Bu aralar gündem yoğun olduğundan her gün yazmak zorundayım, olaylara anında müdahil olmaz isek yanlış yöne gitme ihtimali olacağından bildiğimiz konularda yetkilileri uyarmak zorunda olduğumuzdan her gün yazı yazmak zorunda kaldım. Normalde yazımız Tarikatlar ve Cemaatlere devam olacaktı ama gündemde daha önemli konular olunca o yazılara biraz ara verdik ama merak etmeyin sonunu getireceğim. Ancak bir hususa değinmek zorundayım, gelen yorumların birinde rabıtanın küfür olduğu yazılmış, bu konuda bazı itirazların olacağını biliyordum, yıllardır rabıta konusunda bu tip yorumların olduğu malum ancak rabıtayı anlamak istediğimiz gibi değil de mutasavvıfların baktığı açıdan bakarsak öyle olmadığını görürüz. Önce rabıtanın ne olduğunu tarif edelim; rabıta hatme hacegan dediğimiz nafile ibadette bazı tarikatlarda önce ihlaslar fatihalar okunur, ardından Tebareke veya Yasini Şerif okunur ardından da dua yapıldıktan sonra Rabıtai Şerife denilir. Orada tarikat şeyhi, Efendimize oradan da Allah’a vasıl olacak bir düşünce şekline girilir veya kabir alemi düşünülüp ölümün ardından kabre girmek, orada münker nekirin yaptığı sorgu düşünülür. Bu ritüeller tarikatlara göre değişir. Fena fişşeyh, fena firresül, fenafillah dedikleri, bu rabıta ile ulaşılan makamlardır. Dolayısı ile buna Küfür demek konuyu bilmemektir, ya da tarikata direk karşı olmaktır ki bu da bizim işimiz değil. Bu kadar girişten sonra gelelim konumuza

     Son bir kaç gündür yapılan operasyonlarda Servet Keskinsoy’un önce gözaltına alındığını daha sonra önceki gece itibarı ile de tutuklandığını öğrendik. Ben kimsenin cezaevine girmesinden asla mutlu olmam; bunu açık ve net belirttikten sonra şunu da ilave etmek isterim ki Servet Keskinsoy’a yapılan operasyon çok geç kalınmış bir operasyondur. Neden böyle dediğime gelince, bu şehirde yaşayan ve Servet Keskinsoy’u tanıyan herkse çok iyi bilir ki bu arkadaş Cemaat mensubudur, hem de normal bir cemaat mensubu değil, üst düzey bir Cemaat yöneticisidir.  2004 yılında O’nu tanıdığım zamanlarda Büyükşehir Belediyesi’nin Yalova Gemisi’nde her hafta bir akşam üst düzey bürokratları toplar, onlara yemek yedirdikten sonra cemaat abisine sohbet ettirirdi. Bir sohbete beni de davet ettiler, sohbet eden hoca aynı bizim Oflu hocaya benziyordu, nasıl benziyordu derseniz bayan okurlarımın hoşgörüsüne sığınarak ve özür dileyerek anlatmak istiyorum. Oflu Hoca vaaz ederken demiş ki cemaati müslimin sakın haa ayakta bevletmeyin, böyyüük günahtır ama teyeçesunız ki Hoça Efenti sen niye  ayağa bevleteyursun,  ander  otırunca teyeyi yere da ondan ayakta bevledeyirum.

     Servet Keskşnsoy’un Hocası da aynen şöyle diyordu “Arkadaşlar cennete girmek için mutlaka iyi insanlarla arkadaşlık yapmak gerekiyor aksi halde asla cennete giremezsiniz, peki iyi insanlar kimlerdir derseniz Cemaat mensuplarıdır. Şayet Cemaat mensuplarıyla beraber olursanız ve onların dediklerini yaparsanız cennete girersiniz yoksa giremezsiniz “  Ben müdahale edip hayır yanlış konuşuyorsun o iş senin dediğin gibi değil Allah Resulü kişi sevdiği ile beraberdir buyurmakta, sevdiğimiz kişi düzgün kişi ise Cemaat mensubu olma şartı yok, deyince bir daha o sohbetlere davet edilmedim. Ama şimdi hocaları tutuklanmıştır, beni sohbet hocası olarak tayin ederseler onlara Kur’an’ın ve sünnetin ışığında sohbet edebilirim haberleri olsun!..

      Servet Keskinsoy’la ilgili bizim meşhur A Takımı davasında da çok enteresan bir olay yaşadık. Osman Reis denen FETÖ liderlerinin önde gideni biz gözaltına alınır alınmaz soluğu Cumhuriyet Savcılığı’nda alıp Servet Keskinsoy benden ruhsat almam için para istedi diye ifade verdi ama ilk duruşmada ifadesini değiştirip, yok yanlış dedim benden parayı Adnan Bahadır istedi diyecek kadar ahlaksız bir davranışta bulundu. Ama Allah öyle bir Allah ki birisi soluğu Amerika da aldı diğeri de soluğu cezaevinde aldı, demek ki Yüce Rabbim kimsenin ahını kimsenin yanında koymuyor.

         Servet Keskinsoy Vezir Hazretleri’nin bu şehirdeki en has adamlarının başında gelir. Bir dönem Halk gazetesini onun üzerinden finanse edip istediği gibi haber yaptırdı. İkiz Kuleler’in müteahhitliğini Servet Keskinsoy, Turan Çakır ve bir de Çarşamba’da fındık fabrikası olup İflas eden Cemaat mensubu bir  vatandaşa vermesinin tek nedeni Cemaat birlikteliği değil idiyse neydi? Bu ilişkiler ağı adam gibi irdelendiğinde Vezir Hazretleri, Turan Çakır, Servet Keskinsoy ilişkilerinin arka planına inildiğinde, kimin FETÖ’cü kimin AK Partili olduğu çok daha iyi ortaya çıkar. Turan Çakır’la ilgili geniş bir araştırma yapılırsa farklı İşler de ortaya çıkar. Örneğin müteahhit Yunus Güney Turan Çakırla arasında geçen olayları anlatırsa bu şehirde nelerin döndüğü çok daha iyi anlaşılır. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.