SAYGIDA HADDİ AŞMAK...
İslam, insan ilişkilerinde adalet, hakkaniyet ve dengeyi temel alır. Bir kimseye gösterilen saygı ve değer, onun Allah katındaki kıymeti ve topluma olan katkıları ile ölçülmelidir. Ancak bu ölçüde bir denge gözetilmelidir, zira insanlara hak ettiğinden fazla değer vermek, onları şımartabilir ve kendilerini olduğundan fazla önemli görmelerine neden olabilir.
İslam, insana adil davranmayı emreder ve haddi aşmaktan sakınmayı öğütler. Kur'an-ı Kerim'de birçok ayette bu ilke vurgulanmıştır: "Allah, size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder" (Nisa Suresi, 58). Bu ayet, her insana hak ettiği değeri vermeyi öğütler.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de, insanlara karşı ölçülü davranmanın önemini birçok hadisinde dile getirmiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurur: “İnsanlara hak ettikleri değerleri verin, haddi aşmayın. Zira her insan, kendisi için takdir edilen değerden sorumludur.” Bu hadis, birine olduğundan fazla değer vermenin, hem o kişinin sınırlarını aşmasına neden olabileceğini hem de toplumsal düzeni bozabileceğini ifade eder. Bunun yanı sıra, İslam’da riya büyük bir günah olarak kabul edilir.
Allah Teâlâ, "O kimseler ki, gösteriş için mal verirler ve Allah’a da, ahiret gününe de inanmazlar..." (Nisa Suresi, 38) buyurarak, insanları içten olmayan davranışlardan sakındırmıştır. Eğer bir kimseye hak ettiğinden fazla değer verirsek, bu durumu riyakârlığa dönüştürebilir ve kişinin içtenliğine zarar verebiliriz. İslam, samimiyetin ve doğruluğun esas olduğu bir dindir. Bu sebeple, birine gereğinden fazla değer verip onu şımartmak ya da gereksiz şekilde övmek, İslam ahlakına uygun bir davranış değildir.
İslam’da "emanet" kavramı, sadece maddi şeylerle sınırlı değildir. İnsana verilen itibar, sevgi ve saygı da bir emanet olarak değerlendirilir. Bu emaneti suistimal etmek ya da gereğinden fazla yüklemek, emanete ihanet sayılır. İnsanlara gereksiz yere fazla değer vermek, hem onları yanıltır hem de kişinin kendi ahlaki duruşunu bozar. Peygamberimiz (s.a.v.), "Emanete riayet ediniz, zira emanet, insanları birbirine bağlayan en güçlü bağdır" buyurmuştur.
İslam’da insanlara değer vermek bir denge meselesidir. Kişinin hak ettiği kadar saygı ve değeri görmek hakkıdır, ancak bu sınırı aşmak hem kişiye hem de topluma zarar verir. Aşırı değer verme, bir kimsenin kendisini ulaşılmaz görmesine yol açabilir ve kişiyi riyakârlığa sevk edebilir. Bu nedenle, insanlara hak ettikleri kadar değer verilmeli ve adaletin gerektirdiği ölçülerde ilişkiler kurulmalıdır.
Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde, saygı göstermek emredilirken, bu saygının sınırları da belirlenmiştir. Mesela, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), "Kim insanlara saygı göstermezse, onlardan saygı göremez" buyurmuş ve başkalarına saygı göstermenin önemini vurgulamıştır. Ancak, bu saygının ölçülü olması gerektiği de yine İslam’ın denge prensibi doğrultusunda açıklanmıştır. Bir kimseye aşırı saygı göstermek, o kişinin hatalarını görmezden gelmeye, eleştirilmez hale gelmesine neden olabilir. Bu durumda kişi, kibirlenebilir, kendisini ulaşılmaz ve kusursuz bir mertebede görmeye başlayabilir.
Kibir, İslam’da büyük günahlar arasında sayılmıştır. Allah Teâlâ, "Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen ne yeri yarabilirsin ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin" (İsra Suresi, 37) buyurarak kibri yasaklamıştır. Aşırı saygı göstermek, kişinin bu yasaklanan kibir duygusuna kapılmasına neden olabilir.
Bir kişiye hak ettiğinden fazla saygı göstermek, o kişiyi şımartarak, başkaları üzerinde haksız bir otorite kurmasına da yol açabilir. Bu durum, toplumsal adaleti zedeleyebilir ve haksızlıklara sebebiyet verebilir. İslam, adaletin korunmasını ve her bireyin hak ettiği muameleyi görmesini emreder. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), "Zulümden sakının. Çünkü zulüm, kıyamet gününde zifiri karanlık olacaktır" buyurarak, her türlü haksızlıktan uzak durulması gerektiğini hatırlatmıştır. Aşırı saygı gösterme, bir anlamda haksızlığa kapı aralamak olabilir.
Saygıda haddi aşmamak, aynı zamanda kişinin kendi değerini de korumasını sağlar. Bir kimseye haddinden fazla saygı gösterildiğinde, bu davranış o kişinin size karşı saygısızca davranmasına neden olabilir. İslam, karşılıklı saygıyı ve dengeyi öne çıkarır. Hz. Ali (r.a.) şöyle buyurmuştur: "Bir kimseye haddinden fazla hürmet eden, ondan hakarete uğrar." Bu söz, saygının ölçüsüz olmasının, kişinin kendi saygınlığını zedeleyebileceğine dikkat çeker. İslam’da saygı göstermek bir erdemdir, ancak bu saygının sınırları iyi belirlenmelidir.
Saygıda haddi aşmak, kişiyi şımartarak kibirlenmesine, toplumsal adaletin zedelenmesine ve kişinin kendi itibarını kaybetmesine neden olabilir. İslam, her konuda olduğu gibi, saygıda da dengeyi ve adaleti gözetmeyi emreder.
Bir kimsenin değeri; onun size olan katkısından ya da sizin ondan istifade etmiş olmanızdan değildir. Bu nedenle birine değer vermek, onu değerli görmek değil onun sizin için yaptığını değerli görmektir. Ayrıca, herkesin özgül ağırlığına göre bir değeri vardır, fazlasını kaldıramaz. O nedenle; birisine hakkında fazla değer vermek, onun kendisini "bulunmaz" olarak düşünmesine sebep olur.
Size hakkınız olduğu için ve hak ettiğiniz kadar değer verene siz de değer verin. Zira, gereksiz değer verenler; riyakârlık yapıyor ve bir hesabın peşinden koşuyorlardır biliniz. Siz de, üç kuruşluk adama beş turuşluk değer vermeyiniz. Kendinizi yanıltır, karşıdakini şımartırsınız.
İnsana saygı yaratılışın gereği bir haktır. Allah c.c. rahman sıfatıyla kendisini inkâr edenlere de nimet vermektedir. O kadar ki,kendine inananlardan inananlara saygı göstermelerini istemektedir. Doğuştan gelen; can, mal, din, akıl, iffet gibi değerlerin korunmasını istemektedir. Yüce Kudret kendisine düşman olanlar için dostlarını azarlamaktadır. Kendisine misafir olmak isteyen bir inkarcıyı evine almadığı için Peygamber olmasına rağmen Hz. İbrahimi uyarmıştır.
Saygıda da, saygısızlıkta da bir sınır ve denge vardır. Özellikle Müslüman haddini bilecek, hakkı olmayanı almayacağı gibi hakkı olmayanı da vermeyecektir. Saygıda kusur etmeyecek ama haddi de aşmayacaktır. Riyakârlık yapmayacak, saygısızca ukâlalık da yapmayacaktır. Dengeyi bilecek ve dengeli olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.