VAKIF HİZMETLERİ
1985 yılından 2001 yılına kadar, 3-9 Aralık tarihleri arasında Vakıflar Haftası adı altında Vakıf Medeniyeti ile ilgili konferanslar, programlar, sempozyumlar yapılır, köşe yazıları yazılırdı. O yıllar arasında Vakıflar Haftası 3-9 Aralık arasında kutlanırdı.
2001 yılından beri halen devam eden uygulama ile de Vakıflar Haftası Mayıs ayının ilk haftasında kutlanmaktadır. Geçmiş dönem uygulamasını da dikkate alarak, aralık ayı gündeminde de Vakıflar konusu hala canlılığını korumaktadır. Bu nedenle biz de, gerek köşe yazılarımızda, gerekse de televizyon programlarımızda bu konuyu gündeme taşımaktayız. Vakıf hizmetleri, hayri hizmet kalemlerinden en önemlisini teşkil etmektedir. İlk örneğini Hz. İbrahim a.s.’ın uygulamasında gördüğümüz Vakıf Hizmetlerinin, Peygamberimiz döneminde de çok hassas bir şekilde uygulandığı, Peygamberimizin bizzat kendisine ait hurma bahçelerini vakıf hizmetlerine sunduğu bilinmektedir.
Osmanlı döneminde 35.000 kurumsal vakıf teşkilatının olduğu kayıtlardan görülmektedir. Günümüzde de bu hizmet, belki de en kurumsal bir kadim uygulama olarak devam etmektedir. Vakıf; Yaratanın malını yaratıklara vermektir. Verilecek malın olması, verilirken Allah rızasının gözetilmesi ve vakfedilen malın insanların hizmetine sunulması; vakıf medeniyetinin temel anlayışını oluşturmaktadır.
Kur’an-ı Kerimde Yüce Allah’ın, Vakıf hizmetlerine konu olacak şekilde bir çok yönlendirme yaptığı görülmektedir. Hucurat suresi 15.ayette; “Gerçek Mü’minler malıyla cihat ederler..”, Tevbe suresi 11.ayette; …Cennet karşılığı mallarını hizmete sunarlar…” buyurulmak suretiyle, tasarruf hakkına sahip olunan malın Allah yolunda hizmete sunulmasının karşılığında Cennetin ihsan edileceği anlatılmaktadır.
Amel Defteri kapanmayanları bildiren Peygamberimiz, bunlardan bir tanesinin de Sadaka-i Cariye hükmünde hizmet yapanlar olduğunu bildirmiştir. Vakıf hizmeti, kişinin ölümünden sonra da kendisine katkı sağlayacak üç hizmet kaleminden birisidir. İnsanların istifadesine sunulan her hizmet kalemi sadaka-i cariyedir ve amel defterinin kapanmamasını sağlamaktadır. O hizmetten istifade edildiği sürece, vakfedenin hanesine de fazilet ilave olmaktadır.
Vakıf hizmetlerinde asl olan bir başka şey de; vakfedilen malın veya hizmete konu olan hususun şartlarının değiştirilmemesidir. Kur’anın hükümleri nasıl değiştirilemiyorsa, vakfiyenin de şartları değiştirilemez. Bu nedenle de, vakıf hizmeti yapanlar için dua, şartlarını bozanlar için de beddua vardır.
Hz. Süleyman ile Hudhud kuşu arasında geçtiği rivayet edilen restleşmede vakfa ihanetin sonuçları anlatılmaktadır. Hudhud kuşu Süleyman Peygambere, “kanatlarımı ıslatır, bir vakıf arazisine konar, ıslak kanatlarla oradan toprak alır, sarayının üzerine bırakırım, bu vakıf toprağı sarayını yerle bir etmeye yeter” diyerek vakıf malına ihanetin bedeline işaret etmektedir. Salih Peygamberin gösterdiği mucizevi devenin Semud halkı tarafından öldürülmesi sonucunda ortaya çıkan helak da vakıf hizmetine ihanet edenlerle ilgili sonucu anlatılırken gösterilen örneklerdendir.
“İnsanların hayırlısı insanlara hizmet edendir. Yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin” hatırlatmaları, vakıf hizmetlerinin önemini ifade etmek bakımından yeterlidir. Günümüzde vakıf hizmetleriyle, insanlara katkı sağlandığı, özellikle fakir öğrencilerin tahsil yapmasına yardımcı olunduğu görülmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ülkedeki vakıf arazileri ve kuruluşları takip edilip, denetimi de yapılmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.