SEVGİLİLER GÜNÜ DEĞERLİLER GÜNÜ
Sevgililer günü denince, bu cümleyi söyleyen de işiten de insanların karşı cinslerine karşı duydukları duygunun ifade edildiğini anlar ve bilir. Müslüman için sevgililer günü diye müstakil bir gün söz konusu olamaz. Hiçbir değer için böylesi bir günün tayin edilmesi doğru da sayılmaz.
Ancak ! Madem ki, toplumun bu konuda bir konsensüs anlayışı oluşmuş, hiç değilse yılın bir gününde, o güne ismini veren değer yargısını ön plana çıkararak gündem oluşturmak ve o günü oluşturan değer yargısının önceliklerini ve özelliklerini o günde gündeme oturtmak; eleştirilecek bir durum da değildir.
Yıl içerisine serpiştirilmiş, değer yargılarının karşılığı olan ve gündem oluşturulması istenen o günün özelliğini ve güzelliğini kendi değerlerimizle ifade etmeye çalışmak, gündemi kendi değerlerimiz üzerinden kendimiz inşa etmemiz en doğru yol olacaktır. Belki de bilinç altından gelen bir etki ile söz konusu günlere itirazımız bu nedenledir. Bize ait güzelliklerin, batının tayin ettiği günlerde ve tespit ettiği şekilde ilan edilip, ifade edilmesindendir.
Sevgi İslamın en önemsediği ve ön plana çıkardığı hususlardan birisidir. “Birbirinizi sevmedikçe iman edemezsiniz, iman edemedikçe de Cennete giremezsiniz” buyuran bir Peygamberin ümmeti olan Müslümanlar için, sevgi ve sevgili baş tacıdır. Elbette buradaki sevgi beşeri bir duygunun yansıması olan sevgi değildir. Zaten Müslümanlar da gerek birbirlerini gerekse karşı cinslerini beşeri duygularla değil ilahi mesajın sunduğu asalet duygularıyla sevmelidir.
Sevgililer günü de batının ilan ettiği, tayinini ve tespitini kendi değer yargıları üzerinden ifade ettikleri bir gündür. Müslümanın sevgisi ve sevgilisi ile, batının sevgililer gününe mahsusen ifade ettiği sevgili ve sevgililer günü aynı değildir. Elbette Müslüman da karşı cinsi olan eşini sevecektir. Hatta öylesine sevecektir ki; bu sevgi muhabbete, muhabbet de Kur’anın bu konudaki tarifiyle “Meveddet”e dönüşecektir.
Hz. Aişenin zaman zaman Peygamberimize sorduğu, “Beni seviyor musun” sorusuna Peygamberimiz, “Elbette, tabii ki Ya Aişe” cevabından sonra tekrar, “Ne kadar ve nasıl seviyorsun Ey Allahın Resulü” diye sorunca; Peygamberimiz de eşlerin birbirlerini sevmedeki ölçüsünü ortaya koyan mecazi ama anlamlı bir tarifle, “Kör Düğüm Gibi Seviyorum” ya Aişe cevabını vermiştir. Böylece Peygamberimiz; çözülmesi ve kopması çok zor, hatta imkansız olan bir sevgi ile Hz. Aişeyi sevdiğini mecazi ifade ile anlatmıştır.
Madem ki “Sevgililer Günü” var ve dünyanın küçüldüğü bir dönemde, bu tespitten ve global tayinden herkes haberdar olup etkileniyor, öyleyse bu günü kendi değer yargılarımız üzerinden formatlamalıyız. Ya tümden gündemimizden kaldırmalı ya da günü kendimize benzetmeliyiz. Her geçen gün ve yılda kendimizi o günü ortaya koyan ve muhtevasını belirleyenlerin değer yargılarına kendimizi kurban etmemeliyiz.
Müslümanın karşı cinsle olan ilişkilerini sevgisi değil inancı belirleyecektir. Bu sevginin; gerek usulü, gerek üslubu ve gerekse muhtevası İslamdan öğrenilecektir. Sınırlarını ve muhtevasını beşeri duygular değil İlahi mesaj kodlayacaktır. Söz konusu sevginin kaynağını Allah c..c. ile olan ilişki, Peygamberle olan dostluk, Kur’anla olan arkadaşlık, İslama olan özlem oluşturacaktır.
İfade etmeye çalıştığımız şekliyle var olan sevgililerin gününü kutluyorum. Sevgililer günü; değerliler, kıymetliler günü olsun. Asaletten, inanaçtan, muhabbetten beslenen bir gün. Böyle bir günse 14 şubat, arının ne olduğu çok önemli değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.