30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI...

30 Ağustos Zafer Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. 1922 yılında Dumlupınar'da gerçekleşen Büyük Taarruz'un zaferle sonuçlanması, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Anadolu topraklarının kurtuluşunu simgeleyen bir zaferdir. Bu zafer, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin nihai sonucudur. Milli ve dini açıdan bakıldığında, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın derin anlamları olduğu görülür.

30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletinin bir asırlık mücadele sürecinin bir dönüm noktasıdır. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüyle birlikte, Anadolu toprakları işgal altına girmiş ve Türk milleti varoluş mücadelesine girmiştir. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan Kurtuluş Savaşı, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük tutkusu ile şekillenmiştir. Bu savaş, aynı zamanda Türk milletinin milliyetçilik bilincinin de gelişmesine katkı sağlamıştır.

Milliyetçilik, ulusal kimlik ve bağımsızlık vurgusu, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın milli açıdan taşıdığı en önemli anlamlardır. Bu zafer, Türk milletinin bir araya gelerek, milli irade ve kararlılıkla düşmana karşı zafer kazanılacağını göstermiştir. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bu zafer, gelişmiş Türkiye'nin inşasında bir mihenk taşıdır. Milletin kendi kaderini tayin etme hakkını kazanması ve kendi topraklarında egemen bir devlet kurması, milli gurur ve özgüvenin temel kaynaklarından biridir.

30 Ağustos Zafer Bayramı'nın dini açıdan da önemli bir yeri vardır. Tarih boyunca Türk milleti, dini inançlarını milli kimliklerinin bir parçası olarak görmüş ve bu inançlar doğrultusunda hareket etmiştir. Kurtuluş Savaşı döneminde de, Türk halkı dini değerlerine sıkı sıkıya bağlı kalmış ve bu değerler, savaşa moral ve motivasyon kaynağı olmuştur. Türk askerlerinin savaşa çıkarken Allah'a olan inançları, duaları ve manevi destekleri, zaferin kazanılmasında önemli bir rol oynamıştır.

İslam inancında vatan savunması, kutsal bir görev olarak kabul edilir. Bu bağlamda, 30 Ağustos Zaferi, Türk milletinin dini inançlarına olan bağlılığını ve vatan savunmasındaki azmini yansıtır. Aynı zamanda, bu zafer, bir milletin kaderinin İlahi iradenin bir parçası olarak algılanmasına da yol açmıştır. Dini inançların, milletin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesine katkı sağladığı bu dönemde, zaferin manevi boyutu da büyük önem taşır.

30 Ağustos Zafer Bayramı, milli ve dini açıdan Türk milletinin tarihindeki en önemli olaylardan biridir. Milli açıdan, bağımsızlık mücadelesinin zaferle sonuçlanması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılması, Türk milletinin ulusal kimliğini ve egemenliğini pekiştirmiştir. Dini açıdan ise, zafer, milletin manevi değerlerine olan bağlılığını ve bu değerlerin vatan savunmasındaki önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu nedenle, 30 Ağustos Zafer Bayramı, sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda milli ve dini değerlerin zaferidir.

Doğuştan dokunulmaz ve korunmuş haklar vardır. Hangi din ve görüşten olursa olsun doğuştan dokunulmaz ilân edilen "değerler" korunacaktır. Din, mal, can, akıl, iffet korunması gereken omurga değerlerdir. Bu değerler biraz açıldığında; vatan, millet, devlet, onur, gurur, şahsiyet, haysiyet gibi maddi ve manevi değerler ortaya çıkar. "Vatan sevgisi iman'dandır" anlayışının hâkim olduğu bir toplum yapısına sahibiz. Tarihten gelen kâdim mirasa baktığımızda da, millet-memleket sevdasının milletimizin değer yargıları içinde ne kadar önemli bir yer tuttuğunu görürüz.

Sınırları belli olmayan bir toprak parçasında ne devlet ne de millet kâim olamaz. Vatan; sınırları belirlenmiş, bu sınırların tespiti için bedeller ödenmiş, sınırlar içinde bulunan herkesin o sınırların muhafazası için seve seve canını vereceği toprak parçasıdır ve o toprak parçası kutsaldır. Vatan sınırları içinde yaşayan aidiyet duygusuna sahip insanlar, inançları ve etnik yapıları farklı bile olsa, her birisi bir arada kol kola vatanlarının korunması için fedakârlık yapmaya hazırdırlar. Bunu tarih göstermiştir. Vatan söz konusu olduğunda, milletimiz; birlik ve beraberliği sağlamıştır.

