BU GERÇEKLERİ BİLMEK LAZIM
Olayları analiz ederken kimin neyi neden yaptığını, asıl amacının ne olduğunu bilmez isek yanılırız. Her zaman dediğim gibi insanlar konuşurken güzel konuşuyorlar da iş icraata gelince çok farklı tabloyla karşılaşıyorsunuz. Bunu neden söylediğime gelince son günlerin en yoğun konuşulan konusu Çarşamba’da kurulmakta olan Biyoenerji elektrik santrali ile ilgili olarak konuşanların arka planlarında ne olduğunu neden bu kadar tantana yaptıklarını, asıl sıkıntılarının ne olduğunu bilmeden gerçeklere ulaşmamız mümkün değil. Bugün gerek basın camiasında gerek STK’larda gerekse normal vatandaşlarda çok konuşanların neden böyle yaptıklarını analiz etmeye çalışacağız. Zira bu gerçekleri bilmeden sorunu çözme imkânımız olamaz. Bizi okuyan siz değerli okurlarımıza olayları tüm gerçek boyutları ile sunmak bizim en önemli görevimizdir. Adam ta Ayvacık’tan, Terme’den, bilmem nereden çıkıp Mecitözü’ndeki santrali incelemeye gidiyorsa bunun nedenini hepimiz bilmek zorundayız. Aksi halde yanlış değerlendirmeler yapmış oluruz.
Muhalefet partisine mensup Büyükşehir Belediye Meclis üyelerinin Mecitözü’ne gidip orada bulunan santrali incelediklerini ve orada bulunan görevlilerden gerekli malumatı aldıktan sonra; ‘‘Bu dediklerinizi basın açıklaması yaparak kamuoyuna açıklayın’’ demişler. Ardından da 1/5000’lik plana ret oyu vermelerinin nedeni siyaseten duruş göstermeleri olduğu kanaatindeyim. Ancak gönül isterdi ki Mecitözü’ne gidip gerekli incelemeleri yaptıktan gerçek düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmaları, daha etik olurdu. Ama neticede bu insanlar siyaset yapıyorlar. Bağlı oldukları teşkilatlar var, bu teşkilatların iktidara karşı bir duruşu var. Parti disiplinlerine uyma zorunluluğuna saygı duyarım. Ancak bunun dışında bu işle ilgili kendilerine göre addedip sürekli tezvirat yapan bazı STK yöneticilerinin arka planlarında ne olduğunu çok iyi biliyorum. Bunların pek çoğunun geçmişine bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Adamlar hayatlarını çalışmadan, üretmeden, sürekli onun bunun sırtından geçinmiş insanlar.
Bu konuda en çok dikkatimi çeken isimlerden birisi ADD Başkanının tavrı olmuştur. Atatürkçü Düşünce Derneğinin amacı adı üzerinde Atatürk’ün düşüncelerini yaymak, hayat felsefesini savunmak ve bunun için mücadele etmektir. Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğunda ilk yaptığı iş sanayileşme olmuştur. Sanayileşmenin temelinde de fabrikalar var, yapılan fabrikaların tamamına yakını tarım arazisine yapılmıştır. Örneğin Atatürk Orman Çiftliğinde kurulan şarap fabrikası tarım arazisine kurulmuştur. Aynı şekilde Sümerbank’ın fabrikaları tarım arazilerinde kurulmuştur. Atatürk’ün olmazsa olmazlarının başında sanayileşme vardır. Şimdi ADD başkanı kalkıp sanayileşmenin karşısında duruş gösteriyorsa bunun Atatürk’ün hayat felsefesiyle ne kadar örtüştüğünü de siz değerli okurların takdirine sunuyorum. Ayrıca ADD’nin işi bu değil ki! Onun işi Atatürkçü gençlik yetiştirmek, Atatürk’ü topluma tanıtıp sevdirmek, ilkelerine sahip çıkmaktır. Çarşamba’daki santral onların işi olamaz.
Gelelim şu çevreci dernek başkanına, bu arkadaşımızın eşi yıllarca AK Parti’de siyaset yapmış, AK Partili belediyelerden çevre düzenleme işleri almış, bir dönem Cemal Yılmaz Demir’e yakın durmuş, vekil olamayınca bu kez kayınçoma yaklaşmış, yine vekil olamayınca son seçimde Atakum’dan AK Parti’den belediye başkan aday adayı olmuş, aday gösterilmeyince de küsmüş. Şimdi eşinin bu işin başını çekenlerden biri olması, akıllara acaba bedel ödetmeye mi çalışmakta? sorusunu getirmekte. Ayvacık ve Terme ziraat odalarının başkanlarını bu toplum çok iyi tanıyor. Onlarla ilgili bir şey yazmak kaleme yazık etmek olur. Kaldı ki Eğercili nere Terme nere, Ayvacık nere? Arada 25-30 kilometre var. Oradan çıkan duman onlara gidene kadar gökyüzünün tepesine çıkar, çocuk mu kandırıyorlar? Bir de sorsanız Mecitözü’ne gitmişler, oradaki sonbaharda kuruyan otlarla yeni dikilmiş çam ağaçlarını çekip sosyal medyadan paylaşmışlar. ‘Santralin etrafındaki ağaçlar kurudu’ diye… Ben bunlara güler geçerim.
Bir de her mitingde dolaşan konuşan birkaç isim var, bunların da dertleri var. Bir kısmı siyasette ilçe başkanlığı beklemiş alamamış, bir kısmı kardeşine makam mevki istemiş önce almış ama kardeşi yanlış işler yapınca elindeki makamı kaybetmiş, şimdi aile boyu muhalefet yapmaktalar. Basın camiasına gelince onların dertleri tamamen duygusal, gariplerim 200 bin dolardan kapıyı açmışlar, bir kısmı 100 bin dolar istemiş, havalarını alınca da her gün veryansın ediyorlar ama merak etmesinler, onlara temiz hava bol gıda tavsiyesinde bulunuyorum. Öyle botokslu mombok adamların yalamalığını yaparak nereye kadar gideceklerini ben de merak etmiyor değilim. Daha önce biz gazeteyi kurarken kendilerinin gazetesi olup şimdi başkalarına yalamalık yapanlar, kendilerini bir şey zannedecek kadar da zavallılar. Sözlerime son verirken çetelere de birkaç sözüm olacak. Onlar bu santralin sahibini hortumladıkları belediyelere benzetmesinler. Zira bu adamlar emek vererek helalden kazanmaya çalışıyorlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu bütçesini peşkeş çekmiyorlar, haberleri olsun. Başka kapıya gitsinler, kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.