Pilavdan Dönenin Kaşığı Kırılsın
Her insanın bir hayat felsefesi, bir inanç dünyası, hayata bakış açısı ve olaylar karşısında duruş şekli vardır. Gerek ticari hayatta, gerek siyasi hayatta, gerek sosyal hayatta istikrarlı olmayan insanların başarılı olma şansları da yoktur. Kişinin her yaptığı işin bir dayanağı, her konuştuğunun bir delili, her yazdığının tutarlı bir tarafı olması gerekmektedir. Sadece egosunu tatmin etmek için konuşan veya yazan insanların okunma şansı da yoktur, bir insan bir şeyi yaparken yüreğini ortaya koyamazsa o işte samimiyet olmaz. Bu nedenle hayatımın her döneminde olayları bizzat yaşayarak öğrenme fırsatı bulduğumdan, neyin ne olduğunu, kimin ne yaptığını, kimin neyi neden konuştuğunu rahatlıkla anlayabilmekteyim.
Ailemden almış olduğum terbiye gereği köylüme, komşuma, baba dostuma, akrabama siyaset yapmam. Sanırım bundan 20-25 yıl önce idi bitişik köylümüz olan sosyal demokrat bir ağabeye saygıda kusur etmemeye özen gösteriyordum, ona hiçbir zaman siyasi düşüncesinden ötürü saygısızlık etmiyor, tam aksine daha fazla saygı gösteriyordum, aradan belli bir zaman geçip, merhum Muzaffer Önder belediye başkanı seçilince, hacı ağabey de onun listesinden meclis üyesi seçildi. O dönemlerde yap-sat İnşaat müteahhitliği yaptığımdan sık sık belediyeye gitmek zorunda idim. Bir gün belediyede bir bürokratın odasında hacı ağabey ile karşılaştık, hal hatır sorduktan sonra, eski tavrının olmadığını fark ettim, ancak belli etmemeye çalıştım, ama bizim hacı ağabey çok dolu olmalı ki, dayanamayıp bana dönerek; Bak Adnan şimdiye kadar siz sağcılar ve sizin köylüler bu şehirde iş yapıp para kazandınız. Şimdi sıra solcular da ve bizim köylülerde, bakalım bundan sonra nasıl para kazanacaksınız? deyince anında cevabımı yapıştırdım ve dedim ki; Bak hacı ağabey ben seni siyasi görüşüne bakmaksızın sevmiştim. Ayrıca ben bu güne kadar siyasi düşüncem doğrultusunda asla ticaret yapmadım, yapmam da mümkün olamazdı. Çünkü bahsettiğin dönemde belediye Başkanı olan kişinin partisi belli, benim partim belli, ben senin Allah"a ve ahret gününe iman etmiş bir insan olduğunu biliyordum, ama yanılmışım, çünkü sen beş vakit namaz kılan bir insansın ve günde 40 kez Allah"ın huzuruna varıp, "İYYAKE NABUDÜ VE İYYAKE NESTEİN" yani "Ya Rabbi ben ancak sana ibadet eder ve senden yardım beklerim" diyorsun. Buna inanan bir insanın kalkıp da kullardan yardım beklemesi benim itikadımda küfrü gerektirir. Demek ki sen sadece laf olsun torba dolsun veya her ihtimale karşı ya ahret hayatı varsa kenarımda dursun diye namaz kılıyorsun, derhal tövbe edip iman tazele. Bunun üzerine o sosyal demokrat hacı ağabeyim benden özür dilemek zorunda kaldı, ama ben bir daha o hacı ağabeyle görüşmedim. Ben kendisine bu kadar anlatmış olmama rağmen, benden sonra kendi köylülerine de aynı hataları yapmış, ama şimdi ekonomik durumu çok kötü bir durumda olduğunu duydum, yine de üzüldüm diyebilirim. Bu söylemlerim ve yorumlarım bazı okurlarımızın tenkidine maruz kalabilir, ama benim her yaptığım işin, her yazdığım yazının, her düşüncemin bir dayanağı olur, aksi halde kendi inanmadığım veya yaşamadığım şeyleri başkalarına anlatacak kadar ahmak değilim.
Gelelim konumuza malumunuz geçtiğimiz hafta bu şehirde hoş olmayan bazı gelişmeler yaşandı ve biz bu gelişmeleri tüm ayrıntıları ile sizinle paylaştık. Toplumumuz neyin ne olduğunu görmeye başladı. Bunun bir başlangıç olduğunu da unutmayalım. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın zihniyeti benim hiçbir zaman tasvip etmediğim bir düşüncedir. Kaldı ki bu yılanlar bana dokunmaya çalıştı ama muvaffak olamadı, olmaları da mümkün değil. Önce beni kontrollerine almaya çalıştılar olmadı, ardından tehdit edip korkutmaya çalıştılar yine olmadı, bu kez kendi yöntemlerini kullanıp işi başkalarına ihale etmek istediler oda olmadı. Bu kez uydurma kaydırma yayınlarla hedef saptırmaya çalıştılar halk tasvip etmedi, şimdi ise ne kadar tanıdıkları varsa onları teker teker gezip, gazeteye verdikleri reklam, abone, v.s."yi iptal ettirmek için ellerinden geleni yapmaya başladılar. Bu ahmak adamlar bilmiyorlar ki, ben rızkı kullardan değil, Allah"tan isterim. Onlar gibi yalandan namaz kılıp, arkadan insanlara her türlü zulmü yapmam. Ben harbi ve dobra bir insanım içimde ne varsa dışımda da aynısı vardır,işte o yüzdendir ki Cenabı hak bu güne kadar yaptığım hiçbir işte mahçup eylemedi. Biz bu gazeteyi kurduktan sonra karşımıza o kadar güçlü insanlar çıkıp, bizi engellemeye çalıştılar ki, sormayın gitsin. Onlar gibi çapulcu da değildiler, ama Mevla dilemeyince kulun yapacağı hiçbir şey yoktur. Benim bu acizlere tavsiyem şu ki; Ya oldukları gibi görünsünler, ya da göründükleri gibi olsunlar,unutmasınlar ki biz gerçek yüzlerini bu insanlara tanıtmasak da Cenabı hak bir gün tanıtacaktır. Yardımı kullardan değil Yaradan"dan isteyen kulların çoğalması temennisiyle hoşçakalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.