ŞEHRİ SEVMEK GÖNÜL VERMEK
Bir şehri sevmek adına konuşuyorsanız, o şehre gönül vereceksiniz derlerdi büyükler.
Gönül vermek, kalplerimize huzur veren bir kavram.
Sev diyen sevdirecek, hem öyle bir sevdirecek ki hiçbir şey beklemeden karşılıksız seveceksiniz o şehri.
Geceniz gündüzünüze karışacak.
İltifat beklemeyeceksiniz.
Övgüleri duymayacaksınız.
Aleyhte konuşanlara, konuşulanlara aldırmayacaksınız.
Sadece, şehrin sizi sevdiğinden emin olacak ve bu bana yeter de artar diyeceksiniz.
Gerçek manada gönül verenlerin, ben gönül verdim, gönlümü şu kadar verdim diye reklama, bir başkasına buna ispata ihtiyacı yoktur.
Hiç de olmamıştır.
Gönül verme kıstaslarının bir şehri kendinden,
kişisel çıkarlarından daha fazla sevmek olduğunu bilmiyor olamayız.
Şehir ve şehri kelimelerinin önüne arkasına takılar eklemek keşke marifet olsaydı.
Keşke geçerli ve yeterli olsaydı.
Şehir elbette bir gönül şehri,
gönüller şehri…
Gönül şehri denildiğinde
Kalplerin bir attığı,
Acı sözlerin bala dönüştüğü
Bir şehir akla gelmez mi?
Gönül şehrinde;
Birlik olur!
Dirlik olur!
Ahenk olur!
Kardeşlik olur!
Beraberlik olur!
Dostluk olur!
Çığlık olmaz!
Kem söze baş vurulmaz!
Dostum denilenin ardından kuyular kazılmaz!
Tuzaklar kurulmaz!
Gönül şehri, gönüllerin şen olduğu şehirdir.
Gönüllerin huzur ve sükun bulduğu şehirdir.
Laf ola beri gele mukabili,bir süreliğine,işler görülünceye kadar,
maksat hasıl oluncaya kadar,
konulan hedefe ulaşılıncaya kadar,
bir şehre gönül şehri denmez, denemez.
Sonra derler ki,
Ey yarenler!
Siz bu şehrin gönül şehri olduğunun yeni mi farkına varıyorsunuz?
Gönül şehri;
Kendine gönül verenleri de bilir,
vermeyenleri de…
Gönül vermiş gibi görünenleri de bilir,
gönül verecekmiş gibi davrananları da…
Ne mi diyelim?
Bu güzel gönül şehrinde cümlemiz, gönlüne bir şehrin sevgisi düşürülmüşlerden, gönlü yumuşatılmışlardan ve güzelleştirilmişlerden oluruz inşallah…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.