GAZETECİLİK BU OLMALI

Ezber bozmanın ne olduğunu bilmeyenlerin bu yazıyı iyi okumaları gerekir. Bu güne kadar gerek yaptığımız haberlerle ilgili, gerekse yazmış olduğum köşe yazıları ile ilgili ne söylemişsek tamamı doğru çıkmış, bu konuların birçoğu ile ilgili yasal takibat başlamış, bazı dosyalarla ilgili ağır ceza mahkemelerinde, bazıları ile ilgili TCK nın 250. maddesi ile özel yetkili mahkemeler tarafından davalar devam etmektedir. Bu olaylarda adı geçen insanların hiçbir tanesi ile geçmişe dayalı özel bir husumetimiz olmamıştır, tam aksine bir kısmı ile özel dostluklarımız dahi var, önemli olan dostluk, düşmanlık değil, yapılan icraatların doğruluğu veya yanlışlığıdır. Benim imamlardan, müftülerden alıp, veremediğim ne olabilir ki, ama adamların asıl görevi topluma doğruları anlatıp, bizzat yaşamak iken en büyük hataları kendileri yapıyorsa bunu yazmamak, hatta sadece yazmakla kalmayıp, bizzat yasal mercilere şikayet etmemenin çok büyük haksızlık olacağını düşündüğümden, taşın altına elimi koymak mecburiyetinde kaldım.

Bundan tam iki yıl önce  3 Temmuz 2008 tarihli gazetemizde, Büyükşehir Belediyesi"ne bağlı iştiraklerinden olan  Anakent İmar İnşaat Ltd.Şti de dönen dolaplarla ilgili yaptığımız manşet haberini ihbar kabul eden Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış, bu doğrultuda yapılan çalışmalar neticesinde 30.06.2010 tarihli iddianame ile Ağır Ceza Mahkemesi"nce dava açılmıştır. İddianamede enteresan olan Davacı Kamu hukuku, İhbar eden Denge Gazetesi, Müşteki olarak ise Anakent İmar İnşaat Ltd.Şti. Burada müşteki pozisyonunda Anakent İmar İnşaat şirketinin olması çok enteresan bir durum.  Nedenine gelince, şayet müşteki ise neden Denge gazetesi ihbar edinceye kadar sessiz kalmış. Yok müşteki değil idi ise o zaman iddianamede şirketin yönetiminin müteselsilsen sorumlu olup, tüm amirlerin iddianame kapsamında olmaları gerekmekte idi. Dilerseniz olayı biraz daha açalım TCK"nın Amir Hükümleri gereğince bir kurumda yapılan yanlışlıktan sadece kurum çalışanları değil, amirleri de sorumludur. Bu nedenledir ki A Takımı davasında bizlerle birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı da yargılanmıştır, hatta bu dava halen daha devam etmektedir. Anakent İmar İnşat Şirketi"nin %99 hissesi Büyükşehir Belediyesi"ne aittir, %1 hissesi de eski adı ile Atakent Belediyesi, yeni adı ile Atakum Belediyesi"ne aittir. Bu şirkette yapılan en ufak bir icraattan Büyük Şehir Belediye Başkanı ve Genel Sekreteri haberdar olur. Deyim yerinde ise onlara sormadan orada kuş dahi uçamaz. Hal böyle olmasına rağmen iddianamede sadece şirketin Genel Müdür yardımcısı Orhan Yalçınkaya"nın ve resmen hiçbir görevi olmadığı iddianamede de belli olan, sözlü olarak verilen talimatları yerine getiren, Ömer Acur"un olması çok enteresan bir durumdur. Olayın teknik boyutuna fazla girmek istemiyorum, zira yargıya müdahale anlamı çıkarılabilir, fakat merakıma mucip olan konu, yasada açıkça belli olmasına rağmen şirketin bağlı olduğu Büyükşehir Belediyesi"nin amirlerinden ne Yusuf Ziya Yılmaz"ın, ne de Kenan Şara"nın bu iddianamede olmamaları hayli ilginç bir durum. Adım gibi emin olduğum, hatta şahit olduğum şey Orhan Yalçınkaya"nın Kenan Bey"den ve Yusuf Ziya Yılmaz"dan habersiz adım atmadığıdır. Orhan Yalçınkaya günün nerede ise yarısını Kenan Bey"in odasında geçirmesine rağmen sadece onun suçlu sandalyesine oturtulması bana göre haksızlıktır. Gerçi Orhan Yalçınkaya"nın görevden alınmasına rağmen sadece susması için kendisine verilen masada akşama kadar hiçbir iş yapmadan oturup, ay başı maaşını alması mahkemede doğruları söylememesi için yeterli bir sebeptir. Adam kullanıp, istediklerini yaptırdıktan sonra sokağa koyma alışkanlığını edinmiş olan bu idare, maalesef Orhan Yalçınkaya"yı da kullanıp, tüm gayri yasal işlerini ona yaptırıp, ondan sonra ağır cezada yargılanmasını temin etmişler, ama kendileri işin içerisinden sıyrılmayı da becermişlerdir. Bu konuda kül yutmayan eski Satınalma Müdürü Mehmet Eş getirdikleri hiçbir evraka imza koymamış, bunun üzerine görevden alınmıştır. Şimdi Mehmet Eş"de boş koltukta oturuyor, Orhan yalçınkaya da ama birisi ağır cezada yargılanıyor, diğeri ise kafası rahat kitap okuyup, onlarla dalga geçiyor.

Peki şimdi Anakent İmar İnşaat"ta durum nedir derseniz Şahin Eker, merhum Erdoğan Kanpolat gibi emanetçi daire başkanlığı yapma karşılığında emekliliğinde ayda 7-8 yüz bin lira para hak etmenin peşinde. Şirkette Orhan yalçınkaya"nın yaptığı işlerle görevli, Yusuf Ziya Yılmaz"ın vazgeçilmez akrabası, canı, ciğeri, kendi işyerini iflasa getirmiş, boyu uzun aklı kısa ibram efendi işgal etmektedir. Bu yazdıklarımla ilgili tüm resmi evraklar elimde bir kısmını gazetede yayınlıyoruz, ancak tamamını yayınlayacak kadar yerimiz olmadığından, dileyene evrakları takdim edebiliriz. Şimdi siz değerli okurlara tekrar soruyorum bu yaptığımız gazetecilik mi, vatan görevi mi, yoksa dedi kodu mu takdir sizden, ecir yüce Mevla"dan, kalın sağlıcakla 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR