Bir olay kimin işine yarıyorsa faili odur
Bu başlığı atarken Hucurat Süresi'nin konu ile ilgili Ayet-i Kerime aklıma geldi. Yüce Rabbimiz Hucurat Süresi'nin 6. Ayet-i Kerimesi'nde-" Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirsen onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz" buyurmaktadır.
Her habere itibar edilmez, hiç bir olay görüldüğü gibi değildir. Olayın perde arkasındaki olaylar önemlidir. Bu bağlamda Cicero der ki, "suç kimin işine yarıyorsa suçlu odur." Dünyada ve memlekette türlü türlü olaylar oluyor. Çoğu zaman bu olayların failleri bilinse de kamuoyuna açıklanmıyor, ya da ilgisi olmayan kimselerin üzerine atılıyor.
Çeyrek asır önce faili meçhul olaylar yaşanıyordu. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu faili meçhul olaylardandır. Hakeza yakın zamanda öldürülen Sinan Ateş olayı da şu anda faili mechul olaylardandır. Bu olayları gizli tutulmasının bir çok amacı vardır. Hatırlarsanız Sinan Ateş olayı dışında yukarıda zikrettiğim isimlerin ve benzer isimlerin katilleri "şeriatçılardır" deniliyordu. Halbuki bu iddia bir iftiraydı.
Bakınız ;
Tecrübeli eski MİT müsteşarlarından Prof. Dr. Mahir Kaynak, " Bir olayın failini bulmak için öncelikle, bu olay kimin işine yarıyor? sorusunu sormak gerekir" diyordu.
İşin uzmanı bize olayların perde arkasını görmemiz için önemli bir formül ortaya koyuyor. Dünyada olup biten hayırlı ya da hayırsız olayların perde arkasını bu formülü baz alarak yeniden değerlendirmemiz durumunda bize yeni ufuklar açacaktır. Biz vatandaş olarak, müslüman olarak bir kere uyanık olmamız lazım, düşmanlarımızın tuzaklarına düşmememiz lazım. Onların kurduğu tuzakları fark edip kendi başlarının üzerine geçirmemiz lâzımdır.
Konumuza açıklık getirmesi açısından konumuzla ilgili olarak bazı latince terimleri burada paylaşmak istiyorum. İşte o terimler;
Cui bono: "Kimin yararına" anlamına gelen ve belirli bir olayın sorumlularının yüksek bir ihtimalle bundan kazanç elde etmek isteyenler olduğunu öne süren Latince bir kalıptır. Örneğin bir suç işlenmişe "cui bono", suçu işleyen kişinin muhtemelen bundan faydalanan birisi olduğunu öne sürer.
Cui prodest: "Kimin çıkarı var?" anlamına gelen Latince bir terimdir. "Cui bono"ya benzer bir soruyu sormak için ve özellikle belirli bir eylemden kazanç sağlayanların o eylemden sorumlu olmaları ihtimalinin bulunduğu gerçeğine parmak basmak için kullanılır.
Cui malo: "Kimin zararına?" veya "Kimin için kötü?" anlamına gelen ve belirli bir eylem veya olaydan kim zarar görür veya görecek sorusunu sormak için kullanılan Latince bir terimdir. Örneğin cui malo, sosyal yapıyı düzenleyen yeni bir yasa çıkarma kararı almadan önce, hangi popülasyonların ondan zarar göreceğini sormak amacıyla kullanılabilir.
"Cui malo" bazen belirli bir eylemin sonucunda kimin çıkar sağlayacağını ve kimin zarar göreceğini öğrenmek için "Cui bono?" sorusu ile birlikte kullanılır. Bazen farklı durumlar da çıkabilir.
Örneğin belirli bir davranış biçiminden en çok yarar sağlayabilecek kişinin o davranışla hiçbir alakası olmaması da mümkündür. Bunun absürt ama öğretici bir örneği şudur: Balıklar, deniz seviyesinin yükselmesinden muhtemelen faydalanacakladır; ancak deniz seviyelerinin yükselmesinden balıkların sorumlu olduğunu varsaymak yanlıştır.
Bu bilgiler ışığında "covid-19" sürecine bir baktığımızda bu süreç "kimin işine yaradı ?" sorusunu sormamız gerekir. El cevap; dünya sermayetarlarının sermayesi covid-19 sürecinde 8 trilyon dolardan 12 trilyon dolara yükselmiştir. Öyle ise bu işin arkasında "bu güçler vardır" denilemez mi? Türkiye'de, halkımız hızlı bir şekilde fakirleşirken, azınlık bir kesim var ki sürekli servetine servet katıyor. Öyle ise bu sistemin en çok devam etmesini isteyen "menfaat perestlerdir" denilemez mi?
Tarih boyunca maalesef bu işler böyle geldi böyle gidiyor. Günümüzde iki yüzlü insanları mumla arar hale geldik. İki yüzlü değil, yirmi yüzlü insanlar kıtalar dolaşıyor. Kuzu postuna bürünmüş kurtlar sofrasını da geçtik, N. F. Kısakürek'in şiirinde belirttiği;
Alla'ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Bunu da geçtik!
Niye? Çünkü!!!
"Bir kişiye tam doksan dokuz, doksan dokuz kişiye bir pul." olmuş da ondan.
Rabbim sonumuzu hayırlı eylesin! Amin...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.