Cemaati veya Partiyi ...

 Cemaati veya Partiyi Menfaati İçin Kullananlar

Yazdığım yazıları açık, net ve anlaşılabilir yazdığım halde, yazdığım yazıları hala daha anlayamamış bazı insanlara şaşıyorum. Cemaatlere, cemiyetlere, derneklere, vakıflara olan bakışımı ve tavrımı beni tanıyan herkesin bilmesine rağmen, hala daha birilerinin sanki bu saydıklarıma düşmanmışım gibi göstermeye çalışmalarının, işin art niyetli kısmı olduğu kanaatindeyim.

            Papaza kızıp kiliseyi veya Hocaya kızıp, Camiyi yakmanın, anlamsızlığı ne ise, herhangi bir cemaat mensubuna kızıp, o cemaatin tamamını karalamanın da anlamı yoktur. Cemaatlerin içerisine girmiş olan art niyetli insanları topluma tanıtmak ise, hem o cemaate, hem de dinimize karşı görevimizi yerine getirmektir.

            Tasavvuf veya Cemaat mensubu insanların, o ekolü tercih etmelerinin en önemli boyutu, manevi hayatlarına katkı sağlamak, dünya ve ahiret saadetlerini daha mükemmel hale getirmeye çalışmaktır. Başka bir deyişle kişi, nefsinin terbiyesi, tezkiyesi ve terakkisi için tasavvufu veya cemaati seçme cihetine gidebilir. ancak bu yolu seçmeyen insanlara da kızma hakkına sahip değildir.

            Bu kadar felsefeden sonra, gelelim asıl konumuza. Birileri gazetemizle ilgili etrafı dolanıp,  benim bir cemaate düşman olduğumu, o yüzden gazetemizi okuması halinde, günaha gireceğini söylüyormuş. Doğrusu gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Yarası olmayan gocunmamalı. Dikkat ederseniz ben eleştiri yaparken, yapılan işin yanlışlığını ortaya koyduktan sonra, yapan kişinin adını vermeden, bazı tariflerle ima ediyorum ki, adam kendine gelsin de, bu yaptıklarından vazgeçsin. Bu yaptığım hem o şahsın mensubu bulunduğu cemaate, hem de inandığı dine hizmettir.

            Örnek vererek açıklamak gerekirse, geçenlerde yazdığım bir yazıda bir hastanemizde yapılan yemek ihalesi ile ilgili bilgi verip, bazı eleştiriler yapmıştım. İsterseniz bunu bir kez daha irdeledikten sonra, yaptığımın doğru mu, yanlış mı olduğuna  siz karar verin. Hastanenin bir yıllık yemek ihalesine iki firma girmiş, birisi toplan 2.800 küsür milyon fiyat vermiş, diğeri ise 2.600 küsür fiyat vermiş. Yüksek teklifi veren firma sahibi, soluğu sanayide mobilyacı arkadaşının yanında alarak demiş ki; “Başhekimi, amirini, komisyon üyelerinden bazılarını ve filancıları çağır, buraya bir toplanalım da şu Başhekim"e bir haddini bildireyim”, Dediklerini çağıran mobilya mağazası sahibi, tamamını oraya mevcutlu olarak getirmeyi başarmış. Ardından bizim cemaat mensubu, ihlas , züht ve takvada üzerinde kimsenin olamayacağı kardeşimiz,  açmış bayramlık ağzını, yummuş gözünü; “Bak Başhekim, sen o ihaleyi bana verme de erkeksen o koltukta otur “demiş. Başhekim diretmiş, ancak araya giren hatırlı kişiler olayı tatlıya bağlayıp, düşük teklif veren firmaya, fiyat sorgulaması yaparak verdiği cevabı yetersiz bulup, işi cemaat mensubu kardeşimize vermişler.  

            Diğer yüksek teklif veren firmanın iş takipçisi ise, İl Yönetim Kurulu üyesi bir arkadaş. Yani sizin anlayacağınız, işe iki firma teklif vermiş, ikisi de siyaseten arkalarında birileri olan insanlar. Daha sonra olayı biraz araştırıp, diğer firmaların neden girmediğini öğrendiğimde içim acıdı. Çünkü onlara haber yollamış bu uyanıklar, “İhaleye girmeyin, girerseniz diğer elinizde olan işlerinizde de, sıkıntı çekersiniz” diye.

            Şimdi siz Değerli Okurlarıma veya yazıyı okuyan cemaat mensubu arkadaşlara ve partili dostlara sorarım,” Bu insanların yaptıkları doğru mudur, değil midir?, şayet doğru ise diyecek bir şeyim yok, özür diliyorum. Yok yanlış ise, bunu yapanları bu topluma anlatmak hem cemaate, hem partiye, hem de tüyü başında bitmemiş yetime hizmet değil de nedir?

            Bu gariplerin etrafta saçmaladıkları şey nedir bilir misiniz, bana birileri bu haberleri getirip, yazdırıyormuş, yoksa ben nereden bilecekmişim bu kadar olayları. İyi güzel de, bu arkadaşlar Hazreti  Ali"nin “Sırrın senin esirindir, onu konuştuğunda ise, sen onun esirisin” buyurduğunu unutuyorlar veya bilmiyorlar. Zaten bilmiş olsalar, bu kadar fahiş hataları yapmazlardı.

            Bu arkadaşlara tavsiyem şu ki; “Yaptığınız işi adam gibi yaparsanız sizinle kimse uğraşmaz, uğraşmaya kalksa bile başarılı olamaz. Yok, işinizi adam gibi yapmayıp, alavere, dalavere Kürt Memet nöbete hesabı, yapıyorsanız, mensubu bulunduğunuz cemaati ve partiyi karalamaya hakkınız yok, derhal oralardan istifa edin, başkaları o görevleri yapsın. Kendi hatalarınızı örtmek için, başkalarını karalamakla bir yere varılsa idi, sizden önceki ümmetler helak olmazdı”.

Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR