ÇÖZÜMÜN ADRESİ
Tarihimizde bir çok sorunlar olmuş ama bu sorunları milletimiz suhuletle aşmayı başarmıştır. Kavgalar yapılmış, göz yaşları akıtılmış, kanlar dökülmüş; böylece sahip olunan vatan toprakları ile milli ve dini değerler her zaman korunmuştur.
Millet tarihimizde yüzümüzü kızartacak ve kendimizi ifade ederken mahçup olacağımız neredeyse hiçbir olumsuzluk yaşarmamıştır. Bunun için de geçmişimizle ne karar iftihar etsek azdır. Her toplumda olabilecek kötü insanların yaptığı olumsuzlukları değerlendirme dışı tutuyoruz. Elbette, sayıları az ama bazen milli ve dini değerlerimizle örtüşmeyen, hatta ihanet sayılabilecek davranışlar içine giren hain ve zalimler olmuştur. Ancak bunlar, re milletimizin dokusunu ne de de yönünü bozamamıştır.
Bin yıllık tarihi geçmişi olan milletimiz, bin beş yüz yıl geçmişi olan dini değerlerimizden beslenmiştir. Bu nedenle de temel kodları hâk ve adalet üzerine inşa edilmiş, haksızlık ve zulüm milletimizin tarihinde neredeyse hiç görülmemiştir. Devlet idare şekli ve devleti idare edenler zaman zaman değişmiş ve değişik uygulamalar göstermişlerse de, genel bir uygulama olarak ne kendi toplumuna ne de yabancı uyruklu vatandaşlara zulüm yapılmamıştır. Zulüm yapma ve bu yöntemle iktidar elde edip, bunu devam ettirmek isteyenler olmuşsa da en kısa zamanda bu tür idareciler millet tarafından püskürtülüp, tarihin çöplüğüne süprülmüşlerdir. Bunun en canlı ve yakın tarih örneği yirmisekiz şubat süreci ve sonrası gelişmelerdir. Bin yıl devam edeceği en üst ağızdan söylenen zulüm dönemi kendisini de tarihin çöplüğüne atacak şekilde ancak beş--on yıl sürmüştür.
Altı yüz yıl ayakta kalan Osmanlı idaresinin en temel özelliği adalet anlayışı ve uygulamasıdır. Yirmi milyon metre kare bir coğrafyada hüküm süren Osmanlı idaresi içerde ve dışarda hakkın hâkim olduğu adaletli bir yönetim şeklini başarıyla sürdürmüştür. Dışarıya attığı her adımda ve yaptığı her açılımda işgali değıl feth-i esas almış, her gittiği yerde fethin gereklerini devlet ve millet idaresine yansıtan bir idare şekli uygulamıştır.
Son üç yüz yıldır milletimiz bir takım önemli sorunlarla karşılaşmış, dünya egemenlerinin ve küresel güçlerin görünen ve görünmeyen saldırılarına muhatap olmuştur. Bu güçler Osmanlı idaresinin yıkılmasında başarılı olmuşlar ama ne kadar uğraşmışlarsa da milletimizi tarihi, milli ve dini köklerinden kopartamamışlardır. Kendi küllerinden yeniden dirilen milletimiz, yüz yıl sonra tarihte sahip olduğu her türlü saygıyı ve gücü elde edecek yürüyüş için güçlü adımlar atmaya başlamıştır.
Yeni yönetim sistemiyle artık önemli bir sürece girilmiştir. Milletimize gem ve pranga olacak bir çok temel sorundan bu yönetim sistemiyle milletimiz kurtulmuştur. Sorun üretme dönemi bitmiş, var olan sorunlara hızlıca çözüm üretme sürecine girilmiştir. Hak ve adaletin, liyakat ve ehliyetin, erdem ve faziletin tercih sebebi ve belirleyici olacağı altın döneme adım atılmıştır. Böylece, sorunların altında ezilme yerine, sorunların üstesinden gelme devri ilân edilmiştir.
İnsanın olduğu her yerde sorunlar elbette olacaktır. Bunların bir kısmı sorunlu insanların araya sızmasıyla, bir kısmı sorun çıkarmak için kodlanmış olanların entrikalarıyla görülecek ama bunlar görüldüğü yerde ezilecektir. Bugüne kadar olduğundan çok daha fazla, bugünden sonra devleti idare edenlere sorumluluk düşecektir.
İçerisine girdiğimiz süreç; millete tepeden bakan, tebessüm fakiri, tembel, işgüzar, üste yağ çekip astı ezen memurların evlerine gönderilme zamanıdır. Her dönemin yalakası değil, her işin uzmanı ve çalışanı görevinin başında olacaktır. Devleti deniz olarak görme dönemi bitmiştir.
Sorunların çözüm adresi; başta yönetim biçimi olmakla birlikte, yönetenlerin de anlayışıdır. Hak ve adalet üzere yürütülecek bir uygulama tüm sorunların çözüm anahtarıdır. Yönetim şeklinin değişmesi sorunların çözümümde olmassa olmaz esas adımdır ama aynı dirayet, duyarlılık ve hassasiyet göz önünde bulundurularak devlet idaresinde görev yapan yıllanmış memurlar da mutlaka değiştirilmelidir. Özel sektör anlayışıyla çalışacak kurumsal yapılar oluşturulmalıdır. İlk günden başlanan uygulamadan da bu idari iradenin gösterileceği görülmüştür.
Sorunların çözümü; yönetim şekli ama bir o kadar da yönetenlerin anlayışına bağlıdır. Eski kafa amirler mutlaka kurumlardan temizlenmelidir. Onların tecrübeleri ufuk geliştirmeye değil, statik uygulamaya göre kodlanmıştır. Onlar; nokta, virgül ve cümlenin şekli ile uğraşarak yıllarını geçirmiş, milletin çok gerisinde kalmışlardır. Onlardan, sorunlara çözüm beklemek fazla hayâlcilik olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.