ALLAH'IN İKRAMINI KULUNA İNFAK...
İnsanların elinde bulundurdukları her şey Allah'ın ihsanı ve ikramıdır. Bunlar, diğer insanlara infak edildiğinde, elinde bulunana Cennet sermayesi olur. Buna örnek olacak, rivayete konu bir çok anekdot vardır. Bu anekdotlar konunun daha iyi anlaşılmasına ışık tutmaktadır. Bu nedenle biz de zaman zaman bu tür anekdotları az da olsa köşemizde alıntı olarak paylaşırız. İnfak korusunaıyık tutması bakımından iki anekdotu alıntı olarak paylaşıyoruz.
"Hz. Ali'nin ağabeyi Ca'fer b. Ebû Tâlib'in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti. Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti 3 parça ekmek geldiğini gördü. Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi. Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü. Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu:
–Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı? Köle sıkılarak cevap verdi:
–İşte bu 3 parça ekmek...
–O halde neden kendine hiç ayırmadın?
– Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim.
–Peki, sen ne yiyeceksin şimdi?
–Oruç tutacağım. Bunun üzerine, Abdullah b. Ca'fer, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu. Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve ekledi:
–Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum. Cömertliğiyle meşhur Abdullah b. Ca'fer, kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve:
–Ama o köpeğe topu topu 3 parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermişsin, dediklerinde, şu karşılığı verirdi:
–Ama o elindeki her şeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını."
"Bir defasında Hz. Fatıma,
'- ya Ali' Hasan, Hüseyin aç, evde yiyecek yok.. gidip yiyecek birşeyler alır mısın” der.
Hz. Ali'nin sadece altı dirhemi vardır.
Yiyecek almak için evden çıkar ve giderken yolda kavga eden iki insan görür.
Hz Ali:
"Niçin kavga ediyorsunuz?
Şu âlemde Allah'ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?" diye sorar. Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu, vermediğini, söyler.
Hz. Ali cebindeki altı dirhemi çıkarır ve alacaklıya verir. Evine geldiğinde eli boştur, 'Cennet kadınlarının seyyidesi',
"- Ya Ali, hiç mi bir şey almadın?" diye sorunca,
"-Ama ara düzelttim ya Fatma" der.
Hz. Fatma'nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir. Memnundur kocasının bu güzel hareketinden. Daha sonra Hasan'la Hüseyin ağlamaya başlarlar, 'açız' diye.
Bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkar.
Yolda bir adama rastlar.
Elinde besili bir deve; "- Ya Ali bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım."
"- Param yok" der Hz Ali.
"- Olsun" der adam.
"- Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum.150 dirhem bu deve.
Al sonra ödersin."
Alır Hz Ali o deveyi.
Yolda giderken başka adama rastlar.
"- Ya Ali" der, "ne güzel bir deve bu.
Ben bunu 300'e alayım ne olursun reddetme beni."
Hz. Ali: "- Ama ben bunu 150'ye aldım" der.
"- Olsun, ben çok beğendim bunu" ve deveyi satar.
Hz. Ali mutlu bir şekilde gider yiyecekleri alır eve döner.
Sonra Peygamber'in huzuruna çıkar.
Efendimiz(s.a.v.) güler, "gel" der, "ya Ali şu deve hikâyesini anlat".
Anlatınca da der ki:
"- Sen ki ara düzelttin.
Allah Cebrail'i ile sana deveyi sattı.
İsrafil'i ile de satın aldı.
Her kim ki ara yapar, birleştirir, düzeltir, ikilikten insanları kurtarırsa o bendendir ya Ali.""
On ilimizi etkileyen ve onbinlerle ifade edilen sayıda can kaybının bulunduğu deprem sonrasında milletimiz de, anekdotta örneği sunulan yardımlaşma ve dayanışmayı, ensar-muhacir kardeşlik şuuruyla gerçekleştirmiştir. Münferit olarak konuyu sulandırmak, ortamı bulandırmak için ortaya çıkan algın fareleri varsa da, toplumumuz bu imtihanı başarıyla vermektedir. Her birini canı gönülden tebrik ederiz. Allahın ikramı Allahın kullarına infak edilince berekete dönüşür.
Canımızı yakan bu deprem sonucunda neredeyse herkes üzerine düşeni yapmıştır. Devlet de bir takım yeri tedbirlerle, bundan sonra oluşacak muhtemel depremlerde, can ve mal kaybını en aza indirecek yasal düzenlemeler yapacak, toplumu da bu konuda bilinçlendirecektir. Yaşanılan olumsuz sonuçlardan, geleceğe dönük hayırlı soruçlar çıkacaktır. Her şeyde/şerde hayır vardır anlayışı, toplum olarak bizim parolamızdır. Bu parola tecrübelerin ününü olarak kabul görmektedir. Bir çocuğun kumbarasında bulunan 5 tl'yi depremlere infak ediyorsa, su toplum çökmez ve çöktürülemez. Çünkü Allahın ikramı Allahın kullarına infaka dönüşmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.