İLAHİ DAVET
Allah c.c, "Kul"unu yalnız ve yardımsız bırakmaz.
Ancak, "Kul"unun acizliğini arz etmesini, dua ederek, Rabbına tecelli etmesini bekler, böyle bir davranıştan razı olur.
Yardımı da ancak bu yönelişten sonra gelir.
Bedir'de, Uhud'da, Hendek'de, Resûlüne ve ordusuna da son dakikada yardım etmiştir.
O kadar ki, Peygamberimiz Hendek'de, yaptığı duasında, aczini arz ederek, "Yarabbi ! Yardımın ne zaman" diye duasını "Taç"landırmıştır.
Yardım da bu duadan sonra gelmiştir. Bunalmadan yardım gelmez.
Bunalınca da, isyan değil, teslim olmak gerekir ki, ilahi yardım yetişsin.
Bu tavır, Kul’n asi mi, muti mi olduğunu ortaya koyar.
Fitne, fesat üzere yaşanan bir hayat; Allah c.c’ın yardımına engeldir.
Kul, fitneden ve fesattan uzak olursa Allah’a muti, fitne üzere yaşarsa da asi olur.
Günahtan korkulmadığı, helâl-haram hassasiyetinin kaybolduğu yaşam şekli “Fitne”dir.
Günah üzere yaşayanlar da asidir.
Kul hakkına riayet edilmediği, menfaat ve çıkarların belirleyici olduğu bir yaşam şekli, ilahi yardımın kapılarını kapatır.
Fitneden uzaklaşıp, Allah’ın yardımına kavuşmak; Kur’an ve sünnete tabi olmakla mümkündür.
Fitne bir hastalıktır. İlacı, inanç ve ibadettir.
Hayatını namaza göre düzenleyenler; fitneden ve fesattan, korunur ve kurtulurlar.
Namazı hayatına göre düzenleyenler ise, kırılır, dökülür, fitne ve fesadın kurbanı olurlar.
Hayatı, heyecanla yaşamaya katkı sağlayan beşeri duygular, insanın yanlış yapmasına neden olabilir.
İnsan hayatı, akıl ve inanç değerleri ile şekillenmezse, duygular hayata hakim olur.
Duygusuz hayat; yalın ve sessiz geçse bile, hayatın akışını şekillendiren unsur; duygu değil, akıl ve inanç değerleri olmalıdır.
Aklın ve inanç değerlerinin, duygulara kurban edildiği bir hayatın sonu; hüsran ve felakettir.
Allah’ın yardımı olmadan düzgün ve düzeyli yaşamak mümkün değildir. Bu yardımı hak etmek için de Allah’ın davetine kulak verip, koşmak gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.