TOPLUM HATALARI...
Kur'an-ı Kerim'de, insan ve insanlık için gerekli olan tüm konular, ya ayrıntılı ya da genel mesaj olarak sunulur.
Ahlâk, ibadet, muamelat, tevhit, ahiret, ticaret, siyaset, sosyal hayat ve aile kurumu; Kur'anda belirtilen konu başlıklarındandır.
İlahi mesajın daha iyi anlaşılması bakımından Yüce Allah; geçmiş milletlerin özelliklerinden, kusurlarından, hatalarından ve bunların sonuçlarından da Kur'anda bahseder.
Helâk olan kavimler ve helâk nedenleri de Kur'anın koruları arasındadır. Nuh, Hud, Lük kavimlerinin helâkları Kur'anda neden ve sonuçlarıyla birlikte anlatılır.
Helâk olan kavimlerin başlıca özellikleri; zulüm, fesat, bozgunculuk, hile, sapıklık, nankörlük, âsilik ve hainlik gibi fiillere sahip olmalarıdır. Söz konusu fiiller, helâk olan toplumların belirgin özelliklerindendir.
Ümmeti Muhammed için toplu helâk yoktur. Ancak, söz konusu hatalar nedeniyle bireysel belâ ve müsibetler kaçınılmazdır.
Kula, kulluk ve nefsin isteklerine boyun eğmek de belâ ve müsibet vesilesi olan tutum ve davranışlardandır.
Allah'a kulluğun önündeki set olan kula ve nefse kulluk; insanın manevî ve ruhi bakışını kör eder, insanın zalim olmasını önünü açar. Böylece o toplumda zulüm başlamış olur.
Allah c.c.; kula ve nefse kulluğu şirk olarak tanıtmıştır. Bu durum, büyük günahlardandır. Sünnetullah böyledir.
Bir toplum kendini düzeltmedikçe, Allah c.c. o topluma müdahil olmaz, yani düzeltmez. Her toplum kendi belasını kendi hazırlar. Allah c.c. ihmâl etmez, mühlet verir.
Günahkâr toplumlarda, masum yani günahsız insanlar da toplumun karşılaştığı belalardan hissesini alırlar. Belânın geliş nedeni toplumun suçu olsa da masum bireyler de bundan etkilenmiş olur.
Dünyada inkarı tercih eden kafirler, ahirette ebedi azapla karışalaşacakları için, onların dünyevi düzlem ve düzeyleri müslümana ölçü olamaz.
İnsanların başına gelen sıkıntı, belâ ve müsibetin mutlaka bir nedeni vardır. Mümin kimse, karşılaştığı bir olumsuzluk olduğunda kendisini sorgulamak zorundadır.
Hiçbir belâ ve müsibet Allah'ın bilgisi dışında değildir. Allah c.c. da kullarına belâ ve müsibeti; ya ihsan, ya uyarı, ya da hataların keffareti olarak verir.
Bir toplumda sıkıntı varsa, o toplum da kendini sorgulamalıdır. Nerelerde bireysel, nerelerde toplumsal, nerelerde, ilmi ve idari hatalar var onu bulmalıdır.
"Neme lâzım"cı anlayışa sahip bir toplum ve o toplumun bireyleri hata yapmaya devam eder, onlar hatalara devam ettikçe musibetler de yağmur gibi gelir.
"İnsanların başlarına gelenler, elleriyle yapıtlarının ürünüdür" ilahi beyanı, konuyu anlatmak için yeterlidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.