BU İŞLERİ BİR KAÇ KEZ YAŞAMIŞ BİRİSİ OLARAK
BU İŞLERİ BİR KAÇ KEZ YAŞAMIŞ BİRİSİ OLARAK
Hoca Nasrettin bir gün yerden (yüksekçe bir yerden) düşmüş, yanındakiler anında müdahale edip Hocam hemen bir doktora gidelim demişler. Hoca bunun üzerine Hayır arkadaşlar bana bir yerden düşen bulun o benim halimden anlar demiş. Üç günden beri ülkemizde enteresan şeyler oluyor, biz de bunları üzülerek ve endişe ile takip ediyoruz, dikkat ettiyseniz biz anında olaya balıklama atlayıp haber de yapmadık, köşe de yazmadık, hatta bu konuda bazı okurlarımızdan eleştiri de aldık, siz de yandaş medya mı oldunuz diyenler oldu. İnsanoğlu o kadar garip bir mahlukattır ki yıllar yılı sizi iktidar mensubu insanlar aleyhinde haberler yaparsınız, köşe yazıları yazarsanız, mahkemelik olursunuz, tutuklanırsınız, hapis yatarsınız, vurulursunuz, vurursunuz kimsenin sesi çıkmaz, bırakın ses çıkarmayı sizden köşe bucak kaçıp aman beni de bu adamla birlikte görmesinler istikbalim perişan olur diye ödleri mödlerine kaçar ama ne zaman ki İktidar biraz sıkıntıya girer anında size kahramanlık mesajları atarlar. Toplumumuz her zaman güçlüden yana olmuştur ancak sessiz çoğunluk hiç bir zaman güçlüden yana olmamış, yaşananları çok iyi tahlil ederek kendisine iş düştüğünde görevini hakkıyla yapmıştır.
Geçtiğimiz Kasım ayının 22. Gününün sabahında sabah namazından sonra yatağıma yattığımda henüz uykuya dalmadan kapım çalındı, eşime dedim ki hatun gelenler polisler ona göre metanetli ol, sağolsun daha önce çok operasyonlar geçirdiğimizden soğukkanlıydı, hatta polislerle birlikte gelen mahalle muhtarı rahat tavrımıza şaşırmıştı. Evi arayan polisler kütüphanemi görünce şaşıdılar, kendi kendilerine Şu kitaplara bakar mısınız yarısı arapça eser demek ki bu adam alim bir insan dediklerini duyduğumda arkadaşlar hayırdır yoksa benim için kafir mi dediler size de şaşırdınız diye sormadan edemedim. Yapılan operasyonu ta bir yıl öncesinden biliyordum ve bunu sizlerle de paylaşmıştım, hatta yazdığım yazılar üzerine üst düzey bürokratlar ciddi sıkıntıya dahi girmişlerdi. Bize yapılan operasyonu başlatanlar cemaat-siyaset mensupları idi, zamanı geldiğinde isimleri ile tek, tek açıklayacağım. Ancak şu kadarını söylemek isterim ki o gün Emniyet teşkilatının en üst düzey yetkililerinden, bir çok polis memuruna varıncaya dek Perşembe toplantılarına gittiklerini rahatlıkla belgeleyebiliriz.
Bize yapılan operasyonun amacı bizi bitirmekti, operasyondan tam bir yıl önce şehrin ağabeyi pozisyonundaki insan bizimle arkadaşlık yapan bazı cemaat mensuplarına haber göndererek bizden uzaklaşmaları gerektiğini, zira bize yapılacak olan operasyondan zarar görebileceklerini onlara haber vermişlerdi. İşin daha da entersan tarafı bize yapılan operasyon sonucunda biz tutuklanmayınca anında ikinci bir operasyon için düğmeye bastıklarını ve telefonlarımı yeniden dinlemeye aldıklarını yine cemaat menuplarından öğrenmiştim. Demek ki bu ülkede Devlet içerisinde Devlet var, kimse demesin ki bu işi bitiririz, asla bitiremezler, çünkü bu insanlar Devletin her kademesine yerleşmiş durumdalar. Düşünebiliyor musunuz siyasetin en üst düzeyindeki insanlar dahi daha düne kadar şehrin ağbeyinden talimatlar alıyorlardı, Perşembe toplantılarına katılıp onlara hoş görünmeye çalışıyorlardı, şimdi kalkıp bu insanları birden bitireceğiz demek bana göre gülünç bir durum.
