DİN VE İLİM

Din; hayatın kurallarını insanlar lehine belirleyen kurumdur. 

İlâhî dinlerin kaynağını, Allah  c.c.ın vahyi, beşeri dinlerin kurallarını insanların düşünceleri belirler.

Yazımıza konu olan ilahî dindir. Allah c.c yarattığı kullarının huzur ve mutluluğunu murat ederek, bunun gerçekleştirilmesine dönük kurallar koymuştur. 

İnsan da Allahın yarattığı varlık, din de Allah c.c.ın koyduğu kurallar manzumesidir. Allah c.c yarattığı kuluna, yaşayacağı usulü, dinin kurallarıyla sunup, öğretmektedir. 

Ülkemiz insanının %98 i Müslümandır. İstatistik veriler böyle göstermektedir. 

Bu yoğunlukta  müslüman sayısına sahip bir toplumun İslam üzeredir demek, maksadı aşan bir cümle olmaz. 

İslamın kurallarını, insanı yaratan Allah koymuştur ki, her bir kural yaratılan insanın huzuru içindir. 

Eğer insan, Allah tarafından konmuş olan hayatın kurallarını günlük yaşamı haline getirmiş olsa hiçbir şekilde huzursuz olmayacaktır. 

İslam, her türlü kötülüğü yasaklamış, her türlü iyiliği de emretmiştir.

İslam, güveni ve yardımlaşmayı esas almış, güvensizlik ve bireyselliği  yasaklamıştır. 

İslam, doğruluğu ve çalışmayı emretmiş, yalanı ve tembelliği nehyetmiştir. 

İslam, insanlık için faydalı olan her şeyi emretmiş, insanlara zarar verecek her türlü söz ve eylemi yasaklamıştır. 

Halkı müslüman olan bir toplumda hiçbir kötülüğün olmaması gerekir. Eğer aynı toplumda bir çok kötülük ve kötüler varsa, ya o toplumda  İslam doğru bilinmiyor, ya da toplumu oluşturan insanların müslüman olduğu bilgisi yanlıştır. 

Din ve dinin kuralları, ya aileden, ya okullardan, ya da camilerde hocalardan öğrenilir. 

Genelde caminin havasını "Din", okulun havasını "İlim" oluşturur. 

Din; düşmanlığı ve kini silip, kardeşliği getirir. İlim; cehaleti kaldırır, medeniyet sunar. 

Ülkemizde, hem din hem de ilim, hem cami hem de okul olmasına rağmen, insanlar arasında kin ve nefret düşmanlık derecesinde, kardeşlik yok denecek ölçüde, cehalet diz boyu, medeni davranış alışkanlığı da yok gibi. 

Bu tespit doğruysa ki, büyük ölçüde toplumsal kabül bu doğrultuda, öyleyse toplumumuz  dinden ve ilimden nasibini al(a)mamaktadır.

Bu tespit üzerinden, herkes kendi çapında bir tahlil yapmak durumundadır. 

Hem din ve dinin sunumunun yapıldığı camiler var ve insanlar hiç değilse her cuma camidedir, hem okullar var ve her çocuk  okulun tedrisinden geçmektedir, öyleyse neden kötülükler ve cahillikler vardır. Bunun nedenleri üzerinde durmak gerekir. 

Din ve ilim müessesesinin fiziki şartları ve süreci her türlü olumlu sonuca hizmet etmeye hazırken,  her nedense dinin muradına ve ilmin sonucuna uygun bir toplum oluşmuyor.

Ya, dini sunanlar ve ilmi öğretenler, ya da dini dinleyen ve ilmi öğrenme durumunda olanların İhlas ve samimiyetinde sorun vardır. 

Bunun tahlili de bir başka yazımızın konusu olsun. Kesin bir şey var ki, İslam dininin gönüllere hakim olduğu toplumlarda sıkıntı ve musibet olabilir, çünkü bunlar ilahi imtihan yöntemidir, ama asla kötüler ve kötülükler olmaz, çünkü bunlar asilik nedenidir.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR