NE DİYECEĞİMİ BİLEMİYORUM
Normalde köşe yazısının başlığını büyük makamların küçük adamları olarak koymayı düşünmüştüm ancak konuyu bir dostumla istişare edince çok ağır olur deyince vazgeçip bu başlığı seçtim. İnsanın her şeyden önce bir duruşu, bir fikri ve donanımı olmalı başka bir deyişle kendi olmalı. Oturduğu koltuktan kişilik alan, başkalarının gazıyla hareket eden veya ciğeri beş para etmeyen adamların verdiği ödüllerle avunacak kadar kalitesiz olmamalı. Gerek siyasetçiler, gerek bürokratlar, gerekse iş adamları öncelikli olarak kiminle oturup kalktıklarına, kimlerle fotoğraf çekindiklerine, kimin aklıyla hareket ettiklerine çok ama çok dikkat etmek zorunda olduklarını unutmasınlar. Öğrenciliğimiz döneminde Rahmetli Remzi Yavuz hocanın sert idareciliğini sevmezdik, ama adam öyle enteresan sözler söylerdi ki aradan kırk yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen hala o sözler kulağımızda küpedir. Söylediklerinden birisi yönetici dediğiniz perşembenin gelişini çarşambadan bilmeli, yani önünü görmeli, bir diğeri sözü ise Yönetici olayların ve kişilerin arka planını çok iyi tahlil etmeli aksi halde çok yanlış işler yapar derdi. Allah rahmet eylesin.
Neden bunları söylediğime gelince üstadımın söylediği bir söz var, lafın tamamı deliye denir der, ne demek istediğimi pek çoğunuz anlamış olmakla birlikte biraz detay vereyim. Beni okuyan okuyucularım. Hemşeri dernekleri ve bazı sivil toplum kuruluşları ile ilgili ne düşündüğümü çok iyi bilirler. Özellikle Büyük şehirlerde kurulan hemşeri derneklerinin Samsunla ilgili olanlarının pek çoğunda görev alan insanlarda ciddi sıkıntılar var. Bu insanların bir kısmının bu derneklerde olma nedeni kendileri bir şey olamamış, toplumda itibarı olmayan, bu dernekler sayesinde toplumda itibar kazanmaya çalışan, bu dernekler sayesinde bürokratından siyasetçisine herkesle muhatap olma imkanı bulan insanlardan oluşmakta. Kimisi de aynı şekilde bu dernekler sayesinde siyaset yapma derdinde, hele bazıları var ki o kadar şeytanca davranmaktalar ki aklınız şaşar. Ankara’da bürokratlarla siyasetçileri bir araya getirip onların üzerinden prim yaparlar, bazılarıyla ortak işler yaparlar, siyasetçilerin paralarıyla iş yapıp onların paralarını yerler. Sadece bununla da yetinmeyip buralara gelip çok büyük işler yapıyorlarmış gibi gidip yalandan imza törenleri, yemeler, içmeler, sosyal medyadan yaptıklarını paylaşmalar, sizin anlayacağınız her türlü şovmenliği yapıp millete bir şey yapmışlar gibi lanse etmeye çalışırlar. Bunlara az elinizi cebinize atın, şehrin şu sıkıntısı var yardımcı olun denildiğinde ortalıktan öyle kaybolurlar ki arayın ki bulasınız.
Bu tür insanların şehirdeki uzantıları da onlarla işbirliği yapıp birtakım organizasyonlar yapınca bazı ahmakların da bunlara alet olup oralardan kişilik bulmaya çalışmaları aklı başındaki insanları rahatsız etse de kimse sesini çıkarmaz. Ama birileri çıkıp arkadaş siz ne yapıyorsunuz ellerinden ödül alığınız insanların cemaziyülevvellerine bir baksanıza nedir, ne değildir, toplumdaki itibarları ne durumdadır, insanlara ne kadar yanlış yapmışlar, kimlerin aile hayatını bitirmişler, bu insanların isyanlarından haberiniz var mı? Gerçi bir kısmı gerek sosyal medyada gerekse bu tür törenlerde çıkıp bağırıyor, törenlere katılanlarda dinliyor. Bu konuda yanlış yapmamaları için bazı yöneticileri çağırdık anlattık, ama hani derler ya NATO kafa NATO mermer misali ne derseniz faydasız. Her Allah’ın günü onlarca insan gelir ziyaret eder, hiç birisini haber yapma gereği duymayız, zira başkasından şeref almak şerefsiz insanların işidir, haber yapılması gereken olursa onların talepleri doğrultusunda haber yaparız. Bunun dışında Allah kulunu ne haber yaparız, nede bazılarının yaptığı gibi fotoğraf çekip sosyal medyadan paylaşırız. Bu tür işler vakarlı, şahsiyetli, kendinden emin, donanımlı insanların işi olamaz, olsa, olsa işsiz güçsüz aşağılık kompleksine kapılmış zavallı insanların işi olur.
Bir bakıyorsunuz ki. Adam yıllarca siyaset yapmış, hasbelkader bir yerlere seçilecek noktaya da gelmiş ama şimdi sokakta kalmış, ötede beride dolaşıp, onunla, bununla fotoğraf çekilip, sosyal medyadan yayınlayarak kişilik bulmaya çalışıyorlar. Bu adamlardan uzak durmak lazım, ben bazısına bana uğramayın diye özel facebook hesabından yazdım. Allah aşkına bu kadar basitlik olabilir mi, insanlar bu kadar nasıl basitleşiyorlar anlamış değilim. Sözlerimi bitirmeden şunu da ilave etmek isterim insanın makamı ve mevkii ne olursa olsun önce kendisine saygısı olmalı, elinden ödül aldığı insanların kimler olduklarını, neye hizmet ettiklerini, toplumdaki itibarlarını bilmeleri gerekir. Ben şahsen bazı insanların elinden ödül almaktansa benim eski köpeğim Alaş’la fotoğraf çektirmeyi tercih ederim. Sanırım matlup hasıl olmuştur, bugünlük de bu kadar kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.