FİKİR SAHİBİ OLMAK
Her fikir muhteremdir ama muteber değildir. Düşünce ve fikir özgürlüğü dinimizin de onay verdiği bir husustur. O nedenle de; “ihtilafta rahmet vardır” denir.
Peki ! Hangi fikir muteberdir öyleyse ? Fikirlere değer biçmek için, kaynağının ne olduğuna bakmak gerekir.
Bilginin kaynağı “Vahiy” midir, yoksa “Akıl” mıdır tartışması tarafların oluşmasına neden olmuştur. Oluşan fikirlerin de itibar görmesi, kaynağının ne olduğuna bağlıdır büyük ölçüde.
İtikadi kabullerimize göre, bilginin kaynağı “Vahiy”dir. Kaynağı vahiy olan bilgi muteberdir. Bu bilgiye dayalı olarak oluşan fikirler de muteber kabul edilir.
Yani ! Bir fikrin kaynağı, vahyi bilgiye dayanıyorsa ona itibar edilir. Eğer söz konusu fikrin kaynağı vahiy değilse, o fikir de saygıya değerdir. Bir fikrin saygıya değer olması, ona itibar edilmesini gerektirmez.
Zaman zaman bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olup, ahkam kesenler görülür. Akli izahlarla fikrini desteklemek isteyenler de olabilir. Bu ve benzeri yöntemlerle ortaya konan fikirlere saygı duymak kişiye verilen değerin gereğidir. Ancak, böyle bir fikrin üzerine toplumsal bir gelecek inşa edilemez, edilse de sonuç alınamaz.
Millet iradesinin oluşması da fikirlerin çarpışmasıyla meydana gelmektedir. “Fikirlerin çarpışmasından hakikatler doğar” diye bir özlü cümlemiz vardır. Yine, kadim bir kabul olarak “Yanlışta ittifak edilmez” diye başka bir cümlemiz vardır.
Bir toplumun büyük ekseriyeti aynı fikrin etrafında toplanıyorsa, orada fıtri kodlamaları esas alan bir fikir, yani düşünce söz konusudur.
Vahyi bilgi, insan fıtratının kabullerine her zaman açıktır. Ancak, fıtratıyla savaşmayı fikir olarak kabul edenler, vahiy kaynaklı bilgiden de, fikir ve görüşlerden de korkarlar. Bu nedenle de, böyleleri toplumsal mutabakatların oluşmasını istemezler ve bu tür konsensüs oluşumlarını desteklemezler.
Muteber fikirlerin etrafında oluşan toplumsal mutabakat, millet iradesini de meydana getirir. Farklı kategorik yapıdaki insanların oluşturduğu toplumsal irade, yani aynı fikrin etrafında meydana gelen buluşma; itibar edilir bir sonuçtur. Bu fikrin karşısında olanlara saygı duyularak, onların da ortaya çıkan sonucu kabullenmesi beklenir.
İnsanların kendi kendilerine, akıllarını merkeze koyarak geliştirdikleri fikir ve düşünceler yine kendilerine aittir. Bu fikir ve düşünceler belli bir ilmi yöntemle oluşturulmuşsa, buna da “Felsefe” denir.
Felsefe, insan zihninin muhakeme gücünü arttırır elbette. Ama, felsefi düşünce üzerine toplumsal bir gelecek de inşa etmek zordur. Dini nasları, Peygamberlerin izahlarını merkeze alarak, felsefi düşüncelerle anlamaya çalışmak zihni bir egzersizdir. Ama salt olarak, felsefi düşünceyi merkeze koyup, bunun üzerine bir toplumsal irade oluşmasını istemek, faydalı sonuç vermez.
%99’u Müslüman olan toplumumuzun, büyük ekseriyeti aynı fikir etrafında toplanıyorsa, bu fikir muteberdir, söz konusu fikrin dışında oluşan küçük grupların dayandığı fikirler de muhteremdir. Muhterem fikir sahipleri, muteber fikir sahiplerinin oluşturduğu iradeye saygı duymak zorundadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.