AYASOFYA İBADETE AÇILIYOR

Ayasofya; I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul’un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş patrik katedralidir. 316 yılında ilk temelinin atıldığı ve küçük bir ibadethane olarak hizmet verdiği de kayıtlarda vardır 1453 yılında İstanbul’un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. 1935 yılından beri de müze olarak hizmet vermektedir. Yaklaşık 1700 yıllık geçmişi bulunan bu eser, İstanbul'nun sembollerindendir.

Fetihle elde edilen memleketlerde dinlerin mabedleri; olduğu gibi, orjinal hâline uygun olarak hizmetlerine devam ettirilir. Fetihlerde, karşı koymak olmadığı için; fethi gerçekleştirenlerin tasarrufları zımnen onaylanmış, fetih yapanlar da muhataplarının kendilerini kabul ettiğini bilmiş olurlar. Böylece, o bölgede idare; fetih yapanların elinde olur ama fethedilen topraklardaki hayat şekli devam eder. Savaşla, yani karşı mücadele ile elde edilen topraklarda idari tasarruf; idareyi ele geçirenlerindir. İdare savaşarak aldığı topraklarda meşru olan her tasarrufu yapabilir. Savaş esnasında aldıkları ganimet kabul edilir. Ganimetlerin tasarrufu da paylaşma sonucunda sahibi olanlara aittir.

İstanbul savaşarak elde edilmiş bir toprak parçasıdır. Kan dökülmediği,  karşı tarafın da, savaşı kazanan iradeyi kabul edip, tasarruflarından memnun kaldıkları için adı fetihtir. İstanbul; Osmanlı tarafından işgal değil, savaşarak fethedilmiştir. Bu nedenle de; elde edilen toprak parçası olan İstanbul üzerindeki her şey ganimettir. Bu ganimetlerden birisi, o güne kadar Kilise olan Ayasofya'dır. Fatih Sultan Mehmet Han'ın ganimeti olarak kayıtlara geçen Ayasofya'yı; Fatih, camiye dönüştürüp, ibadet etmek üzere vakıflaştırmıştır. 1453 yılından sonra Ayasofya cami olarak hizmet vermiştir.

1932 yılında Ayasofyanın tadilat ve tamiratı için yurtdışından gelen görevliler, rahat çalışmak amacıyla olsa gerek, caminin ibadete kapatılmasını dönemin yetkililerinden istemişler, bu istek de kabul görmüştür. Bugün tartışılan 1934 yılındaki bakanlar kurulu kararıyla Ayasofya müze olarak hizmete dönüştürülmüş ama aynı tarihte tapu kayıtlarına "Cami" olarak geçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk de o gün, Ayasofya'nın tapu kayıtlarına cami olarak girmesine zımnen müsade etmiştir. Kanaatimizce o dur ki, Danıştay da bu mülahazalarla o günün bakanlar kurulu kararını iptal ederek, Ayasofya'yı vakıf tüzüğündeki asli hüviyetine dönüştürmüştür. Tamamen, hukuk değerlerine göre şekillenen bir idari tasarrufya Ayasofya cami hizmeti vermek üzere 24 Temmuz Cuma günü ibadete açılacaktır.

Vakıf tüzüğüne, dünya normlarına ve hukuki değerlere uygun olarak cami hizmeti vermek üzere ibadete açılacak olan Ayasofya; siyasi malzeme yapılmamalı, istismar konusu edilmemeli ve bunun üzerinden tahrikler oluşturmamalıdır. 300'lü yıllarda ibadet etmek üzere yapılmış olan bu yapı bugün yine ibadet hizmeti verecektir. Bundan, tüm din müntesipleri memnun kalıp, mutlu olacaklardır. Ayasofya; İstanbul'un sembolüdür ama bu sembol; siyasi değil tamamen dini ve tarihidir. Her din mensubu, daha önce gelip ziyaret ettiği gibi yine Ayasofyayı ziyaret edecek ama bir farkla ki, bunun için artık ücret ödemeyecektir. Artık, Ayasofya bir ibadathanedir.

Ülkemizin güzel insanları, Ayasofyanın ibadete açılmasını; farklı inanç gruplarına karşı bir başarı, dünya derin güçlerine karşı bir üstünlük olarak görmemelidir. 24 Temmuz 2020 Cuma günü ibadete açılacak olan Ayasofya programına mümkün oldukça ve şartlar ölçüsünde, imkanı olanlar katılmalı ama bunu bir şov ve güç  gösterisi olarak görmemelidir. Asli huviyetine döndürülmüş olan Ayasofya'nın son durumundan elbette sağ duyulu herkes memnun kalacak ve mutlu olacaktır. Bu mutluluk taşkınlık vesilesi olmamalıdır. Biz de KESMEN TURİZM olarak, açılışa katılmak üzere Samsundan program düzenledik. Amacımız; bu hizmete katkı sunmaktır. Hayırlara vesile olmasını yüce Allah'an niyâz ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR