Her yazımızda olduğu gibi bugünkü yazımızda da konumuza girmeden önce ufak bir detay verme gereği duyduk. Yeşilyurt İzabe tesislerinde 1600 derece kazana atlayarak intihar eden işçiyle ilgili sosyal medya paylaşımlarında bir paylaşım dikkatini çekti. Paylaşımı yapanın ismini vermek istemiyorum ancak paylaşımı önemsediğimden yazma gereği duydum. Paylaşımda deniliyor ki ‘işçi bir arkadaşımız 1600 derece kazana atlayarak intihar etti, bunu hiç bir gazete yazamadı, bunun hiç mi haber değeri yoktu’. Paylaşımı yapan arkadaşımız kendisine göre haklı, zira bir insanın intihar etmesi öyle kolay bir iş değil. Ancak olaya tarafsız gözle bakacak olur isek, burada işverenin ne suçu var ki? Takip edenler iyi bilir ki, ortada bir haksızlık veya yanlışlık olunca anında yazarız. Biz video görüntülerini bulup internet sitemizde dahi yayınladık. Onun dışında hassas davranarak boy boy fotoğraflarını basmadık, olayı abartmadan verip geçtik. Zira ortada hem işveren açısından hem de işçinin ailesi açısından ciddi bir mağduriyet ve üzüntü olduğu ortada iken yangına benzinle yaklaşırcasına konuyu alevlendirmenin doğru olmadığını düşündük. Ölen kardeşimin ailesine başsağlığı dilerken işverenlere de geçmiş olsun dileklerimizi ileterek bu konuyu geçmek istiyorum.

Konu başlığımıza gelince herkes heyecanla Ak Parti’nin ilçe adayları ile ittifakların son durumunu ve hangi partinin aday çıkarıp çıkarmayacağını, hangi partinin de aday çıkaracağını merak etmekte. Cumhur ittifakında Ak Parti MHP’ye Samsun’da iki ilçe vermiş. MHP de bundan memnun olmamış. Ancak Ak Parti de kendine göre haklı, elinde zaten 17 ilçenin 16’sı var, sadece Asarcık yok. Ona bir ilçe daha ilave ederek bu işi bitirmek istiyor. MHP ise bu seçimde birden çok ilçe alabileceğini, geçmişte aldığı Bafra, İlkadım, Alaçam gibi ilçelerde şanslı olduğunu düşünmekte. Onlar da kendine göre haklı ama yapacak çok fazla bir şey yok. Kanaatim o ki, MHP iki ilçeye razı gelip bu olayı kapatabilirler. Hal böyle olunca da işler değişir, MHP tabanı ve pek çok MHP aday adayı İYİ partiye kayabilir. Hal böyle olunca da seçim sonuçlarında ciddi sürprizler olabilir.

Dilerseniz birkaç örnekle konuyu detaylandıralım veya ne demek istediğimizi anlatmaya çalışalım. Cumhur ittifakı gereği MHP İlkadım’dan aday çıkarmaz ise Necattin Demirtaş boş durmaz, mutlaka bir yerden aday olur diye düşünüyorum. Aynı şekilde Osman Genç’in Ak Parti Büyükşehir adayını açıklamış olmasına rağmen hala daha bilboardlarda boy boy ilanları çıkmakta. Bu ne anlama gelir derseniz Osman Genç ne pahasına olursa olsun adayım diyor. Ama Büyükşehir’e ama başka bir ilçeye, ama Ak Parti’den ama başka partiden ‘adayım’ demek istiyor. Aynı şekilde dün MHP’den istifa eden Atakum meclis üyesi Murat Keskin İYİ partinin Atakum aday adayı olursa şaşırmam. İYİ parti önümüzdeki hafta Büyükşehir adayını açıklayacakmış. Şayet Mehmet Çakar’ı açıklarsa Mehmet Çakar tüm küskünleri etrafında toparlar ise yandı gülüm keten helva demektir. Hayati Tekin’i açıklarsa olay farklı bir boyut kazanır. Hayati Tekin CHP tabanından oy alır ama MHP ve Ak Parti tabanından kolay oy alamaz, sadece kendi hemşerilerinin oyunu alır. Kalan tepkili kesim ya sandığa gitmez ya da ‘lanet olsun’ deyip herkes kendi partisine oy verir. Lâdik’te de durum aynı olabilir MHP’den iki dönem Belediye Başkanlığı yapan Mehmet Karahan tekrar Lâdik’e gelip aday olmak istemiyor veya oradaki yakın çalışma arkadaşlarının mevcut Başkanla beraber çalışmasından ötürü rahatsızlık duyup tekrar aday olmak istemiyor ama Mehmet Çakar aday olursa iş değişebilir.

Olay sadece bununla sınırlı kalır mı derseniz kanaatimce kalmaz. Meclis üyelerine varıncaya dek pek çok isim Ak Parti’den umduğunu bulamayınca veya adaylara olan tepkisinden ötürü Mehmet Çakar’ın yanında yer alabilir. Bu yazdıklarım şahsi kanaatim ancak gerçekleşme oranı çok yüksek olduğunu da unutmamak lazım. Ak Parti hâlâ daha 24 Haziran seçimlerinden ders almamış bir tavırda. Oysa vatandaş 24 Haziran’da Ak Parti’ye sarı kart gösterip ‘aklınızı başınıza alın yoksa kırmızı kart geliyor’ demiş olmasına rağmen kimsenin umurunda değil. Belediyelerde öyle enteresan işler dönüyor ki aklınız şaşar. Kimi siyasetçiler araya birilerini sokarak Belediyelere anketler yaptırıyorlar. Kimi siyasetçilerin eskiden destek verdikleri gazetelere kendilerinden sonra gelen başkanlar destek olmayınca yakın buldukları Belediye Başkanlarına ricada bulunup gazetelerine destek verdiriyorlar. Bu işin sonu nereye varır bilemem ama hiç de iyi bir yere gitmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Sadece bu seçim çok şeylere gebe diyebilirim. Bu konuya girmişken bir hususa daha değinmek istiyorum, meslektaşımız Bülent Karslıoğlu Belediyelerin bazı gazetecilere kestikleri yüksek miktardaki faturalarla ilgili haber yapınca bir gazeteci tarafından tehdit edilmiş. Bu konuda Bülent Karslıoğlu’nun yanında olduğumuzu bilmesini isteriz. Zira yaptığı haberi belgeli yapmış, ona kızmaya kimsenin hakkı yok. Asıl kızılacak kişiler üç tane elli bin liralık faturayı o gazetelere ödeyenler değil mi? Takdir sizlerin, kalın sağlıcakla.