ANLAYIŞLI OLMAK. .....
Her zaman biz haklı olamayız. Hatta çoğu kere de haksız olabiliriz. Karşımızda olan ikinci, üçüncü kişiler haklı olabilir.
İnsanın değişmeyen sabiteleri vardır. Bu sabiteler, vahye veya temel toplumsal değerlere dayalı ise değeşmemesi doğrudur, kabul edilebilir.
Ancak; ihtirasa, nefsi değerlendirmelere, şehevi duygulara, şöhret ve servet gibi hususiyetlere dayalı olan düşünceler değişkendir.
Bu duygular üzerine inşa edilmiş düşünceler izafiyet arz eder. Diğerlerine göre doğru olmamış olabilir. Hatta, bu düşüncelerin sahibi de zaman içinde söz konusu duygusal düşüncelerden vazgeçebilir.
Cemiyet halinde yaşayan insanların, kendi doğrularına göre toplumsal bir hayat inşa etmeleri mümkün değildir.
Ortak değerler etrafında bütünleşip, ortak çıkarları merkeze koyarak şekillenecek bir hayat ancak herkesi memnun edecektir.
Anlayışlı olmak, erdemliliktir. Zor olan duyguların sahibi olmak, insana değer ve itibar kazandırır.
Anlayışlı olmak da zor bir duygudur. Kendini aşmayı, nefsini ezmeyi, ötekini görebilmeyi, diğer düşüncelere saygı duymayı, hatta zaman zaman diğerlerine öncelik vermeyi gerektirir.
Anlayışlı olmak, yapmacık bir duygu değildir. Kişinin asaletini ve duruşunu yansıtır.
Peygamberimizin ortaya koyduğu ve buyurduğu, "Kendin için istediğini din kardeşin için de istemedikçe kamil mümin olamazsın" ilkesi, anlayışlı olmayı ve ötekini öncelemeyi kural haline getirmektedir.
Bireysel huzur da, toplumsal ahenk de, bu ilkenin sağlıklı çalışmasına bağlıdır.
Anlayışlı olmak, karşı tarafın olumsuzluklarına rıza göstermek değildir. Aksine, herkesin, herkes için faydalı olan yön ve yanlarını ortaya koymasını ve uygulama fırsatı bulmasını sağlamaktır.
"Bir elin nesi ve iki elin sesi var" atasözü de bu düşünceyi anlatmaya katkı sağlayacak bir felsefi derinliğe sahiptir.
Anlayışlı olmak; olumsuzlukları tölere etmeye, dolayısıyla kavgaları ve kısır çekişmeleri önlemeye katkı sağlayacak en etkili toplumsal ilaçtır.
Öfkenin, hesabiyetin ve diğer fıtri zaafiyetlerin karşısında ancak anlayışlı bir duruş ve düşünce varlığını hissettirebilir.
Herkesin hayatında örnekleri var olan kargaşanın ve kavganın, anlayışsız yaklaşımlar nedeniyle oluştuğu bir gerçektir.
Zaman zaman gerginlik yaşayan ailelere yardım merkezli katkıda bulunanlar, ilk defa olarak, "birbirinize karşı anlayışlı olun, biriniz öfkeli iken diğeri sussun" diye akıl verdiklerini bilmeyenimiz yoktur.
Susmak, anlayışlı olmanın en bariz yansımasıdır. "Söz bilirsen söyle ibret alsınlar, bilmiyorsan sus da seni insan sansınlar" atasözü tam da bu gerçeğe ışık tutmaktadır.
Peygamberimizin; "Allaha ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun" buyurmuş olması, susmanın önemini ortaya koymaktadır.
Anlayışlı olmak; anlık bir duygu değil, süreklilik arz eden bir duruştur.
Anlayışlı olabilmek için, sadece duygusal hissiyat yeterli değildir. Hayatın içinden süzülerek, belki de çoğu kere üzülerek gelmek, donanımlı olmak, itikadi kuvvetli olmak, fikir sapkınlığına sahip olmamak, zihninin kiraya verilmiş olmaması, ileriye görecek tecrübeye sahip olmak, insan ruhundan anlamak gibi bir çok bireysel ve toplumsal donanıma sahip olmak kişinin anlayışlı olmasına sermaye oluşturur.
İnsanlar arası ilişkilerde şikayet edilen sonuçların neredeyse hepsi, anlayışsızlık nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Mutlu bir toplum, ahenkli bir sosyal ortam, huzurlu bir birey, anlayışlı ilişkilerle sağlanır.
Herkesin bu itibarlı duyguya sahip olması dileğimizle.... Zor ama çok keyif verici olan bu duruşun sahipleri toplumun da itibarlı kimseleridir. ... Çıkarın, menfaatin ve kişisel hesapların olmadığı bir duruştur "Anlayışlı olmak"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.