ARADAKİ FARKI GÖRMEK ZORUNDAYIZ
Konumuza girmeden önce sağlık müdürüyle ilgili yapılan tezviratla ilgili birkaç kelam etmek istiyorum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki il sağlık müdürünü yönetimi bakımından tasvip etmem. İş bitirici, aktif bir müdür değil ancak covid rahatsızlığı nedeniyle Ankara'ya gitmesi eleştirilmekte. Bu konuda şunu söylemek isterim; elbette sağlık müdürlüğünü yöneten bir insanın kendi emrindeki insanlara güvenip Samsun'da tedavi olması gerekirdi. Ancak kayınpederini Samsun'daki hastanelerde tedavi ettirip kaybedince panikleyip Ankara'ya gitti. Ortada can olunca insan her şeyi düşünemeyebilir bu konuda biraz daha insaflı olmak lazım. Sağlık müdürlüğünde olup bitenlerle ilgili detaylı bir yazı yazacağım, sağlık yönetiminde ciddi sıkıntılar var. Ahmet Demircan, bakanlığı döneminde ciddi hatalar yaptı, hele bir yeğeni var ki dillere destan. Benim tanıdığım Ahmet Demircan bu değildi, ne değişti anlamış değilim. Şimdilik müdür beye geçmiş olsun dileklerimi ileterek bu konuyu geçiyorum, ilerleyen günlerde detaylı yazacağım.
27 ve 28 Şubat tarihleri ülkemiz ve özellikle inananlar için önem arz eden günlerdir. 27 Şubat tarihi merhum Erbakan Hocamızın vefatının seneyi devriyesi, 28 Şubat tarihi ise 54. Refahyol hükümetine karşı yapılan post-modern darbenin MGK toplantısının yıl dönümü. Üzülerek ifade etmek gerekirse ben dahil bu ülkede yaşayan pek çok inançlı insan o süreçte sıkıntılar yaşadık. İmam Hatip okullarında okuyan çocuklarımız bu ülkede üniversite okuyamadılar, yurt dışına göndermek zorunda kaldık. Lise ve ortaokula gitme yaşına gelen çocuklarımızı İmam Hatip okullarına veremedik, sizin anlayacağınız bir hayli sıkıntılar yaşadık. Allah’a şükürler olsun ki imkânımız vardı da çocuklarımızı yurt dışında okuttuk. İmkânı olmayan nice insan okuyamadı, perişan oldu. Bu sıkıntıları yaşamayan ne demek istediğimi anlamaz, onlar için bu olaylar vakayı adiyenin ötesine geçmez.
Önceki gece ilk kez büyükşehir belediyesinin yeni kurduğu Web TV’yi izleme imkânım oldu. OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal Hocanın başarılı moderatörlüğünde Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Prof. Dr. Cevat Akşit Hocamız, İHH Genel Başkanı Av. Bülent Yıldırım, MemurSen Genel Başkanı Ali Yalçın ve AGD Genel Başkanı Salih Turhan’ın katıldığı açık oturum yaklaşık üç saat sürdü. Açılış konuşmasını Başkan Mustafa Demir yaptı, ardından Şeref Malkoç 28 Şubat sürecini anlattı. Şeref Malkoç, Milli Görüş geleneğinden gelen, Refah Partisi’nde il başkanlığından başlamak suretiyle milletvekilliği, devamında Fazilet Partisi’nden milletvekilliği yaptıktan sonra cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığı ve son olarak kamu başdenetçisi olarak görev yapan tecrübeli bir siyasetçi. 28 Şubat sürecinde yaşananları çok güzel özetledi. Cevat Akşit Hocamız, 1957’den itibaren merhum Erbakan Hocayla başlayan dostluğunu, merhum Zahid Kotku hazretlerinin rahlei tedrisinden Erbakan Hocayla birlikte nasıl geçtiklerini ve hocanın hem teknik hem manevi yönünü anlattı. Oturumun birinci kısmı böylece bitti. İkinci kısmında İHH Başkanı Bülent Yıldırım, müthiş detaylar vererek Bosna Hersek savaşında Erbakan Hocanın verdiği mücadeleden tutun, yurt dışındaki tüm bağlı kuruluşları nasıl harekete geçirdiğini ve İHH’nin nasıl kurulduğunu anlattı. Merhum bilge lider Aliya İzzetbegoviç’in verdiği mücadeleyi ve Bosna Devletinin nasıl kurulduğunu anlattı. Ardından MemurSen Başkanı Ali Yalçın, MGV, Mefküreci Öğretmenler Derneği, AGD ve diğer derneklerin nasıl kurulduğunu, merhum Erbakan Hocanın bu kuruluşları kurabilmek için verdiği mücadeleleri anlattı. Son olarak da Anadolu Gençlik Derneği Genel Başkanı Salih Turhan, Kıbrıs’ta AGD’nin başkanı olduğunda 2004 yılında yapılan referandum sonrasında Kıbrıslı gençlerin Rauf Denktaş’ın makamına yürüyüp protesto etmeleri sonucunda merhum Erbakan Hocanın Salih Turhan aracılığı ile Rauf Denktaş’a yolladığı mektupta yazdıklarını ve Rauf Denktaş’ın mektubu okuduktan sonra ağladığını anlattı. Hoca, Rauf Denktaş’a; 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından Kıbrıs’ta İmam Hatip okulu ve Kuran Kursları açmasını aksi halde otuz yıl sonra yetişecek gençliğin Denktaş’a düşman olacaklarını söylemiş ama Denktaş kabul etmemiş. Referandumun ardından Kıbrıslı gençler Denktaş’ın konutuna yürüyünce Denktaş, merhum hocanın haklı olduğunu anlamış ama iş işten geçmiş.
Büyükşehir Belediyesinin organize ettiği bu yayın mükemmel bir yayındı. AK Parti iktidarlarında on beş yıl o belediyeyi yöneten Vezir Hazretleri bırakın böyle bir yayın yapmayı, etrafında İslami hassasiyeti olan Allah kulu olmamıştır. 2005 veya 2006 yılında Roteryenlerin başörtüsü aleyhinde gazetelerde boy boy yayınladıkları bildiriden sonra o günkü AK Partili yöneticilerle birlikte yanına giderek onlarla arkadaşlığı kesmesini istedik ama bir hafta sonra Roteryenlerin bir programına ev sahipliği yapmıştı. En yakın arkadaşları Roteryenler, Lionslar, Soroptimistler ve Finolardı. Aradaki bu farkı görmemek için ya kör olmak lazım ya da İslami hassasiyetiniz olmaması lazım. Programı yapan başta Mustafa Demir Başkanı, ardından organize eden Kültür Daire Başkanı İdris Akdin’i, moderatörlük görevini inanarak ve samimi bir biçimde yapan Yavuz Ünal Hocamızı kalben tebrik ediyorum. Bu kadar takdirden sonra Mustafa Başkan’a bir sitemle sözlerimi bitirmek istiyorum. Kendisinin sahibi olduğu o güzel programı ben üç saat bıkmadan usanmadan sonuna kadar izlerken kendisinin ikinci bölümden sonra programı terk etmesini asla ve kata doğru bulmuyorum. O programın sahibi olarak sonuna kadar bekleyip önce tüm katılımcılara, ardından da seyircilere teşekkür etmek zorundaydı ama yapmadı. Her şeye rağmen on numara bir programdı, yapanlardan ve sunanlardan Rabbim razı olsun. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.