HAKKI İNKAR ETMEK O KADAR KOLAY DEĞİL
Dünyada en zor işlerden birisi doğrudan yana taraf olmak veya hakka teslim olmaktır. Konuşurken mangalda kül bırakmamak veya olayın edebiyatını yapmak çok kolaydır, ancak iş icraata geldiğinde gereğini yapmak her kişinin işi değil, er kişinin işidir. Söylediklerinin arkasında durmaktan aciz olan kişiler veya işin edebiyatında olanlar konuştukları zaman zannedersiniz ki bu insanlar gerçek dürüst ve doğru insanlardır, ancak icraatlarını gördüğünüz zaman hayretten dilinizi yutarsınız. Bu tür insanları teşhir etmek veya onlarla mücadele etmek bir tür ibadettir.
Her insanın hayata bakışı, duruşu, karakteri farklı olduğundan olaylara karşı tavrı da farklıdır. Ekonomik hayatın sıkıntıları, aile bireylerinin sorumluluğu da buna eklendiği zaman toplumun büyük bir bölümü kendi sıkıntıları ile uğraşmakla baş başa kaldığından olaylara duyarsız kalmak zorunda kalıyor. Dinimiz bu görevi toplumun tamamına vermemiş, Yüce Kitabımızın ifadesi ile Sizden bir kısmınız iyiliği emretsin, kötülükten alıkoysun olarak emredildiğinden, bu konudaki mükellefiyet toplumun bir bölümü tarafından ifa edilmesi halinde diğerlerinin üzerinden düşüyor. Peki mükellefiyeti olanlar kimlerdir derseniz, aslında toplum olarak hepimiz bu konuda hassasiyet içerisinde bulunmak zorundayız, zira olaylara karşı duyarsızlık toplumun temel taşlarına dinamit koymak gibi bir şeydir. Bu konuda Efendimiz bizleri çok güzel bir şekilde aydınlatmıştır. Hadisi Şerifte; Sizden biriniz bir kötülük gördüğünde onu eliyle düzeltsin, şayet gücü yetmez ise dili ile müdahalede bulunsun, ona da gücü yetmez ise kalbi ile buğz etsin, imanın en zayıf noktası da budur buyurmaktadır.
Yaklaşık yirmi yıldan beri ısrarla ve şiddetle uğraş verip de başaramadığım konulardan birisi toplumun temiz adam olarak tanıdığı, ancak gerçek kimlikleri araştırıldığında çok yanlış kişiler oldukları toplum tarafından ortaya çıkacak olan insanları ortaya çıkarmaktı. Bu uğraş beni o kadar meşgul etti ki, bazen gece rüyalarıma dahi girdi. Bu insanları ben çok iyi tanımış olmama rağmen gerçek kimliklerini toplumdan saklamayı becermiş olmaları toplum adına fevkalade üzücü bir durum idi. Ancak sabrederek mücadele etmenin mükafatını veren Yüce Allah bu konuda da gerekli yardımı yaptı ve bu insanların tamamı yasal merciler tarafından tespit edilerek, haklarında gerekli işlemler yapıldı. Bu konuda öncelikle gereğini yapması için yazıyı gereken yerlere yazdım, onların tavırlarını ve yapacakları işlemleri bekliyorum, daha sonra kamuoyunu bilgilendirip, olayları tüm detayları ile sizlere sunacağım. Yıllardır bu şehirde yaşayıp, şehri sömürmenin ne demek olduğunu, doğru iş yapan insanları yıldırmak için her türlü alavereyi yapan insanların neler yaptıklarını gördüğünüzde eminim ki hayli şaşıracaksınız. Siyasetin tepesinde olanlarla, medyadaki şeytanların nasıl iş birliği yaptığını, zavallı gariban çocukları nasıl hain emellerine alet ettiklerini gördüğünüz zaman aklınız başınızdan çıkacak. Bu yanlışlar yaklaşık yirmi yıldır şehrimizde yapıla geldiğinden, olayın failleri yaptıkları bu gayri yasal işleri rutin olaylardan saymaya başlamışlar, engel olmak isteyenlere ise en ağır cezayı çektirmenin hesabını yapmışlardır. Peki bu olaylar olup, biterken şehri yönetenler ne yapmış diye sorarsanız bir kısmı onlarla oturup yemek yemiş, bir kısmı başında bulunduğu kurumun güvenliğini onlara teslim etmiş, bir kısmı ise iktidar partisindeki görevini ve etkinliğini yeterli bulmamış, çetenin gücünden istifade etmek sureti ile insanları korkutmaya kalkmış, bu tehditlere aldırmayanları öldürtmek için her türlü organizasyonun içersinde yer almaktan çekinmemiştir.
Bunca olumsuzluğa ve şer güçlerin biraraya gelip, organizasyon yapmalarına rağmen tek başına verdiğimiz mücadele sonucu bu insanların tamamının yasalar önüne çıkarılıp, tespit edilmesi tamamen Yüce Mevla"nın lütfu, adliye teşkilatı ve ilgili Bakanlıkların gereğini yerine getirmesinin sonucudur. Bu konuda emeği geçenlerin tamamına müteşekkirim. Devlet yapması gerekeni yapmış, olayları tüm detayları ile ortaya koymuştur. Sıra siyasi erkin üzerine düşeni yerine getirmesine gelmiştir. Bu konuda çok acele etmek istemiyorum, zira çok acele edilmesi doğru olmayabilir, sabırla ve inatla bekliyorum, şayet gereği yapılmaz ise o zaman kamuoyunu etraflı bir şekilde aydınlatmak görevimizdir. Bu konuda bilgilendirilenlerden tutun da yasal açıdan yapılanlara varıncaya kadar her şeyi en ince ayrıntılarına varıncaya kadar paylaşacağım. Ümit ederim ki devletimizin hassasiyetle tespit ettiği hususların gereğini siyasal organlarımız yerine getirir. Aksi halde eski tas, eski hamam devam etmesine bu toplumun müsaade edeceğine kanaat getirmiyorum. Ezcümle artık doğruların üzerini örtmeye kalkıp, Hakkı inkar etmek o kadar kolay değil. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.