BAKALIM MAHKEMEDE KİM HESAP VERECEK?

İnsanların bir kısmı öyle enteresan bir hale gelmişler ki anlatamam, hani şu keçi ile koyun hikâyesi var ya aynen öyle olmuşlar. Keçi hayatı boyunca kıçı görünür ama koyun bir kez duvardan atlarken kıçı görününce keçi ortalığı velveleye verip “Ey millet, koyunun kıçı gözüktü haberin olsun” diye yaygarayı kopartmış. Ömrü hayatları boyunca çiçek satmaktan ve onun bunun yanında gazatacılık yapmaktan başka hiç bir iş yapmayan bazı zevat şimdi kalkıp yalan yanlış haberlerle bizi karalamaya çalışmalarının hesabını mahkemede verecekler. Allah huzurunda ise onlardan alacak bir şey olmadığından işimizi bu dünyada halletmemiz gerekiyor. Bu tür insanlar ömrü hayatlarında en ufak bir icraat yapmamışlardır ama icraat yapan insanları yerden yere vurmak için bilip bilmedikleri konularda konuşmalarına gülmekten ve mahkemelerde hesap sormaktan öteye yapacak bir şey yoktur.

Sorarım size bir insan hayatında hiç icranın içerisinde bulunmamış ise anlatacak bir hayat hikâyesi var mıdır? Yaptıkları tek iş ona buna çamur atıp karalamaktan öteye geçemeyen insanların kendilerinden sonra gelecek nesillere anlatacakları neleri var çok merak ediyorum. Haa nesil deyince aklıma geldi, bu tür insanların sağlıklı bir aile yapıları da olamaz. Yaptıkları zamparalıkları ve içtikleri içkilerin kalitesini millete anlatıp gururlanmanın ötesinde anlatacakları en ufak bir hikâyeleri yoktur. Bir kısmının eski fuarda sattıkları çiçek, böcek hikâyeleri ile kızları yaşındaki bayanlarla yaşadıkları gayri meşru ilişkilerle yurt dışlarına gidip yaptıkları rezillikler olabilir. Oysaki insanın çocuklarına anlatacak bir hayat hikâyesi olmalı, geçmişte yaptıklarını gururla çocuklarına anlatabilmeli. Örneğin ben imamlık mesleğinden başlayarak müteahhitlik, yurtçuluk, tüpçülük, belediyecilik, tavukçuluk ve gazetecilik mesleğinde yaşadığım olayları gururlanarak çocuklarıma anlatabilirim. Geçmişe dönüp baktığımda şunu neden yaptım diyeceğim ve pişman olacağım hiç bir şeyim yok, hani birileri meşhur A Takımı’nı sürekli gündemde tutmaya çalışıyorlar ya onunla ilgili de en ufak bir gocunmam olmadığını açık ve net bir biçimde söylemekte yarar görüyorum.

Düşmanlarımızın dillerinden düşürmek istemedikleri A Takımı dosyası ile ilgili son günlerde yapılan yalan yanlış haberlerin tamamı hilafı hakikat, yok efendim İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermiş miş de, yok efendim Samsunspor’la ilgili toplanan paraların hesabı sorulacakmış da, yok bilmem ne… Bunların tamamı yalan, bu iftiraları atanlar yargı önünde hesaplarını verecekler. Peki, olayın aslı nedir derseniz benim Başkan Vekilliğim döneminde tüm meclis üyelerine görevleri süreleri boyunca kullanmaları üzere bir akaryakıt istasyonu sahibinden elli tane bilgisayar alınıp dönemin ilçe belediye başkanları, meclis üyeleri ve bazı belediye çalışanlarına zimmetlenmiş, görev süresi biten ben dâhil tüm belediye başkanları ve meclis üyeleri bilgisayarları Büyükşehir Belediyesi’ne iade etmiş, bilgisayarlar da belediyenin deposunda yedi emine alınmışlardır. Konu bu bilgisayarların alımı, konusu olup bu konusuyla ilgili mahkeme usul olarak yeniden bir değerlendirmesini istemiş olayın tamamı budur.

Olayın Samsunspor kulübüne toplanan paralarla ilgili ufaktan yakından ilgisi olmadığı gibi, bizim yargılandığımız dosyada Samsunspor’a toplanan paraların hesabıyla ilgili bizlerin en ufak bir bilgisi olmadığı gibi bu sorunun muhatapları da bizler değiliz, dönemin Samsunspor kulübü yöneticileridir. Özellikle bu işi kaşıyıp, Samsunspor’un hesaplarını karıştıran bazı art niyetli kişiler önce beraber çalıştıkları eski Samsunspor kulübü yöneticileri ike ilgili İçişleri Bakanlığı Dernek Denetçilerinin tuttuğu resmi raporda kulübün 2002 yılının parası ile dokuz milyon dokuz yüz bin dolar ile yedi buçuk trilyon(yaklaşık on milyon dolar) lirasını ne yapmışlar, resmi belgelerde mevcut, onu azıcık araştırsalar neyin ne olduğu belgeleri ile ortaya çıkar.

Bu insanlara tavsiyemiz önce kendilerine sorduğumuz sorulara cevap versinler, ondan sonra konuşsunlar. Öyle hedef saptırmaya çalışarak gerçekleri ört bas edebileceklerin sanmasınlar. Sahibi oldukları gazeteleri satıp başkalarının yanında işçi olarak neden çalışıyorlar? Şayet mesleklerinde başarılı idiyseler işçilikten patronluğa terfi etmeleri gerekirken patronluktan işçiliğe neden düşmüşler? Bizim gazete için yağcılık yapacak diyen bu insanlar şimdi Botokslu siyasetçinin yağcılığını yapıp yapmadıklarını açıklamaya davet ediyoruz. Son olarak bu insanlara, hodri meydan, sizler gazeteci olduğunuzu ve bizlerin imam olduğundan dek vuruyorsunuz; adam gibi sizlere hodri meydan diyorum… Girelim google’a, bakalım bu toplum sizi mi okuyor yoksa bizi mi? Şayet bizim okunma oranlarımız sizleri ikiye değil, üçe dörde katlamıyorsa biz bu işi bırakmaya hazırız, peki siz de hazır mısınız? Öyle klavye kahramanlığı yapmayla bu işler yürümüyor beyler. Gerçekler acı da olsa hakikatin ta kendileri olduğunu unutmayalım. Bizim her şeyimiz açık net, met ortada. Sadece toplum huzurunda değil Rabbimizin huzurunda da her şeyimiz ortada. Bize iftira atanlar bakalım mahkemelerde ne diyecekler? Kalın sağlıcakla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR