Kültür ve Sanat Ekimizi...

Kültür ve Sanat Ekimizi Sizlere Sunmanın Gururunu Yaşıyoruz

 

Gazeteyi kurduğumuz zaman şehrimizde yaşayan sağcısından, solcusuna, liberalinden, muhafazakârına, entelinden, danteline edebiyatla, kültürle, turizmle ve tarihle ilgisi olan ne kadar insan varsa hepsine müracaat ederek, yapacağımız bu çalışmayı birlikte yapmayı teklif ettik. Bir kısmı "Olur ne demek" dedi, bir kısmı "İşim yoğun daha sonra" dedi, bir kısmı ise, konuşmaya sıra geldiğinde bu şehirde kültür, edebiyat, şiir bizden sorulur, biz olmazsak bu işler olmaz havasına girip, saçma sapan laflar ettiler.

Hangi işi yaparsanız yapın, yaptığınız işi kendiniz bilmiyorsanız veya yaparken öğrenmiyorsanız, o iş sizin değildir. Hani Atatürk: "Gidemediğin yer senin değildir" diyor ya, ben de bu sözden esinlenerek diyorum ki; "Yapamadığın iş senin değildir." Bu mesleğe ilk başladığımda, yaptığım işin benim işim olmadığını çok iyi bildiğimden, sürekli işi öğrenmeye çalışıyor idim. Çalışan arkadaşları da işe sahip çıkmaya davet ederken, daha önce dost bildiğim, ellerinden; okuyup, konuşmaktan başka bir şey gelmeyen arkadaşlardan da, istifade edeceğimi düşünmekte idim. Ancak yaşadığım bazı olaylar, miskin insanların neden miskinliğe mahkûm olduğunu, konuşmaya sıra geldiğinde mangalda kül bırakmayanların, icraate sıra geldiğinde, üç kuruşluk menfaatleri için veya sırf egolarını tatmin edebilmek için, daha düne kadar, gördüklerinde cin çarpmışa döndükleri insanlara, nasıl yanaştıklarını görünce, adeta hayretler içerisinde kaldım.

Bu anlattıklarım emin olunuz ki; duygu ve düşünce dünyamın kaleme yansımasıdır. Yoksa acze düştüğümden veya beceremediğimden, siz değerli okurlarıma dert yandığımı sanmayın. Sadece ve sadece, yaşadığımız dünyadan bazı kesitleri, siz değerli okurlarımla paylaşıp, hasbihal etmek istiyorum. Anlatmak istediğim asıl konu, insanların konuşurken mangalda kül bırakmayıp, büyük iddialarla anlattıkları şeylerin boş olduğunu görünce, insanın sükûtu hayale uğramasının ne kadar acı bir şey olduğunu gördüm.

Çatalçam sahillerinde, bir arkadaşımla yürürken, yolda gördüğüm başka bir arkadaş, yanındaki şahısla beni tanıştırınca, yanındaki şahıs, sırf beni küçük düşürmek için; "Adnan Bey, ben sizi daha yaşlı birisi sanırdım. Siz, benim en küçük kardeşimden bile küçüksünüz. Piyasada anlatılan Adnan Bahadır, daha kelli felli bir adam olmalı" deyince, dönüp dedim ki; "Unutma dostum, akıl yaşta değil, baştadır. Senin yaşının, benden bilmem ne kadar büyük olması hiçbir anlam ifade etmez. Önemli olan içerisinin doluluğudur. Maalesef ne yapalım ki senin için boş!" Adam, dediğine diyeceğine bin pişman vaziyette yanımdan uzaklaştı.

Şimdi gelelim bizim aydınlara. Entellere, dantellere... Bu muhteremler bilmem ne dergileri çıkarırlar bir işe yaramaz, şiir dinletileri yapmaya kalkarlar bir işe yaramaz. Yazdıkları yazılara bakarsınız, ne toplum adına, ne sanat adına alabileceğiniz bir şey yok. Oturdukları meclise gidersiniz, sırf kasıntı. Yok, efendim yurtdışına bilmem hangi kültürel etkinliğe, sanatsal yaklaşımlara, fikri bakımdan katkıda bulunmak amacıyla katılmışlar da, bunları anlatacak yer bulamamışlar veya bu işleri yapabilmek için kendilerine destek verilmemiş te, miş, miş, miş, te, miş, miş, miş.

Biraz argo olduğundan burada anlatamayacağım. Terzi Fikri'nin ölümünden sonra eşinin, beden eğitimi öğretmeni ile yaptığı evlilikte, Gerdek gecesi aralarında geçen konuşma misali, adamlar, ancak konuşup durmaktan, iş üretemediklerinden, elin adamı gelip kültür-sanat ekini yaptı. Üstüne de bir takım elbise dikti. Bizimkiler daha hala konuşmaya devam etsinler.

Sağ olsun Yazı İşleri Müdürümüz Murat Bey ve çalışma arkadaşlarımız, o kadar güzel, içeriği dolu, dizaynı mükemmel bir Kültür-Sanat eki yaptılar ki, okuyunca sizde beğeneceksiniz. Demek ki bu işler konuşmayla, hava atmayla değil, icraat yapma ile oluyormuş. Sanat, sanat için veya toplum için değilse, içine edeyim o sanatın! Bizim entellerin sanat anlayışı da, sadece kendilerine yaradığından ve ceplerini doldurmaktan başka bir işe yaramadığından, anlayışları, kendilerine kalsın.

Yazımı fazla uzatmak istemiyorum. Sizleri, kültür-sanat ekimiz GÜRSES gazetesi ile baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar, mutlu pazarlar diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR