AVANTALAR ALTIN OLSUN

 

Atalarımızın söylediği her söz mutlaka düşünülerek ve yaşanarak söylenmiştir. Bu deyimlerden birisi de el elden üstündür Atasözü'dür. Dün yazdığım yazıya gelen yorumlar içerisinde avantalar altın oldu şeklinde bir yazı vardı, yazıyı okuyunca bu maili atan arkadaşımızın benden daha zeki olduğuna karar verdim. İlkadım Belediyesi ile ilgili yazı yazmaya başlayınca belediye biz dahil tüm gazeteleri arayarak reklam vereceklerini söyledi. Ben bu reklamı almayacağımızı arkadaşlara söyleyince, bu kez bizzat beni aradılar, ben yapılan teklifi reddettim ve bizim dışımızdaki gazetelerde yaklaşık bir ay boyunca bu reklamlar çıktı. Aslında çöpünüz altın olacak kampanyasının arka planı basını susturma operasyonu idi ve gerçekten de başarılı oldular. Geçtiğimiz hafta İlkadım Belediyesi'nde yaşanan olaylarla ilgili bizim dışımızda kimseciklerin sesi soluğu çıkmadı nedeni bu reklam kampanyasındaki duygusal ilişkilerdi. Yorumu yazan arkadaşımız da bunu anlatmak için avantalar altın olsun ifadesini kullanmış, gerçektende dediği gibi olmuş.

             Dün yazmış olduğum yazı ile ilgili İlkadım cephesinden ses soluk çıkmadı, sükutun ikrardan olduğunu kabul ederek bugün sorularımıza kaldığımız yerden devam etme gereği duydum, zira vatandaş kime oy vermiş, oy verdikleri ne yapıyor bilmeli. Dün İlkadım Belediyesi'nden ses soluk çıkmadı ama vatandaşın telefonlarından zaman bulup yemek yiyemedim, hatta yazıyı akşam 20.00 sularında yazmak zorunda kaldım. Bu arada arayanlar içerisinde bir hanımefendinin özeleştirisini de sizinle paylaşmak istiyorum. Burada verdiği ismi zikretmek istemiyorum, ancak telefon açan hanımefendi geçtiğimiz hafta İlkadım'da İç Deprem başlığı ile verdiğimiz habere gelen yorumlar içerisinde bir yorumdan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Yorumun ne olduğunu sorunca söylemek istemedi ancak yorumları açıp, okumaya başlayınca bam teline basılan yerde işte orada dur dedi.

            Bam telinin nerede olduğunu soracak olursanız işte burası çok önemli. Adamın birisinin topal olduğu ve işi gücü manitalarla uğraşmak ve belediyeyi söğüşlemek olduğunu yazan yorumcunun yorumundan bir hayli rahatsız olmuş. Bunu söyleyen hanımefendi malum kişinin eşi olmuş olsa idi ben falancanın eşiyim, o yorumdan ailece rahatsız olduk demiş olsa idi saygı duyardım, ancak maalesef öyle bir şey söylemeyince kim olabileceğinin kararını sizlere bırakarak sorularımızın devamına geçiyorum.

            Sayın Başkan'a dün sorduğum beş sorunun devamı niteliğindeki sorularım şunlar, Soru 6- Mülkiyeti Büyükşehir Belediyesi'nde olup, eski Gazi Belediyesi'ne tahsis edilen ve Gazi Belediyesi tarafından Yağız Spor Tesisleri'ne kiraya verilen yeşil alanın üçüncü kişilere kiralama yetkisi olmadığı halde bunu kiralayan dönemin idarecileri ile ilgili bir işlem yapmak yerine, Büyükşehir Belediyesi'nden üçüncü kişilere kiralama yetkisi almak için Kenan Şara ile sürekli görüşme gereği neden duyuyorsun da müfettişlik mesleğini devreye  koymayıp, asıl yapman gerekeni yapmıyorsun?    Soru 7- Belediye Başkanlığını kazandıktan sonra enişten Şenol, yeğenin Fikret ve Teaş'da görevli Yalçın Kalkan bir şirket kurup, belediyenin tüm ihalelerini alıyorlar mı, almıyorlar mı? Soru 8- Belediyenin tüm gıda işleri meclis üyesine ait marketten alınıyor mu, alınmıyor mu?(Market sahibi yasal sorumluluktan kurtulmak için marketi başkasının adına devretmiş) Soru 9- Belediyedeki işçilerin ikramiyelerini bir meclis üyesinin mobilya mağazasından mobilya almaları şeklinde bir teklif yapıldı mı, yapılmadı mı? Soru 10- Belediye Başkanı olduktan sonra gerek idari kadroya, gerekse geçici işçi olarak aldığın personel sayısı kaçtır ve bunlar nerelidirler?

            Dilerseniz bugünlük sorularımızı burada keselim, zira geriye de bazı önemli sorular kalsın ki önümüzdeki süreçte sorularımıza devam edelim, örneğin MHP İl Başkanı Abdullah Karapıçak'ın kardeşi Osman efendi hazretleri de belediyeye şoför olarak alınmış, enkaz edebiyatı yaparak personel fazlalığından yakınan Sayın Başkan'ın ne kadar doğru söylediği bu alımlardan belli oluyor. Bunun dışında sormamız gereken o kadar çok soru var ki saymakla bitmez. Dilerseniz bu soruların cevabını bekleyelim şayet bunlara da cevap vermeyip sükût ikrardandır babından sessiz kalırlarsa o zaman yeni sorularımızla devam ederiz. Sayın Başkan'dan ricam şu kendisine bağlı olan teftiş kurulunu bir çalıştırsa da bu yazdıklarımın doğruluğunu araştırsa da ondan sonra çıkan sonucu Cumhuriyet Savcılığı'na verse nasıl olur? Hani müfettiştiniz (Pardon işçi kontrolör) dürüst idiniz, gösterin kendinizi de biz de yazdıklarımızdan geriye dönüp, özür dileyelim veya bir TV programında açık oturum yapmaya ne dersiniz? Takdir siz değerli okurların, Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR