Büfe Önü Ekonomi-Kültür

Geçen sonbahar İktisat dersi hocamızın ödevlerinden biri, Halk Ekmek Büfesi"ni tercih eden vatandaşlarımızla iki soruluk bir röportajdı. İnsanların aylık kazançları değil; Ankara"da ekmeğe yapılan zam sonucu vatandaşların ekmek alımlarındaki değişme ve buradan hareketle ekonomik yorumlarıydı bizi ilgilendiren.
Bir sorduk bin ah işittik o gün; fakat bizim dikkatimizi çeken nokta,büfeye gelen kadınlarımızın “ben bilmem beyim bilir” mantığıydı!
Kentlisiyle de köylüsüyle de konuştuk ki kadınlar, bütçe, ekonomi, alım gücü, yaşam derdi gibi konularda biraz pasif, çekimser konuşuyorlar. Halbuki o ekonomi ki her gün mutfakta karşılarındadır, çarşıda pazarda karşılarındadır, çocuğunun okul alışverişinde karşılarındadır. Pilavlık bulgurdan dikiş iğnesine dek...
Kırsaldan gelenlerden birer yurttaş değil, tebaaymış gibi cevaplar, tutuk, sıkılgan ifadeler...
Kentlilerde boşluk dolduran gereksiz gülümsemeler, “köşeye sıkıştık şimdi” dercesine bakışlar...
Bu hoş değil. Biz de üniversite öğrencisi bayanız karşılarında,üstelik ceplerindeki parayı değil, yaşadıkları ekonomiyi soruyoruz; fakat hemcinslerimiz olan teyzelerimizin, ablalarımızın bu tavırları bizi yaralıyor.
Olay, cehalet ya da okumuşluk olayından çok; öğrenirliğin devam etmeyişi, kişinin kendini, düşünmemeye, boşluğa bırakması olayı. Bu da elbet sadece kadınlarla sınırlı bir olay değil; fakat bizim dikkatimizi çeken hemcinslerimizdi.
Ortalama bir gün içerisinde çalışan çalışmayan, okuyan okumayan, bir şekilde televizyon izleyen kadınlarımızın muhattap olduğu programların bu konuyla oldukça ilgisi olduğu kanısındaym.
Sabahları, “kadın programı” adıyla bir kanaval, bir cümbüş havasında, dışı renkli içi boş bir sunucu, karşısında her an patlamaya hazır; bağırmak, deşarj olmak için tek yol olarak böyle ortamları seçmiş bir kalabalık. Bomboş, tekdüze, özgünlükten uzak konular, şarkı türkü!
Fakat genel kültür demek, örf adet anlayış, genel görgü demek, insan olma bilinci, kişiye saygı demek bu değildir, bu yollarla öğrenilemez!
Bilen insan, öğrenmiş insan korkmaz, yeni olana tedirgin yaklaşmaz, kapamaz kendini dış dünyaya!
İzleyici olarak bunlara maruz kalan kadın; bu şatafat, bu “içerikten yoksun görüntü”den kendine bir şey katamaz, sorgulamaz, öğrenmez ve özgürleşmez, pasif kalmaya devam eder.
Vatandaşsak, kanalı değiştirerek bir şeyleri değiştirmekle yetinemeyiz, tepeden inmeci kurallara uymak zorunluluğumuz yoktur; tepeyi sarsma, talepte bulunma hakkımız da vardır! Tepkimizi türlü biçimde ifade edebiliriz.
Televizyona, ekonomiye; ama daha da önemlisi çevrenizdeki kadınlara dagha farklı bir mantıkla yaklaşmanız önerimle...
İyi haftalar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR