Mehmet Ali Coşkuner

Mehmet Ali Coşkuner

SABIR

Genç adam bilgeye der ki; "Üstat; ben de senin gibi bir bilge olmak istiyorum. Ama çabuk olmam lâzım. Bir sürü işim var. Hadi beni çok bekletme; beni kısa yoldan bilge olmanın yoluna götür."

Bilge der ki; "Peki; sana bilgeliğin yolunu öğreteceğim. Ama bir şartım var. Önce sabırlı olmayı öğrenmelisin. Bunun için karını ve çocuğunu bırakıp bir kaç yıl benim yanımda kalman gerekecek."

Genç adam sinirlenerek oradan ayrılmak ister. Ama bilgenin onu umursadığı bile yoktur. Bilge adamın gidip gitmemesi ile ilgilenmemektedir. Çünkü bu çok meşakkatli bir yoldur. Her önüne gelen asla “Bilge” olamamaktadır. Bunun için insan yorulmalı, yoğrulmalı, türlü türlü haller görmüş olmalı ki gerçekten bilge olabilsin; herkesin derdinden, dilinden anlayabilsin. Bilge bunun için yıllarını vermiştir ve acelesi olan birisi ile bunu tartışma konusu bile yapmamaktadır.

Genç adam, bilgenin teklifini kabul eder ve onun yanında kalmaya başlar. Her gün kalkar çiftlikteki işleri yapar, bulaşık yıkar, etrafı toparlar ve akşam birlikte oturur yemeklerini yerler. Arada bir bilge, genç adama öğütler verir ve sabırlı olmasını söyler. 

Aradan tam 3 yıl geçtikten sonra genç adam, artık öğretisinin ne olduğunu sorar bilgeye?
-“Eh artık.. Bu kadar yeter. Neyi öğreteceksen öğret de, ben artık yuvama döneyim.”der.

Bilge;
-“Sana öğrettiğim şey “Sabır” idi. Sen artık sabır etmeyi öğrendin. Sabır kadar karlı bir iş yoktur.” der; ve gülümser.

Adam sinirlenir ve akşam akşam kapıyı sertçe çekerek bilgenin çiftliğinden uzaklaşır. Giderken kendi kendine “Şu adamın yanında 3 yıl kaldım. Benimle alay eder gibi ‘sabır etmeyi öğretmiş-miş’ diyerek akşam karanlığında evinin olduğu köye varır.

Evinin penceresinden baktığında beyninden vurulmuşa döner. Kan beynine sıçrar. Hemen duvardaki tüfeğini alıp karısı ve içeride onun kucağında gülüşen genç sevgilisini vurmaya karar verir. Ama bir dakika… Bilge ona sabır etmeyi öğrettiğini söylemişti. En azından beklediği 3 yılın hatırına da olsa bir kaç dakika beklemeye karar verir.

10 dakika kadar pencere kenarında olan biteni dinlemeye ve izlemeye koyulur. İzledikten sonra “Aman Allah'ım” diye irkilir. Evet; bu onun 14 yaşında bırakıp gittiği oğluydu. 3 yılda öyle bir boy atmıştı ki; babası onu öylece görünce karısının sevgilisi sanmıştı. 

Adam içinden şöyle der:
-“Ey bilge; eğer sen bana sabır etmeyi öğretmeseydin, ben şimdi bir evlat ve eş katili olabilirdim. Bu öğreti değil 3 yıl beklemek, 40 yıl beklemekten evladır.”

Daha sonra içeriye girer ve karısı oğluna seslenir:
“Oğlum koş, bak baban geldi işte!”

Sabır etmek bize bir şeyler kazandırır. Kazandığımız şeyin ne olduğunu belki o anda idrak edemeyiz. Ama kazandığımız şeyi daha sonra idrak etme şansımız vardır. “Öfke ile kalkan zararla oturur” sözü doğru bir sözdür. Sabırlı olmak bir erdemdir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ali Coşkuner Arşivi
SON YAZILAR