BİR YILI DAHA GERİDE BIRAKTIK...
2020 yılına girerek bir yılı daha geride bırakmış oluyoruz. Herkes bir yaş daha ihtiyarlamış oluyor. Bir yaş büyüdüğünü hisseden çocuklar bunu gururla anne-babası ve diğer yakınlarıyla paylaşıyor.
Yaşı kırkın-ellinin ve daha yukarısında olanlar da yeni bir yılla eskidiklerinin farkında oluyorlar. Yeni bir yıla giren çocuklar gençleştiklerini fark ederken, yolun yarısını geçenler de bir yıl eskidiklerini hesap ediyor ve geriye ne kadar kaldığının muhasebesini yapmaya çalışıyorlar.
Günümüz dünyasında ortalama yaşam 60-70 yıldır. Muhafazakarlığı ön planda olan insanlar, sadaka ve duanın ömrü uzattığını düşünürler, maddeci düşünceye sahip olanlar da dengeli beslenmenin ve stressiz bir hayatın ömrü uzattığını hesaba katarlar. Herkes kendi doğrularını gerçekleştirmeye çalışarak daha fazla yaşamının gayretine girer.
Yine de görülür ki, dünya yaşam ortalaması değişmiyor. Allah (c.c.)’ın en çok sevdiği sevgilisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) 63 yıl yaşamıştır. Küçük bir devletin bütçesi kadar mal varlığına sahip olanlar da yine dünya yaş ortalaması kadar yaşarlar. Hastalara hayat kazandırdığı söylenen(ki biz buna katılmıyoruz), dünyanın itibar ettiği doktorlar, en iyi hastanelerde ve araç gereci en son teknolojiye göre dizayn edilmiş kliniklerde çalışmalarına rağmen onlar da dünya yaşam ortalaması ölçeğinde ömür sürerler.
Hastalıklar ölüm nedeni olarak görülebilir ama bilinmelidir ki ölüm gerçeği hastalıkla bağlantılı değildir. Hastalıklar ölümün olmazsa olmaz sebebi görülemez. Ölüm müstakil bir olaydır ve dünyadaki ömrün bitişi demektir. Takdir edilen yaşamın bittiği, farklı bir boyuttaki yeni bir hayatın başladığı sınırdır ölüm. Hastalıklar tedavi edilir ama ölümün tedavisi yoktur.
Hastalarınızı ve hastalığınızı tedavi edin ve ettirin tavsiyesi Hz. Peygamber tarafından yapılmıştır ama ölümle ilgili böyle bir tavsiye yoktur. Aksine ölüm için, dört duvar arasında gizlenilse bile karşılaşılan ve saati değişmeyen bir olay olduğu tarifi yapılmıştır. İtikadimize göre hastalık ayrı ölüm ayrıdır, fiili tecrübeler de bunu göstermektedir.
2020 yılı ile yeni bir zaman dilimine, yani yeni bir yıla girmiş olduk.. Yeni bir yıla mı gerdik yoksa ömrümüzden bir yılı geride mi bıaktık.? Bir yılı eskiterek sona doğru yaklaşmış mı oluyoruz, yoksa yeni bir yıla girerek koşar adım ilerliyor muyuz?
Önümüzdeki yaşamın süprizlerini bilmiyoruz. Yarın, “gayb” sayılır herkes için. Belki yeni bir yıl dediğimiz 2020 şeni bir hayatın başı olacak. Bunu bilemiyoruz. Hayallerimizle süslediğimiz gecenin sabahına farklı bir dünyanın üyesi olarak çıkabiliriz. Üstelik böyle bir sürpriz için yaş farkı da söz konusu değildir. Her yaştaki insan biraz sonra bir başka hayatın üyesi olmaya adaydır.
Yeni bir yıl yeni bir hayata dönüşürse, geçmiş yılda yapılan hatalar, kusurlar, eksiklikler, günahlar da geride bırakılır, günahsız ve hatasız bir hayata geçiş yapılabilirse; o zaman 2020 yeni bir yolun başlangıcı olarak, yep yeni bir hayatın ilk adımlarına ev sahipliği yapmış olur. Yeni yıl olarak tarifini yaptığımız, sadece zamanın taksimatını ve belirlenmesini ifade eden takvim yılı; ne mekânsal ne de zaman açısından farklı bir döneme geçiş değildir.
Öyleyse ! Takvim yılının değişmesi anlamını ifade eden yeni yılın insan hayatında anlamlı hale gelmesi; kişinin kendi hayatına çeki düzen vermesi, dünyasını ahireti için olumlu sermayeye dönüşmesini sağlaması ile gerçekleşir.
Bu bakış açısı ile herkese 2020 yılında sağlık, huzur ve mutluluklar dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.