinci sınıf tarım arazisidir. 2015 yılında da buranın tarım arazisinden çıkarılması için çalışma yapılmış ama Tarım Bakanlığı haklı olarak izin vermemiştir. Oraya binalar yapmak çok ama çok yanlış bir uygulama olur. Bağ evi dedikleri bir katlı ahşap veya prefabrik evler yapılıp bahçesi de kullanılmak üzere bir çalışma yapılabilir onun dışında ne yapılırsa yanlış yapılır. Günlerdir gündemden düşmeyen üç konuyu özetlemeye çalıştım. Olayın aslı astarı budur. Sanırım matlup hasıl oldu. Bugünlük de bu kadar kalın sağlıcakla…