Şehrimizdeki önemli çıkmazlardan biri de ırkçılık

Aslında bu sorun şehrimizin değil, ülkemizin hatta dünya kurulduğu günden bugüne dek insanlığın başına bela olmuş bir sorundur.

Yeni tanıştığımız birine ilk sorumuz, 'nerelisin' olur ve bizim doğduğumuz ilde doğmuşsa; oranın ilçesini, köyünü, kimlerden olduğunu sorup adam hakkında kanaat sahibi olmaya çalışırız.

Adam, tanıdığınız ve size göre kötü bir aileye mensup biriyse, ağzıyla kuş tutsa kafanızda bitirmişsinizdir onu. Yok eğer sizin doğduğunuz şehirde doğmamışsa, zaten hayat hakkı bile yoktur sizin yanınızda.

Doğu Karadeniz'de Artvin"den Sinop"a kadar olan illeri incelediğimizde her şehrin veya ilçenin ortasından geçen bir ırmak vardır. O ilde veya ilçede yaşayan insanlar, birbirlerini tanıtırken 'öte geçenin adamı' diye tanıtırlar. Bazen güvensizlik hat safhaya ulaştığında düşman gözüyle bakarlar birbirlerine.

Şehrimiz, çok eski bir tarihi yerleşme alanı olan bir şehir olmadığından 150, 200 yıllık tarihi seyirde savaşların bitip barış dönemlerinin başlamasıyla kıyıma uğrayan soydaşlarımızın mubadelesiyle merkezine yakın köylerden başlayan yerleşik şehir düzenine; Doğu Karadeniz'in Artvininden, Rizesinden,Trabzonundan, Gümüşhanesinden, Bayburtundan, Giresunundan, Ordusundan ve diğer Anadolu şehirlerinden göç alarak bölgesinde gerek ekonomik açıdan, gerek siyasi açıdan, gerekse sosyal açıdan bir cazibe merkezi haline gelmiş, 80'li yılların başına kadar Türkiye"nin ilk 6 büyük şehri arasına girmiş iken bugünlerde 35. sıralarda seyrediyor.

Sanırım 2001 veya 2002 yılında yapılan istatistik araştırmalarına göre şehrimizde yaşayan 50 yaş üzeri nufusun % 4'ü Samsun"da doğmuş. Bu doğumların da çoğu köylerde olmuş. Çünkü şehir merkezindeki sosyal yaşam sağlıksız olduğundan insanlar, yüksek kesimlerde yaşamayı tercih etmiş. Haliyle nüfus yoğunluğu da, bu bölgelerde fazla olmuştur. Bir anlamda nüfusun nerede ise % 95'ini göçlerle gelen nüfus oluşturmuştur.

Son birkaç yılın en büyük modalarından biri, 'Samsunluluk ve diğerleri' biçiminde şekillenmiş durumda. İnsanlar, doğdukları yeri söylediklerinde nerede ise vatan haini ilan edilip şehirden kovulması gerekenler listesine konulmakla karşı karşıya bırakılmışlardır.

Şimdi bunu yapan arkadaşlara birkaç soru sormak istiyorum:

Soru bir; bir şehirli olmak için orada doğma şartı var mıdır; yoksa o şehirde iş yapan, istihdam yaratan, vergisini veren insanlar o şehirli değil midir? Değilse ne zaman buralı olacaklardır?

Soru iki; bu şehirde doğmuş olup da burada iş yapmakta iken azıcık palazlanınca bu şehirden ayrılıp vergi dairesini de bu şehirden taşıyan insanlar, bu şehirli mi oluyor?

Soru üç; gerek siyasette, gerek hayır kurumlarında, gerekse spor dallarında fedakarlık yapma noktasında yanlarına gidilip, "ağamız, paşamızsınız" denilen insanlar, sıra Samsululuğa gelince neden 'tu-kaka' oluyorlar?

Soru dört; 16 yıldır Ticaret ve Sanayi Odası (birilerine göre Turizm ve Seyahat Odası)'nın başında bulunan Sayın Başkan, Samsunlu olduğunu iddia eden bir arkadaşımız olarak, şehrimizdeki ticarete olumlu ne katkı sağlamıştır?

Bu soruları çoğaltmak mümkün, ancak amaç üzüm yemek olduğundan, yani bağcıyı dövmek olmadığından, matlubun hasıl olduğu kanaatindeyim. Amacımız şehrimize hizmet etmekse, insanların nerede doğduklarına değil, şehrimiz için ne yaptıklarına bakıp ona göre karar vermemiz gerekmektedir. Bir şehri sevmek, ona hizmet etmekle olur. Başkalarına düşmanlık ederek şehre hizmet edilmez.

Esen kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR