HAYATA NEŞE İLE BAKMAK
Dünya hayatının oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu Kur’andan öğreniyoruz. Ama aynı kitabımız Kur’an bize, ahiretin kazanılacağı yerin de dünya hayatı olduğunu bildirmektedir. İnsanlar doğar, büyür ve yaşar, sonra da ölürler. Büyük bir heyecanla hayata başlarlar, bir takım acılı ve sevinçli günler geçirirler. Bazıları kederden saçlarını beyazlatır, yokluklar nedeniyle kıvranır ve yorulurlar. Bazıları da varlıklarının verdiği zorluklardan ve yoğunluktan dolayı yorulurlar. İkisinin de günün akşamında yüzleri buruk ve soluk olur. Çünkü hayata neşe ile bakamamanın verdiği tortular, fiziklerinden hiç eksilmez ve atılmaz.
İnsan hayatının yol haritasını esasen ruhlarının ve gönüllerinin güzellikleri ve özellikleri belirler. Gönül dünyası dinlek ve rahat olan insanlar kendilerini aşmış olurlar. Ruhları doymuş insanlar günlük streslerden etkilenmezler. Ne yokluk onları rahatsız eder ne de varlıktan dolayı şımarırlar. Hz. Peygamber; “Allah ve Resulü size en sevgili olmadıkça iman etmiş sayılamazsınız” buyurmaktadır. İnsan ruhunun gıdası inançtır, imandır, ameldir, ahlaktır. Bunlar birbirlerini tamamlayan hususiyetlerdir. İnsanlar neşeyi, huzuru ve mutluluğu yanlış unsurlarda ararsa, asla mutlu olup hayata neşe ile bakamazlar.
İnsanın yol haritasını inancı belirlemelidir. Günlük yaşamı ibadet olmalıdır. Kişinin; Rabbı, insanlar ve canlılarla olan ilişkilerinde İlahi ahlakilik davranışa dönüşmelidir. Böyle bir hayat neşe dolu olacaktır.
Ruhlar doyarsa hayata pozitif bakılır. İnsan bedeninin yaşamı için gıdaya ihtiyaç vardır. Yemek ve içmek vücudun günlük gıdasıdır. Ruhlar da günlük gıdasını almalıdır. Ruhlar doymazsa insanın gönlü de gözü de aç olur. Ruhların tatmin olması, gönüllerin neşe ile dolması; gıdaları olan inanca sahip olmalarıyla mümkündür ancak. Dünyaya hakkından farklı ve fazla değer vermek insanın fıtratını bozacaktır. Bir şeye verilecek değer, onun vereceği katkı kadar olmalıdır. Dünyada ne kadar kalacaksak, dünya bizim için o kadar değerlidir. Dünyanın bize kazandıracaklarını değer olarak görürsek, o zaman iş farklı olur. Zira dünyanın kendisi değil ama dünya hayatının iyi değerlendirilmesi bize ahiretteki ebedi yaşamın güzelliğini sağlayacaktır.
Dünya hayatının bir imtihan sahası olduğunu bilir, farkına varmadan yaşanması halinde oyun ve eğlenceden başka bir şey ifade etmediğini kavrar, ahiretimizin kazanılacağı yerin dünyadaki inanç, ibadet ve ahlakla elde edileceği şuurunda da olursak; hayat bizim için huzurdur, mutluluktur. İşte o zaman hayta neşe ile bakarız.
Yüce Allah Kur’anda, “şehvetin, servetin, şöhretin, malın, mülkün, çoluk-çocuğun, sahip olunan tüm dünyalıkların insanlara süslü ve güzel gösterildiğini” bildirmiştir. Ama aynı bilginin devamında, “insan için Allah katında en hayırlı olanının da ahiret hayatı olduğu” hatırlatılmıştır. Hz. Peygamber insanı bir yönü ile tarif ederken; “İnsanoğlunun bir vadi altını olsa, bir vadi dolusu altın daha ister, ikinci vadi dolusu altını olsa üçüncü vadi dolusu altın ister. Onun gözünü kara toprak(ölüm) doyurur” buyurmuştur. Bu ve buna benzer ayet ve hadis-i şerifler, insanoğlunun zafiyetlerini ama aynı zamanda da neşe ve mutluluk duyacağı şifreleri belirtmektedir.
Kur’an ve iman merkezli bir hayat benimsiyorsak en acı olaylardan bile ders çıkartır tat ve lezzet duyarız. Hayata da neşe ile bakarız. Hayatımızı dünyanın nimetleri şekillendiriyorsa, Allaha iman yerine nefsimizi ve hevamızı İlah edinmişsek hiçbir zaman mutlu ve huzurlu olamayız, hayat da neşeli bakamayız. Nasıl yaşarsak öyle ölürüz, nasıl ölürsek öyle diriliriz. Bunun anlamı, hayatımızı belirleyen unsurlar günümüzü de, yarınımızı da, geleceğimizi de şekillendirir.
Hayata neşe ile bakmak, bizi yaratan ve yaşatan Yüce Rabbımızla olan ilişkilerimize bağlıdır. Allah’ın bize ne kadar değer verdiğini bilmek istiyorsak, bizim Allah’a ne kadar değer verdiğimize bakmalıyız. Allah’a verdiğimiz değer kadar da neşeli, huzurlu ve mutlu olur, hayata neşe ile bakarız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.