BELEDİYE BAŞKANLARI VE GÖKSEL’İN DURUMU
Konumuza girmeden önce bir hususa değinmek istiyorum, malumunuz son yazımda Köy-Tür konusunu ele almıştım, beni tanıyanlar çok iyi bilirler ki düşmanımın dahi ekonomik sıkıntıya düşmesini istemem. Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın, kimsenin düzenini bozmasın. İçerişinde bulunduğumuz dönemde iş hayatında ayakta durmak öyle zannedildiği gibi kolay bir şey değil, belli bir büyümenin ardından banka kredisi kullanmadan ayakta durmak neredeyse imkansız; o nedenle de elimden geldiği kadar kredi kullanmadan işlerimi görmeye çalışıyorum, yoksa biz de çoktan yok olup gitmiştik. Köy-Tür firması zaten iki yıla yakın bir süredir kayyumda. Kayyum öncesi alacakları olanların da bu alacaklarını alamadıkları ortada. Kayyum sonrası yapılan ödemeler de zaten kayyumun denetimiyle yapılmakta. Şimdi birilerinin çıkıp efendim bizim alacağımız var ödenmiyor deyip basına demeç vermeleri ne kadar saçmalıksa, onu haber yapanların durumu onlardan daha beter.
Bir haberi yaparken insan biraz araştırır, bakar bu işin aslı astarı nedir, neden ödemeler yapılmamış, şirketin yasal sorunları nelerdir, adam gelip beyanat verdi diye onu haber yapmanın ne anlamı var anlamış değilim. İşin garip tarafı Köy-Tür firması o haberleri yapanlara ve kendi verdikleri beyanatları yayınlama zahmetinde bulunmayan bazı basın kuruluşlarına zamanında öyle büyük reklamlar vermişler ki aklınız şaşar. İnsan azıcık vefalı olur, azıcık da şehre katkısı olan firmalara sahip çıkar, öyle değil mi? Hani konuşurken Samsunculuktan bahsedenler, istihdamdan bahsedenler, bu tür haberleri yapınca ne kadar samimi oldukları da açıkça ortaya çıkıyor. Vezir Hazretleri’nin gazetesi ile elektrik malzemeleri satan arkadaşın gazetesi bu firmanın sahibi ile ne kadar samimi olduklarını bu şehirde herkes bilir. Ben o arkadaşla belki yirmi senedir yan yana gelmediğim gibi tek bir lirası bu gazeteye nasip olmamıştır. Sadece bu da değil, Köy-Tür firması başkalarına iki kez ödeme yaparken bize bir kez ödeme yapması da işin cabası ama biz bunların tamamını bir yana bırakarak sırf şehrin ekonomik çıkarlarını gözetmek adına bu firmaya destek veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Kimin bu şehrin menfaatleri için uğraştığını, kimin uğraşmadığını da bu vesileyle herkes öğrenmiş oluyor.
Gelelim asıl konumuza. AK Parti il Başkanı Muharrem Göksel’i eskiden, gerçekten severdim, bana göre iyi bir insandı. Hatta şimdiye kadar gelen İl Başkanlarının en iyisi olduğunu da düşündüğüm dönemler olmuştu ama maalesef yanılmışım. Bu arkadaş merhum Demirel gibi dün dündür, bugün bugündür siyaseti yapan, dün söylediğini bugün çok rahatlıkla kabul etmeyen bir arkadaş. Hatta o kadar enteresan ki adam bir milletvekili ve belediye başkanıyla ilgili ulusal basında çıkan yalan haberlerle ilgili kılını dahi kıpırdatmazken, Vezir Hazretleri’yle ilgili en ufak bir söylenti dahi çıkınca anında durumdan vazife çıkartıp hiç malumatı olmadığı halde bu iş öyle değil böyledir deyip Vezir Hazretleri’ne sahip çıkıyor. Oysa yakın gelecekte dediklerinin tamamının tersinin olacağını kendisi de biliyor ama dedik ya onun için önemli değil dün dünde kaldı cancağızım deyip işi geçiştireceğinden, derdi günü kurtarmak.
Peki, Vezir Hazretlerini ziyarete gelen Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki ile Konya ve Antalya Belediye Başkanlarının sebebi ziyaretleri nedir derseniz onu da yazıp çizenler işkembei kübradan atıyorlar. Neden işkembei kübradan atıyorlar derseniz, adamlar ne siyaset biliyorlar ne de olayların derinliğinden haberleri var. Bağlı bulundukları siyasetçilerle nargile içip okey oynarlarken onların dediklerinden anladıklarını yazıp çizmenin ötesinde bir şey yapmıyorlar. Oysaki Vezir Hazretleri bu insanlarla çok eski arkadaş, birşey yapacağı zaman bunlarla istişare eder. Örneğin biz bu gazeteyi kuracağımız zaman 2007 yılında merhum Kayıkçıbaşı ile kendisine gidip gazeteyi Belediye adına kuralım dediğimizde önce evet demişti. Daha sonra Yelken Kulüp’te Vezir’in yakın adamları O’nu gazeteyi kurmamak için ikna etmeye çalışınca bu kez son istişare noktaları olan Antalya, Konya ve o günkü Kayseri Belediye Başkanlarını arayarak onlarla istişare etti. Onlar da istişarede, O’na benim ve merhum Kayıkçıbaşı’nın gazeteyi kendimizi aklamak için kullanacağımızı söyleyip O’nu ikna ettiler ve gazeteyi kurmaktan vaz geçti, daha sonra ben kendi imkanlarımla kurdum.
Şimdiki olay nedir derseniz, kanaatimce AK Parti Mahalli İdareler Başkanı ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erol Kaya, Vezir Hazretleri’nin istifasını isteyince, Vezir Hazretleri bu ekibi Samsun’a çağırıp ne yapması gerektiğini onlarla istişare etti. Şayet belediye başkanları ile yaptığı mutad buluşmalar olsaydı, o zaman Erzurum, Kayseri, Ordu, Trabzon Belediye Başkanları da burada olurdu. Olay söylenildiği gibi istifa iknası buluşması değil, Vezir’e verilen “istifa et” talimatıyla ilgili “ne yapalım” istişaresi toplantısı olduğu kanaatindeyim. İstifa kervanına kimler katılır derseniz, söylenildiğine göre beş ilçe belediye başkanı gündemde; onları da başka yazıda ele almak üzere kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.