AHLAKLI OLMAK…

Yüce Allah Kalem Suresi 4.ayette Peygamberimizi tanıtırken, “Sen büyük ahlak üzeresin” burmuştur. Peygamberimiz de kendisinin görevlendirmesiyle ilgili olarak, “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur. İnsanların Allah katındaki değerini anlatan Peygamberimiz; “Sizin(İnsanların) en hayırlınız, ahlakı en güzel olanınızdır” buyurmuştur. Elçilik görevi itibariyle bir Peygamber, günlük yaşamı itibariyle bir beşer olan Hz. Muhammed (s.a.v.), insanlar için önek bir modeldir.

Peygamberimizin, mükemmel bir insanın tüm özelliklerine sahip olduğunu Yüce Allah bildirmiştir. Ahlak; insanın davranışlarının adıdır. Bu davranışların iyi veya kötü oluşuna göre de kişinin ahlakı tanımlanır. Peygamberimizin ortaya koyduğu şekliyle söz ve fiiller gerçekleştiren güzel ahlak sahibi olur. Allaha itaatsiz, insanlara adaletsiz, canlılara karşı merhametsiz olup, mahlukata zarar veren de kötü ahlaklı insan kabul edilir. Güzel ahlakın oluşmasında; el, dil ve gönül önemli fonksiyonlara sahiptir. Organlarla yapılan davranışlar, zihinsel düşüncenin ve kalbi inancın yansımasıdır ki, kişinin ahlakının derecesini gösterir.

Emanete riayet etmek, doğru sözlü olmak, dürüst bir ilişki içerisinde bulunmak ve helal lokma ile beslenmek; ahlaklı yaşamın temel belirleyenleridir. İnsanlara zarar vermek, gizli halleri araştırmak, ortalığı karıştırmak, lüzumsuz olarak tartışmak gibi fiiller güzel ahlakın oluşmasını engelleyen fiillerdir.

İbadetlerin hikmetlerinin başında güzel ahlaklı insanlar topluluğunun oluşması vardır. Davranışlarını düzeltmeyen bir kişi namazını kontrol etmelidir. İnsanların halini anlayamayan bir Müslüman orucunu gözden geçirmelidir. Fakirleri göremeyen bir mümin zekatını sorgulamalıdır. Cemiyet anlayışını geliştirememiş bir kimse hac ibadetini tekrar düşünmelidir. Güzel ahlaklı olmak; güler yüzlü olmayı, yumuşak davranmayı, selamlaşmayı, boş yere konuşmamayı, boş yere gülmemeyi, yalan söylememeyi, gelmeyene gitmeyi, vermeyene vermeyi, zulmedeni affetmeyi, yaşlıları hoş etmeyi, gariplerin elinden tutmayı, hastaları ziyaret etmeyi, anne-babaya itaat etmeyi, cömert olmayı , sabırlı ve şükürlü olmayı gerekli kılar. Nisa suresi 135.ayette; “Menfaatin söz konusu olsa bile, kendin, anne/baban, yakınların, zengin/fakir olsa bile adaleti söylemekten kaçınma”, Maide suresi 8.ayette; “toplumun çirkinliği ve kötülüğünü bahane ederek adaletten ayrılma” buyuran Yüce Mevla, güzel ahlakın doğruluk ve adalet üzerine inşa edileceğini bildirmektedir.

Din; hayatın tamamıdır ve tüm davranışları belirler. Dindarlık, sadece İslam’ın beş şartını yerine getirmekle değil, hayatın tamamını ibadete dönüştürmekle olur. İslam’ın şartlarının farz oluş hikmetleri de, hayatı ibadete dönüştürmek içindir. Dindarlığı, sevap kazanma mekanizması olarak görmek, dindarlığın sınırlarını daraltır, ahlakın ölçülerini zayıflatır, İslam üzere olan hayatı buharlaştırır. İmkanlarını imanı için kullanan, makamlarını insanlık için değerlendiren, adaletten ayrılmayıp, merhametli olan, söz ve eylemlerini Peygamberi söyleme göre şekillendiren, Allah c.c. sürekli hatırlayıp şükrünü eda eden kimse; güzel ahlak sahibidir. Müslüman duruşu; İslam ahlakına sahip bir Mü’min olmakla sağlanır. Ahlak; hayatın tamamını ibadete dönüştürmektir. İbadet; Allaha itaat, insanlara adalet ve yardım, canlılara merhamet etmekle gerçekleşir. Yalan söyleyen, hırsızlık yapan, haram yiyen, haksızlık yapan, ana-babaya asi olan, varlığını ilaha dönüştüren, makamını zulüm vesilesi yapan, unvanını riyakarlık olarak sunan kişinin duruşu; İslami duruş ve yürüyüş değildir.

Müslümanın ahlaklı olmasını istemek, onun iyi Müslüman olmadığını söylemektir. Müslüman zaten ahlaklıdır. Söylediği ve yaptığı her şey Peygamberi ölçülere ve Kur”ani mesajlara uygundur. İslamı ibadet dini olarak tanıtmaya çalışmak alanı daraltmak olur. Kaldı ki, ibadetler de güzel ahlaklı olmada en önemli etkenlerdir. Günümüz dünyasında neredeyse tüm Müslümanların yaşamında ahlaki sorunlar vardır. Asrı saadet dönemi olan Peygamber devri hariç bu sorun Müslümanlarda her zaman görülmüştür. Eğer ibadetli bir Müslümanın ahlaki kusurları varsa, orada ibadetin kalitesini oluşturan iman sorgulanmalıdır. Bunu yapacak olan da kişinin kendisidir. Yalan, Haram, Zina gibi; dili, mideyi ve cinselliği meşru ve helal olmayan her Müslüman imanını sorgulamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR