Hiçbir gölgenin bulunmadığı mahşer gününde yedi sınıf insanın arşın gölgesinde gölgeleneceğini Allah Resulü (s.a.v.) haber vermiştir.

Adil reis, İbadetle meşgul olan, zamanını kulluğa adayan genç, gönlü mescitlerde olan Müslüman, konumu ve makamı-bakımı yerinde olan bir bayan tarafından yapılan birlikte olma teklifine, “Ben Allahtan korkuyorum” diyerek bu teklifi reddeden erkek, Allah için seven ve Allah için buğuz eden Müslüman, sadakayı gizli vererek, yaptığı hayırla kimseyi incitmeyen kimse, hiç kimsenin bulunmadığı bir yerde Allah için göz yaşı döken Müslüman.

Bu yedi sınıf dışında da Allah c.c.’ın korumasında olacak Müslümanlar mutlaka vardır. Peygamberimiz (s.a.v.) burada özelliklerini bildirdiği insan tipleri üzerinde durmuş ve bu güzel özelliklere sahip insanların Allah katında sevilenlerden olacağı mesajını vermiştir.

Adalet, toplumsal yaşamın en vazgeçilmez unsurudur. Kulluk, Allaha itaat, mahlukata şefkat, insanlara da adaletle yaklaşmaktır diye tarif edilmiştir. İnsanlar arasındaki huzurun ve huzursuzluğun merkezinde adalet veya adaletsizlik vardır. Toplumu idare eden reisler, evi idare eden babalar ve her kademedeki idareci pozisyonunda olan insanlar idaresi altında olanlara karşı adaletle davranmak konusunda sorumludurlar.

Gençlik hayatın en heyecanlı ve canlı dönemidir. Fiziki gücün en üst düzeyde olduğu, arzuların gemlenemediği, nefsin frenlenemediği bir dönemdir gençlik. Gençliği fıtrata uygun yaşam konusunda şekillendirecek yegane güç ibadettir. Gençliğini ibadetle geçiren bir gencin kötü bir davranışı ve alışkanlığı olmayacak, o toplumun geleceği de sağlıklı ve sağlam kurulacaktır.

Zihnini ibadethanelerle meşgul etmek, nefsinin tatminine yönelik ve nefse hoş gelen fiillerin işlendiği yerlere gitmek yerine, inancını merkeze koyarak dininin emrettiği ve hoş gördüğü yerlere gidebilmek önemli bir iradeyi gerektirir. Bu irade sahiplerini Allah ödüllendirmektedir.

Hiç kimsenin görmediği bir yerde karşı cinsten gelen bir tekliği sırf Allahın koyduğu çizgiyi aşmamak için reddetmek iman ürünü bir davranıştır. Bu davranışın sahibi olabilmek elbette ki yüce bir değerlendirmeyi sağlayacaktır. O değerlendirme de arşın gölgesinde korunmayı hak etmektir.

İnsanları Allah için sevmek ve Allah için yine insanlardan buğuz edebilmek, dünyevi tüm kaygılardan arınmışlığın sonucudur. Hayatını dünyevi çıkarlara göre değil de Rabbının emirlerine göre şekillendiren bir kimse arşın gölgesinde serinleyecektir.

Varlığı paylaşmak imkan işi değil iman işidir. Sahip olunanların Allahın lütfu olduğu bilincinden hareketle, olmayanlarla edebine uygun olarak paylaşmak acziyeti kabulün ve şükrün en güzel yoludur. Bu davranış Allah(c.c.) tarafından methedilmiştir.

Allah için göz yaşı dökebilmek her Müslümanın yapabileceği bir iş değildir. Bunu başaran imanın tadını yakalayandır ve arşın gölgesi onun içindir.