CUMA NAMAZINA GİTMEYECEKMİŞ...
OMÜ İlahiyat Fakültesinde bir akademisyen hocamız, sosyal medyaya eğer yanlış yansımamışsa bundan sonra Cuma namazlarına gitmeyecekmiş.
Çünkü, 12 Şubat cuma günü camilerde okunan cuma hutbesinde, Peygamber Efendimiz'in "Tevhid dini olan İslâm'a Katkısı" ndan bahsedilmiş özetle.
Bu anlayışın "şirk" kapsamında bir değerlendirme olacağı kanaatına varmış ünvanı Prof. olan sayın akademisyen hocamız.
1500 yıllık Kur'an merkezli, kadim anlayışı kavramamış ve anlamamış Prof ünvanlı bir İlahiyat hocasına bu sayfadan bir tebliğ yapmak elbette zor.
Peygambersiz bir din isteyen profesör, kendi ve benzerlerinin kapsamını oluşturduğu bir dinin mensubudur zaten.
Vahyini açıklamak için Peygamberler görevlendiren Allah c.c, vahyini de Pelgamberinin hükmü şahsiyetini de korur.
Peygambersiz bir din isteyen bu hocamız ve benzer görüşte olanlar, kendilerini de Peygamber yerine koyup din açıklamaya çalışanlardır.
Çok gariptir ki, "herkes Kur'anı okuyup, dinini öğrensin" diyen bu ve benzeri hocalar, bunu söylerken bile Peygamber görevine talip olduklarının farkında bile değiller.
Hurafesiz din öğretsinler ama Peygambersiz bir din öğretmeye kalkmasınlar.
Bu toplum zaman zaman savrulmalar yaşasa da, toplumun en ümmisi bile, böylelerinin en aliminden daha "Arif" tir.
Arif'e, tarif gerekmez. Arif'ler; Allah c.c'ı da , Peygamberi de, İslamî da, insanı da, müslümanı da, böylelerini de iyi tanırlar.
Kendilerinin cuma namazına gelmeyişiyle ne İslam dini, ne de bu toplum bir şey kaybetmez, camiler de cemaatsiz kalmaz. Ama, camiler kendilerine her zaman ev sahipliği yapmaya hazırdır.
Sosyal medyada çıkan değerlendirmelere rağmen biz sayın profesörün maksadını anlatamadığı gibi iyimser bir kanaat sahibi olmak istiyoruz. Düşüncesini daha doğru ve net anlatacağını düşünüyor ve bekliyoruz.
Nedense, bazıları Peygambersiz bir din sunumu gayretinde oluyor, Peygamberi mesajları da rivayet dininin mesajları olarak görüyor.
Bazıları da, kendini Peygamber konumuna koyarak, dini değerlendirmeyi kendisi merkezli yaparak, etrafını böylece yanında tutmaya çalışıyor.
Son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı yaptığı çalışmalarla, her kademedeki insanın anlayabileceği muhtevalı tefsir ve hadis kitapları yayınladı.
Vatandaşlarımızın, bu tür tartışmaların muhatabı ve kurbanı olmaması için Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı bu tefsir ve hadis külliyatını okumalarını tavsiye ederiz.
Peygamberimizin, dinimizi anlatma sürecini, ibadetlerle ilgili, ilahi onayla ortaya koyduğu usulleri "Şirk" olarak değerlendirecek kadar irfan ve imandan yoksun olanlara söyleyecek sözümüz yok.
Mealcilik anlayışıyla, ibadetsiz ve hukuksuz bir din inşasına çalışan bu zavallılar, aslında kendi söylemleriyle de tezat oluşturuyorlar.
Peygamberi söyleme ve açıklamaya ihtiyaç olmadığını söyleyen bu gibiler, aynı zamanda Peygamberi bir görev yapmaya, kendi anladıklarını "İslam" diye anlatmaya çalışmaktadırlar.
Sözleriyle, gündem olmaya çalışan Prof ünvanlı bu ilahiyatçı hocamız, Cuma namazları için camiye gitmeyecekmiş. Neden bunu söyleme ihtiyacı hissetmiş ki, gelmeyebilir, hatta fitne çıkaracaksa gelmemelidir zaten.
Fakat, merak ediyorum, aynı fakültenin Ehli Sünnet merkezli düşünceye sahip hocaları neredeler.
Hocam ! Böylesi fitneye sebep olacaksanız, cumaya da, bayrama da, teravihe de, vakit namazına da camiye gelme lütfen.
Zamanın birinde, Cuma namazlarına gelmeyen bir siyasetçiye, neden cuma namazlarında camiye gelmediğini sormuşlar da, "Riya olmasın diye evde kılıyorum" demiş.
Siz de bu fikirlerinizle, onlara benziyorsunuz, bir farkla ki siz fitne olmasın diye camiye gelmeyin, bu daha önem arz eder çünkü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.