Gelelim yapılan operasyonun içeriğine gazete ve Televizyon haberlerine bakıldığında ortada çok büyük paralar dönüyor. Bu insanlar malı hamuduyla götürmüşler görüntüsü var ancak bu işleri bire bir yaşamış bir insan olarak olaya çok farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bundan altı buçuk yıl önce bize yapılan meşhuuur A Takımı operasyonunda gazete ve Televizyonların verdikleri haberlere göre bizler yaklaşık on trilyonun üzerinde malı götürmüş pozisyonunda görünmekteydik, gazeteler olayları o kadar enteresan haber yapmışlardı ki anlatamam, Kenan Bey Samsunspor kulübü ile ilgili para verecek kişilerden ödemedikleri paraları her istemesinde sanki yeni para istemiş gibi göstererek haber yapmışlar, benim bir işadamından Belediyeye istediğim iş makinesi ile ilgili iş adamının arkadaşı ile yaptığı telefon görüşmesinde Belediyeye istediğimiz makinanın o günkü bedelini anlatmak için telefonda Benden 150 bin lira istiyorlar şeklinde ifade edince sanki parayı biz istemişiz şeklinde haber yapılmıştı, Olay o kadar garipti ki biz içeri deyken bitişik koğuşlardan bizim koğuşa bizim telefon görüşmelerimizi haber yapan gazeteler atılarak bize Siz rüşvetçisiniz bizi de görün anlamında gazete küpürleri atılmaktaydı. Ama olaylar tek,tek açıklanıp gerçekler ortaya çıkınca bizim masumiyetimiz belgelendi ve altı yıl aradan sonra BERAAT ettik. Sorarım size altı yıl töhmet altında yaşadıktan sonra onca şerefsiz insanın sizin için rüşvetçi, sabıkalı, ihale yolsuzu şeklinde adice yazılar yazdıktan sonra beraat etmenizin ne anlamı var? O günlerde benim evime içme suyu getiren görevli damacanayı yere bırakırken çocuklarımın yüzüne rüşvetçinin çocukları imasını verecek bir biçimde bakmasının hesabını kim verecek?
Bu işler öyle haber yapıldığı gibi olmuyor, işin arka planına bakıldığında çok daha farklı bir pozisyonla karşılaşıyorsunuz. Onun için işin başında kimseyi suçlamak istemiyorum, bu şehirde bu konularda bizim ne kadar hassas davrandığımızı bilmeyen yoktur ancak yapılan operasyon çok farklı bir operasyon olayı. Resmen Devlet içinde Devlet şeklinde bir görüntü veriliyor. Örneğin Halkbank olayı çok farklı bir olay. ABD İran'a ambargo koyduğu için Türkiye İran'a para transferi yapamıyor, bu işi elden veya Ermenistan üzerinden yapıyor, bu arada işin içerisine farklı şeyler de karışmış olabilir ama işin özü bu ise o zaman bu paralar Devletin paralarıdır. Bu konuda ince eleyip sık dokuyarak kimsenin hakkını zayi etmeden haber yapmak zorundayız. Biz hangi şartlarda olursa olsun sonuna kadar Başbakan'ın arkasında olduğumuzu buradan açıkça ilan etmekte yarar görüyorum. Ancak ortada bir yanlış, tüyü başında bitmemiş yetimin hakkını yemek gibi bir hata söz konusu ise işte o zaman da olayın faillerinin sonuna kadar karşısında olduğumuzu da belirtmek isteriz. Bizim amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil, olayları sabırla, teenni ile ve soğuk kanlı takip etmekteyiz. En sağlıklı bir biçimde yorumlarımızı sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Sözlerime son verirken bir konuyu hatırlatmak istiyorum son günlerde haftalarca sağlık Bakanlığında yaşanan yolsuzluklar gazetelerde çarşaf, çarşaf yayınlanmasına rağmen yapılan operasyonda ilgililerden hiç kimsenin olmaması sizlerin dikkatini çekti mi? Peki sizce neden sebebin tarafların cemaate olan yakınlıkları olmasın? Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.