KAVGANIN PANZEHİRİ “SELAM”

   Bir arada yaşayan insanların, birbirlerine karşı sorumlulukları ve hakları vardır. Sorumluluklar yerine getirildiğinde huzurlu ve mutlu bir toplumsal yapı oluşmaktadır. Hakların yerine getirilmesi ve oluşmuş olan hakların izalesiyle de, bu huzur taçlanmış olmaktadır. Aksi halde insanların öfkesi nefrete, sonra kin ve intikama, daha sonra da gözyaşı ve kana dönüşmektedir.
   Zaaflarla yaratılmış olan insanoğlunun, söz konusu zaaflarının başında menfaat ve çıkarlarının peşinde koşması gelmektedir. Bu durumu dengeleyecek tek değer yargısı sahip olduğu iman ve bunun davranışa dönüşmüş halidir. İnsanlar arası sorunların başında çıkarları nedeniyle oluşan öfkeler görülmektedir. Aynı anne-babanın bir arada doğup-büyüdüğü çocukları bile, miras söz konusu olduğunda hiç tereddüt etmeden birbirlerinin canlarına kıyacak kadar asabileşmektedirler. Hatta, kendilerini doğurup/büyüten anne-babalarının boğazlarını kesecek kadar vahşileşmektedirler.
   Aile ve toplumsal huzursuzlukların; çıkarların çatışması sonucu gözyaşına ve kana bulandığı da sık sık görülen olaylar arasında yer almaktadır. Çıkarları kavgasız hale getirmek, menfaatleri gözyaşından temizlemek; ancak imani değerlerle gerçekleşecektir. Bunun reçetesi de İnsanların birbirlerine karşı sorumluluk hukuklarının yerine getirilmesiyle sağlanabilecektir.
   Peygamberimiz Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarını belirten hadis-i şerifinde, bu hakların altı tane olduğunu bildirmiştir. Tabi ki haklar bu kadar değildir, Peygamberimize sorulan soruların ortamı, gerekçesi ve zamanı dikkate alınarak verdiği cevaplar üzerinde düşünmek daha doğru olur. Hadis-i Şerif’de belirtilen altı tane hak birer başlıktır. Bu başlıklar altında haklar; enine ve boyuna, yatay ve dikey olarak genişletip derinleştirilebilir.
   Bu haklardan birincisi “Selamlaşmaktır.” Müslümanların birbirlerine hatta Müslümanların Müslüman olmayanlara da selam vermeleri gerekir. Selamdan önce kelam olmaz. Selam; barış, muhabbet, sevgi ve paroladır. İki insanın birbirlerine “Benden sana zarar gelmez” anlamına gelecek parola cümlesidir selam. Selam vermek sünnet, almak zorunluluktur. Üstelik verilen selam daha güzel cümlelerle alınması gerekir. İslami edep ve adapta “selamün aleyküm” cümlesi selamın en kısa ve yaygın kullanılan cümlesidir.
   Farklı millet, kültür ve dinlerin kendi hassasiyetlerini ve geleneklerini öne çıkartan selam şekillerini de yine barış, esenlik, muhabbet, sevgi ve parola olarak değerlendirebiliriz. Hayırlı sabahlar, hayırlı akşamlar, hayırlı öğleden sonralar gibi veya bunların diğer kültür ve dillerdeki karşılıklarını da selam olarak değerlendirmekte bir mahzur yoktur. Ancak Müslümanın selamı “en kısa haliyle “Selamün Aleyküm” cümlesi olmalıdır.
   “Aranızda selamı yaygınlaştırın” emri, insanlar arasında sulhun hakimiyeti ve muhabbetin yerleşmesi bakımından önemlidir. Kırgın ve dargın olunan kimselerin dahi selamını almak ve onlara selam vermek zorunluluğu vardır. Verilen selam alınmazsa kişi verdiği selamı yine “Aleyküm Selam” cümlesi ile almak durumundadır. Evlere girildiğinde, evde bir kimsenin olup olmadığına bakılmaksızın selam vermek, eğer kimse yoksa verilen selamı almak islami bir edeptir. Evde bulunan eşe, çocuklara, anne ve babaya da selam vermek gerekir.
   İnsanlar asındaki öfkenin ve kavganın panzehiri; barışın ve huzurun şifresi “Selam”dır. Selam; güvenin, barışın, huzurun ve mutluluğun adresidir. Bireysel gönüllerin huzurundan toplumsal ilişkilere kadar her noktada en etkili unsur selamdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR