Mezara kadar sürecek dostlukların “Pazar”a kadar bile sürmemesi; "Çıkar"ların çekişmesi, "Menfaat"lerin çarpışması nedeniyledir.

"Gerçek Dost"; kendi hakkını dostuna sunan, "Sahte Dost" da; dostunun hakkını kapmaya çalışandır.

Birisi mezara kadar devam ederken, diğeri pazara kadar devam eder.

Gönülden birlikte olanlar; aynı zihniyetin, aynı davanın ve aynı duygunun derdini yaşayan, iddiasını savunanlardır.

Görüntüde birlikte olanlar da; birbirinin sırtına basarak, çıkar peşinde koşan menfaat çeteleridir.

Gönülden beraber olanlar, görüntüde de birlikte olmalıdırlar.

Görüntüde birlikte olmayıp, gönülden beraber olanlara şüphe ile bakılmalı, görüntüde birlikte olup, gönülde uzak olanlara hiç yaklaşılmamalıdır.

İnsanlar, birbirlerinin zihin beraberliğini, gözlerinden ve sözlerinden anlarlar.

Sözünden ve gözünden derdi anlaşılamayan kimsenin beraberliği, görüntü beraberliğidir ki, onlardan uzak durmak gerekir.

Gönülden ve görüntüde beraber olanların dostlukları mezara kadar, görüntüde beraber olanların dostlukları da pazara kadar sürer.

Görüntü dostluklarına, pazara kadar sürecek beraberliklere ihtiyaç yoktur.

İnsan doğru olunca, ona Allah c.c. her zaman ve her yerde yardım eder.

Hz. İbrahim'in karşısında babası vardı, Hz. Nuh'un karşısında oğlu ve karısı vardı, Hz. Lut'un karşısında karısı vardı ve onlar görüntü olarak beraber, gönül olarak ayrıydılar.

Hz. İbrahim de, Hz . Nuh da, Hz.Lut da Allah c.c. yardımıyla kazandılar, başarıya ulaştılar ama karşısında olanlar, "Helak" oldular.

Çünkü karşıda olanlar, beşer güce sahip olsalar bile, haksız oldukları için İlahi gücün yardımı karşısında tutunamayıp, perişan oldular.

Müslüman nesli, İbrahimlere, Nuhlara ve Yusuflara benzeyecek şekilde yetiştirilmeli, onlardan gönül orduları oluşturulmalıdır.

Gönül insanı, ağası olacağı adamın köleliğine razı gelmez, buna razı olursa eğer, ağa olması gereken köle, köle olacak da ağa olur.

Dostlar, birbirlerini iyi günde de kötü günde de terk etmezler. Birbirinin sırtına basıp yükselmeye çalışmazlar. Birbirlerinin kuyusunu kazıp, arkadan hançerlemezler.