Milletimiz kadar; millet-memleket sevdasına sahip bir başka toplumun olmadığını tarihi örnek ve tecrübelerden biliyoruz. Yüz yıllarca vatanın toprağını korumasını bilmiş, bunun için de her türlü bedeli ödemiş olan bir milletin torunları olarak çok bahtiyârız. Zaman zaman farklı düşünceler ve siyasi hesaplar nedeniyle karşı karşıya geldiği görülen toplum katmanları ve kanaat önderleriyle, siyasi otoriteler; konu millet ve memleket olunca tek yumruk olmasını bilmiş ve başarmışlar, millet ve memleket koruması için hiç tereddüt etmeden canlarını ortaya koyma şerefini göstermişlerdir.

Milletimizin birliği ve memleket sevdası; diğer toplumların gözünden kaçmamış, böylesi bir arada durmasını bilen bir toplumun beli ve bileği bükülemeyeceği için de, sürekli olarak milletimiz ve memleketimiz üzerinde sinsi hesaplar yapılarak, oyunlar oynanmıştır. Çok şükür ki, milletimiz bu oyunların hiçbirine itibar etmemiş, aksine kendi arasında kenetlenmeyi bilmiştir. Haçlı seferlerinin nihai amacı; milletimizin zafer aşkını kırmak, değerlerini parçalamak, milletini dağıtmak, vatanını bölmektir. Defalarca bu hayallerle milletimize ve memleketimize saldırılar olmuşsa da, milletimiz bunları püskürtmeyi başarmıştır.

Günümüzde de bu saldırılar devam etmektedir. Şekli ve muhtevası değişmiş olan rutin haçlı saldırılarına karşı milletimiz; reflekslerini göstererek, tarihte olduğu gibi şimdi de memleketimizi korumaktadır. Ahlaki değerleri yozlaştırarak, eğitim kalitesiyle oynayarak, zihni kodları değiştirmeye çalışarak, değer yargılarının içini boşaltarak, milletimiz içine nifak sokarak güncel haçlı saldırılarının sürdüğü görülmektedir. Memleketimizin etrafını ateş çemberine dönüştüren zihniyetle, geçmişte Çanakkaleyi geçmeye çalışan zihniyet arasında fark yoktur. O gün millet ve memleketini koruyan insanımızın, millet-memleket sevdasıyla bugünkü milletimiz arasında da zihniyet farkı yoktur. Her bir vatan evladı; vatanını, milletini, devletini, memleketini korumanın, dinin bir emri olduğu inancından hareketle, millet ve memleketine sahip çıkmaktadır.

Günümüzde de, ülkemiz üzerinde akla gelmeyecek hesaplar yapılmakta, entrikalar üretilmektedir. Dini ve milli değerlerine bağlı olan milletimizin; İslâm alemi ile bağı kesilmek istenmekte, yalnızlaştırılıp, güçsüz bir ülke oluşturulmaya çalışılmaktadır. Milletimiz bugüne kadar bu oyuna gelmemiştir, bundan sonra da gelmeyecektir. Muhafazası doğuştan koruma altına alınan; mal, can, akıl, din ve iffet adına milletimiz memleketimizi, tarihte olduğu gibi bugün de koruyacaktır. Milletimizin tarihi süreçteki mücadelesi; millet ve memleket sevdamızın yansıması, müslüman millet olmamızın bir sonucudur. Allah milletimizin yardımcısı olsun ve memleketimizi, hainlerden, zalimlerden, düşmanlardan korusun.

Bir asırdan beri her yıl kutladığımız 30 Ağustos Zaferi; milletimizin vatan sevgisi ve bu uğurdaki mücadelesinin bir sonucudur. Aynı duyarlılık ve mücadele ruhu milletimizin kanında vardır. Vatan sevgisi, iman, akıl, zekâ ve mücadele ruhu; milletimizin galibiyet mührüdür. Bu mühür milletimizin canında ve kanında tescillidir. Bugün, bir defa daha kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı; milletimizin yüz yıl önce kazandıkları galibiyet sevincini tekrarlamıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR