MENFAAT KADAR ADAMLIK...

"Menfaati kadar adamlığı, çıkarı kadar imanı olanlar" sözü, insan davranışlarının dürüstlük, ahlak ve dini inançlar açısından nasıl şekillendiğine dair derin bir eleştiriyi ifade eder. Bu ifade, çıkar odaklı ve yüzeysel davranışları olan kişilere yönelik güçlü bir eleştiri taşır. Bu kişilerin ahlaki değerleri ve dini inançları, kendilerine sağladığı maddi ya da manevi çıkarlarla sınırlıdır. Bu tür bir yaşam tarzı, ahlaki erozyona ve toplumsal değerlerin yozlaşmasına neden olabilir.

"Menfaati kadar adamlığı olanlar" ifadesi, kişinin dürüstlüğünü, doğruluğunu ve ahlaki değerlerini çıkar ilişkilerine göre belirlediğini ima eder. Böyle kişiler, ahlaki kurallara ve toplumsal normlara ancak çıkarlarına uygun olduğunda uyarlar. Bu durum, özellikle iş dünyasında, siyasette ya da sosyal çevrelerde sıkça görülür. Ahlaki değerler, dürüstlük ve adalet gibi erdemler çıkar elde etmeye engel olduğunda ikinci planda kalır. Sonuç olarak, bu tür kişilikler toplumda güven kaybına neden olabilir, çünkü insanlar, bu kişilerin samimiyetinden ve dürüstlüğünden şüphe duyar.

"Çıkarı kadar imanı olanlar" ifadesi ise dini inançlarını çıkarlarına göre şekillendiren bireyleri eleştirir. Bu kişiler, dini ibadetleri ve inançları, sadece toplumda saygınlık kazanmak, güven sağlamak ya da çeşitli faydalar elde etmek için kullanırlar. Dini inançlar, özünde samimiyet ve teslimiyet gerektirir. Ancak, çıkar odaklı yaklaşımlar bu samimiyeti zedeler.

Örneğin, bir kişi ibadetlerini, yalnızca başkalarının görebileceği ve takdir edebileceği zamanlarda yapıyorsa, bu durumda dini inançlarının derinliği sorgulanabilir. Böyle bir yaklaşım, dinin temel amacını ve ruhunu anlamaktan uzaktır. Bu durum; başkalarına maddi yardım yapan ve umre ibadetini yerine getirenlerde zaman zamün rahatlıkla görülen bir davranış biçimidir. Sosyal statüye, idari posizyona ve siyasi ikbale sermaye yapılan bu gibi yaklaşımlar üzerinden gerçekleştirilen ibadetin İlahi açıdan kıymeti yoktur.

Ahlaki değerler ve dini inançlar, bireylerin toplum içindeki davranışlarını şekillendirir. Bir toplumun adalet, dürüstlük ve güven temelinde ayakta durabilmesi; bireylerin bu değerlere samimiyetle bağlı olmalarına bağlıdır. Ancak, menfaat ve çıkar odaklı bir yaşam anlayışı; toplumsal yapıda ciddi bozulmalara yol açabilir. İnsanlar birbirine güvenemez hale gelir, bireyler arasında dayanışma azalır ve ahlaki değerler zayıflar. Toplumda bu tür kişiliklerin yaygınlaşması; toplumsal ilişkilerin yüzeyselleşmesine ve sosyal bağların zayıflamasına neden olabilir.

Menfaati kadar adamlığı ve çıkarı kadar imanı olan kişiler; ruhsal bir tatminsizlik ve huzursuzluk yaşayabilir. Çünkü bu tür bir yaşam tarzı; gerçek bir değer ve anlam arayışından uzaktır. Çıkar odaklı bir hayat süren bireyler, ruhsal bir boşluk hissine kapılabilirler. Çünkü insan, özünde anlam arayan bir varlıktır ve bu anlamı sadece maddi çıkarlarla bulamaz. Dini inanç ve ahlaki değerler ise, insanın anlam arayışına cevap verir. Samimi bir iman ve dürüstlükle yaşanan bir hayat; kişiye ruhsal bir huzur sağlar. Ancak, çıkar odaklı bir yaşam tarzı, bu huzuru sağlamaktan uzaktır.

Özetle; "Menfaati kadar adamlığı, çıkarı kadar imanı olanlar" ifadesi, bireylerin ahlaki değerleri ve dini inançları çıkar ilişkilerine göre şekillendirmesinin olumsuz sonuçlarına dikkat çeker. Bu tür bir yaklaşım, bireylerde ruhsal bir tatminsizlik yaratabileceği gibi, toplumsal yapıda da güven kaybına, adaletin zayıflamasına ve ahlaki erozyona yol açar. Samimi bir ahlak ve iman, bireyi ve toplumu daha sağlam ve huzurlu kılar. İnsanlar, çıkarlarını bir kenara bırakıp, ahlaki değerler ve inançlarına samimiyetle bağlı kaldıklarında, toplumsal barış ve bireysel mutluluğa daha yakın hale gelirler.

"Allah ile aldatmak ve dinden geçinmek" anlamına da gelen yazı özetimiz; toplumun içinde yaşayan örneklerin yansımasıdır. Neredeyse her toplumda izaha çalıştığımız insan tipleri vardır. Manidar olan böylesi tiplerin Müslümanlar içinde görülmesidir. İhlaslı Müslüman görüntüsü veren bazı yapıların içinde de bu,tiplerden çokça bulunmaktadır. Gülerek veya ağlayarak toplumu, inanç değerleri üzerinden manipüle eden bu tipler İslâmi tarıma göre nifak ehlidir. Takkesi başında, seccadesi cebinde, sakalı çanesinde, cübbesi sırtında olan bu tipleri tanımak da zordur. Hesabi bir düşünceyle hareket ettiklerinden, toplum içinde sığınak bulmaları hatta itibar görmeleri de çok kolaydır.

İnsanlık ve insanlar için tehlikeli olan bu tipler ancak doğru ve iyi bilinen dini bilgiyle sağlanır. Dini değerleri sevap kazanma aracı olarak gören samimi insanların bu tipleri tanıması mümkün değildir. Fizyolojik duygu unsurlarını da kullanan bu inanç bezerganları, çok rahatlıkla göz yaşı dökebilmekte, zamanlı zamansız ağlayıp-gülebilmektedir. Tek sermayeleri bu iki yüzlü halleri olan dini menfaat soytarılarına inanmak da ayrı bir eksikliktir, kusurdur. Müslümünlar, dinini doğru ve iyi bilmeli, karşısında ve yanında olanı da sorgulayabilmelidir. Aksi halde; menfaati kadar adamlığı, çıkarı kadar imanı olanlar insanları sömürerek, insanlığı kemirecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR